( YALAN SÖYLEMEK)
Yalan söylemek, insanın bir hakikati ve gerçeği gizlemesi olmakla kalmaz, aynı zamanda kendi dışındaki insanı veya insanları yanıltarak saptırmaktır. Bu sapma birçok insanı bilgi düzeyinde etkilediği için çok hızlı yayılır. Sadece bir kişinin yalan söylemesiyle kalmaz. Birçok kişinin bilmeden bu yalana itibar etmesiyle sonuçlanır. Yalanı ilk defa söyleyen yaptığı sapkınlığın farkındadır. Ama yalanın içerdiği sahte bilgiyi sosyal olarak dolaşımda iken öğrenenler, bir yalana inandıklarını çoğunlukla fark etmezler. Bundan dolayı bir yalan çok kısa bir sürede, kırılmış bir cam gibi binlerce yalana veya bir kuşun hareketiyle harekete geçen bir kar taneciğinin çığa dönüşmesi gibi bir etkiyi toplumda meydana getirebilir. Bundan dolayı yalan “Recm edilmiş şeytanın” kendisidir. Onun şerrinden, yani onun bizi hakikatten, iyilikten, dürüstlükten, yardımseverlikten, adaletten saptırmasından Allah’a sığınırız, diye çağrıda bulunuruz, dua ederiz.
YALAN İLE İLGİLİ AYETLER
Ankebut Suresi, 68. ayet: "Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkar edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok?"
Bakara Suresi, 10. ayet: "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır."
Hac Suresi, 30. ayet: "İşte böyle; kim Allah'ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, Rabbinin Katında kendisi için hayırlıdır. Size (haklarında yasaklar) okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının."
Saff Suresi, 2. ayet: "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?"
Saff Suresi, 3. ayet: "Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah Katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti)."
Nur Suresi, 11. ayet: "Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır."
Nur Suresi, 12. ayet: "Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?"
Enbiya Suresi, 77. ayet: "Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden 'ona yardım edip-öcünü aldık'. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, Biz de onların tümünü suya batırıp boğduk."
Nisa Suresi, 112. ayet: "Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.
En'am Suresi, 39. ayet: "izim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.
Araf Suresi, 37. ayet: Öyleyse, Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Allah'tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.
Araf Suresi, 64. ayet: Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.
Araf Suresi, 147. ayet: Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?
Araf Suresi, 182. ayet: Ayetlerimizi yalanlayanları ise, onları bilmeyecekleri bir yönden derece derece (günahları yükletip azaba) yaklaştıracağız.
Şuara Suresi, 223. ayet: Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler.
Mürselat Suresi, 37. ayet: O gün, yalanlayanların vay haline.
Buruc Suresi, 19. ayet: Hayır; inkar edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.
Cin Suresi, 5. ayet: "Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."
Ma'un Suresi, 1. ayet: Dini yalanlayanı gördün mü?
Nisa Suresi, 50. ayet: Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar, bir bak. Bu, apaçık bir günah olarak yeter.
En'am Suresi, 49. ayet: Ayetlerimizi yalanlayanlara, fıska sapmalarından dolayı azap dokunacaktır.
En'am Suresi, 116. ayet: Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.'
Mutaffifin Suresi, 10. ayet: O gün, yalanlayanların vay haline.
Ahzab, 33/70-71: Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve doğru söz söyleyin. Böyle davranırsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.
Furkan, 25/72: Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.
Yalan, insanların birbirine düşmesine, toplumdaki ahengin bozulmasına sebep olduğu için, çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiştir. Dinimiz, yalan söylemeyi haram kılmış, dünyada da ahirette de huzur, mutluluk ve kurtuluşun doğru söylemekte olduğunu bildirmiştir. Atalarımız: “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derken önemli bir gerçeğe işaret etmişlerdir. Yalan, sahibini utandırır, rezil eder. Kişinin yalancı olduğu bir kere anlaşıldı mı, söylediği doğru sözlere de inanılmaz.