Hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik, laik, sosyal ilkeleri esas alan üniter yapı temelinde bağımsız Türkiye Cumhuriyeti rejiminin manifestosunu oluşturan, eski adıyla ‘’teşkilatı esasiye kanunu’’, yeni adıyla ‘’anayasa’’nın değiştirilmesiyle alakalı yeniden yazılımlar, meclisteki tartışmalar ve sonuçta milletin onayına sunulmak üzere referandum sürecinin başlatılmış olması ülke gündeminin birinci sırasında yerini almış olmaktadır.
Ülkede resmi verilere göre işsizlik oranının yüzde onikileri aşması, gençlerde yüzde yirmibeşlere dayanması, ekonominin dar boğaza girmesi okadar önemli olmasa gerek(!)
Referandumla alakalı ‘’evet’’, ‘’hayır’’ tercihinde siyasi muktedirlerin dillerinden dökülen inci taneleri sözlere kulak verirseniz:Tercih edeceğiniz ''evet'',''hayır''kanaatinize endeksli ya
Terörist/ anti terörist… Vatan sevdalısı/ vatan haini olabilirsiniz….Ötekileştirmeler…Ayrıştırmalar…İç savaş/ iç barış….Ve ardından biz böyle demek istemedik…Gibi seçmeni, değiştirilmek istenen maddelerin teknik yapısıyla, ne getirecek ve ne götürecek yapısıyla, devletin kuruluş felsefesiyle alakalı netlikle bilgilendirecek samimiyetten uzak, siyasi rekabete dönüşmüş söylemlerle yönlendirmek, seçmenin, milletin aklıyla alay etmek…Çok yazık.
Evet, bu inci taneleri söylemler ve eylemler... Yerli ve milli hukukçuların, sosyal bilimcilerin, tarihçilerin kanaat önderlerinin söylemleriyle parlamenter demokratik laik cumhuriyetin ileriye yönelik atılımını, tam yetkili partili cumhurbaşkanlığı adı altında ‘’TEK ADAM YÖNETİMİ’’ne dönüştürmektir..
***
Siyasi hizipçileri, ayrıştırıcı dili dikkate almadan, referandum için evet diyene de hayır diyene de saygılı olmamız gerektiğini ve ülkemizi bölmek karıştırmak geriletmek isteyenlerin insanlarımızı karşıt kamplara ayırıp gerginleştirmek istediğini millet olarak bu oyuna gelmememiz gerektiğini dikkatle önemseyelim.
Anlayabildiğim kadarıyla meclisin işlevsizleştirilip boş bir işe yaramayan iş görmeyen yapıya dönüştürülmesinin ‘’tek adam yönetiminin’’ diktatoryal bir sisteme evirilebileceğini… Örneğin bir cebinde yasama, diğer cebinde yürütme, iç çepinde yargıyla donanımlı Saddam Hüseyin’in Irak’ ta devrilmeden önce yüzde 98 rey aldığını… Aynı donanımlı Libya kıralı Kaddafi’nin hazin sonları bilinirken… Tam donanımlı Suriye lider Esad’ın kendi istikbali adına halkını birbirine kırdırdığını, ülkemizin de başını belaya soktuğunu yaşıyorken… Bu anayasa değişikliğinin ‘’evet’’ le geçmesi halinde ülkemizi geriye götüreceğini ve bu geriye gidişe değil toplum olarak ileriye bakmamız gerektiği noktasında ehli ve milli görüşler olduğunu hatırlatalım ve yakın tarihimizi çok iyi hazmedelim.
***
Henüz sistem tüm yara-beresine rağmen ortada dururken, henüz kâğıt üzerinde kalsa da, yasama-yürütme-yargı bağımsızlığı varken, henüz hala siyasi partiler varken; demokratik kitle örgütleri, Atatürkçü/ yurtsever sivil toplum kuruluşları itiraz hakları gündem oluşturabiliyorken; henüz hala demokratik düzen, milletin egemenlik hakkını kullanan kurumlar varlığını sürdürürken; hala Atatürk’ten söz edebiliyorken; Türk milliyetçisi bu şuurla sandığa gidecek ve gereğini yapacaktır.
Çünkü biliyoruz ve görüyoruz ki ülkemizin milliyetçi bir iktidara zorunlu ihtiyacı vardır.
Parti içindeki yaşanan problemlerle anayasa değişikliği bize göre lüks olup hedeften şaşmaktır. Sözün özü MHP Ak partiyi yok edebilecek fikirlerin, projelerin, kadroların sahibi, hertürlü tecrübeye sahip, test edilmiş tarihi derinliği ve misyonu olan bir harekettir. Prf.Dr. İlber Oltaylı deyimiyle "imparatorluk genç cumhuriyete parlamento, siyasal parti kadroları, basın gibi kurumları miras bıraktı". Birileri bu kuvvetleri el yordamı ile yok etmeye çalışıyor. Ülkücü hareketin kendi ayarlarına dönmek zorunluluğu vardır. Aksi halde ciddi sorunlar EVET-HAYIR gibi tiyatro oyununa döner, biz buna seyirci kalamayız.
Bu coğrafyada Türk milleti olarak bağımsız başı dik gelecek projeksiyonu yapacaksak devletimizin ilelebet payidar olmasını istiyorsak hastalıklı taraflarımızdan derhal kurtulup merkezinde Türk milleti olan bir yapılanmaya gitmeli bu yapılanmayı iktidar yapmalı milletimizi uçurumun kenarından sağlam zeminlere taşımalıyız.
****
Ve sosyal medyada paylaşılan önümüzü aydınlatıcı ibretlik bir örnek: