İlim ehlinin açıklamalarıyla "Okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Kuran’ın, canlılar arasında insanın farklı ve üstün yerini onun öğrenme özelliği ile tanımlaması son derece anlamlıdır" vurgusunu yapmaktadırlar.
"Âyette (Bakara 2/31) Hz. Peygamber'e emredilen okumanın konusu belirtilmemiştir; çünkü başta kendisine indirilen vahiy ve kozmik evrendeki âyetler olmak üzere, okunması yani üzerinde inceleme yapıp zihin yorarak hakkında bilgi edinilmesi, ders ve ibret alınması gereken her şeyi tanıması, hakikatini anlayıp kavraması istenmektedir.
Kuşku yok ki yaratanı tanımak, dinin de ilmin de temel gayesidir. Bu sebeple "Yaratan rabbinin adıyla oku!" buyrularak Hz. Peygamber'in okuma faaliyetine veya herhangi bir işe, başka varlıkların adıyla değil, yaratan rabbinin adıyla başlaması ve O'ndan yardım istemesi emredilmiştir. Âyete "Yaratan rabbinin adına oku!" şeklinde de mâna verilebilir.
Sonuçta okumanın (veya herhangi bir faaliyetin) Allah'ın adıyla, Allah için ve Allah adına yapılması emredilmiştir. Âyette "Yaratan rabbinin adıyla oku!" buyurularak özellikle yaratma sıfatına vurgu yapılmıştır. Çünkü hem insandaki okuma yeteneği ve imkânını hem de onun okuduğu, incelediği, anlamaya ve kavramaya çalıştığı objeleri, nesneleri yaratan Allah'tır.
İnsan, bilgi edinme sürecinde Allah'ın verdiği imkân ve yetenekleri kullanmakta, O'nun yarattığı şartlarda ve onun yarattığı varlıklar üzerinde inceleme ve araştırmalar yapmaktadır. Durum böyle iken, yani O'nun yarattığı yeteneklerle O'nun yarattığı varlık âlemini incelerken, bütün bu lütufları görmezlikten gelerek Allah'a şükretmemek, O'nu tanımamak, üstelik bunu bilim adına yapmak büyük bir nankörlüktür."
***
Diğer bir deyişle İnsan için uğrunda yorulmaya, sıkıntı çekmeye, emek vermeye değen en hayırlı gaye bilgi edinmedir. Bilgi, insanlığın yolunu aydınlatan bir hazinedir ve ilim, insan için en şerefli rütbedir. Okumak, erdemin peşinde koşmaktır. Okumak, hakikate varmaktır. Okumak, yaratılışın anlamını, hayatın manasını ve kâinatı keşif yolculuğunda insanın en yakın yol arkadaşıdır. Nitekim Yüce Kitabımız Kur’an,“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[i] Buyurarak insanlığa bilginin değerini ve ilmin vazgeçilmez olduğunu vurgulamıştır. İlmin ilahî membaı olan Kur’an düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ve doğru bilgiye ulaşmamızı emretmiştir. “Cahillerden yüz çevir.” “Sakın cahillerden olma’’! Gibi uyarılarla cehaleti yermiştir. Bu sebepledir ki, dinî ve sosyal sorumluluklarımızı bilmek için okumak, doğruyu yanlıştan ayırmak için Kitaba ve çağın gerektirdiği ilme sarılmak her birimizin asli görevidir.
Çağdaşlaşmanın diğer adı, çağın öngördüğü pozitif bilimleri yakalamak, araştırma ve geliştirmeye öncelik vermektir, üzerinde çalıştığı bilimsel konuda uzmanlaşmaktır, hayatı kolaylaştırıcı çalışmalarıyla eser bırakmaktır.
Üniversitelerimiz, çağın gerektirdiği bilimsel çalışmaları, araştırma/ geliştirme bağlamında disiplinize ederek bulgularıyla insan hayatına değer kazandırmak, milletini çağdaşlaştırma adına güçlendirmektir, katma değer üretmektir, dünya milletler arenasında saygın yerini almakta milletinin önünü açmaktır.
Medeniyetimizde âlim; ilimle hikmeti, hikmetle irfanı, ahlakla adabı, hak ve hakikati tüm insanlığa takdim edendir. Kendi şahsında söz konusu güzellikleri yaşayan ve temsil edendir. Zira âlim bilir ki, hikmetle harmanlanmayan, irfanla yoğrulmayan bilgi, insanlığı tehdit eden bir silahtır.
Bilgi ve teknoloji çağında yaşamaktayız. Ancak insanlık çoğu zaman bilgi ve teknolojiyi yeryüzünde medeniyetin hâkim olması için kullanmamış, istismar etmiş, bilgi ahlakından uzak adımlar atmıştır. Bilgi, ahlaktan yoksunlaştıkça insanlık değer kaybetmektedir. Eğitimin ruhundan, ilmin mana ve gayesinden mahrum bırakılan nice genç, bağnazlık, şiddet ve teröre savulabilmektedir.
Bugün zulmün ve cehaletin kol gezdiği coğrafyalarda huzur ve güveni tesis etmeye yönelik Âlimlerin/ İlim Ehlinin, Yöneticilerin ya da siyasilerin temsil ettikleri milletiyle bütünleşerek dünyaya yeni bir medeniyet takdim etmeleri üzerlerine vacip bir görevdir. Bu hususta hepimize düşen sorumluluk öncelikle doğru bilginin ve sağlam kaynağın peşine düşmek, ilmi ehil ellerden almak, sonra da öğrendiğimizi hayata geçirmektir.
.