Türkiye'de siyasi partilerin bir çoğunda, liderlik sultası ve dokunulmazlık anlayışı hakim olduğundan kısa bir süre sonra '' dogmatik'' bir hüviyete bürünürler..Söyledikleri asla tartışılmaz, doğru olduğu peşin olarak kabul edilen görüştür bunlar!... '' ... Asrın lideri, bilge lider, haşa Allah'ın (CC) sıfatlarını üstlenmiş lider!...Ümmetin lideri...''
.
Söyledikleri akli prensiplere uymasa da, tartışılmazlıktan muaf sayıldıklarından; hemen propaganda ve manipüle ile en azından takipçilerinde ve sevenleri tarafından derhal irade unsuru olarak açıklanan beyanlar, sorgusuz sualsiz ve irdelenmeden olağan üstü hal alır kabule hazırdır artık!...
'' Dogmatik prensiplere'' dönüşerek, fikirlerin çoğunluğu ilkesi yerini, fikrin tekelciliğine bırakır...Hangi parti ve görüş olursa olsun demokrasi tarihimizde bu durum hep böyle gelmiştir!...
.
Bunun ülkemiz için, hür iradenin gelişmesi için, fikri kalkınmamız için acı sonuçları olmuştur ve olmaktadır... Kesin ve doğru olduğu ileri sürülen görüşün; inceleme ve eleştiri üstünde tutulması, liderlik sultasının '' kurşun askerleri...'' ile koruma zırhı altına alınarak tabulaştırılması sağlanır hemen...Karşı çıkanlar ise, derhal siyasi lince hedef olurlar...Çoğu zaman beklenti içinde olanlar da karşı çıkamazlar buna!...
.
Oysa, Namık Kemal'in dediği gibi fikirlerin tartışılmasından hakikatin şimşeği ortaya çıkar..Fikirleriyle ülkeleri kaosa sürükleyen liderler, yakın tarihimizde HİTLER, MUSSOLONİ, LENİN gibi... Genellikle şu şekilde kandırıldıkları görülür. Herkesin bildiği gibi; şeyh uçmaz , müritleri uçurur... misaline benzer!...
.
İlk önce tartışılmaz fikirlerin sahibi; etten duvarlar örülmüş derin bir kuşatma altına alınır...Aslında kuşatma altına alınan ülkenin geleceğidir.. Çevresindeki menfaatçi, kendinci, bukalemun kısaca yalaka takımı dediğimiz kişiler , lider doğru yanlış, her ne yaparsa yapsın, doğru ve en iyisini yaptığını telkin ederler!....
.
Bitmedi!... Basınıyla, medyasıyla, tv kanallarıyla topyekün ikbal ve mevki peşinde olanlar, performansı ve potansiyeli üzerinde onu bir takım rollere ve işlere teşvik ederler...
.
Mesela, ''...Dünya lideri...'' gibi sıfatlarla karizma şişirildikçe şişirilir!... Menfaatlerinin halelder olmaması için de; sürekli olarak icrai mevkide ki lideri korkutmak ve asli dostlarını dahi düşman ve hain olarak göstermek davranışı içindedirler..Ülkemizde yakın zamanda ki demokrasi tarihimizde çok görülen bir olaydır bu!...
.
Bu uzun girişi yapmış olmamın sebebi, Türkiye'de son 15 yıldır AKP tarafından uygulamaya konulan, '' Siyasal İslamcılık'' düşünce sisteminin gelip duvara toslamasının sebeplerini hasbel kadar açıklamak istememizdir...
****
Peki savundukları '' İslamcılık ruhu..'' böyle mi olmalıydı? Zaman içerisinde şu, bu sebeplerle millete yabancılaşmış olanlar, dine ve imana hayatında yer vermeyenler gibi toplumda farklı düşünenler, İslam'ın evrensel değerlerinde ve hoşgörüsünde ve İslam'ın büyük sığınağında kendilerine yer bulabilselerdi, İslami değerler bu günkü kadar örselenmez ve sorgulanmazdı!..
.
Bir zamanlar topyekün milletçe değil ama bazı kesimlerce, İmam Hatip Okulu mezunlarının kılık veya kıyafetlerinden horlandığı ve sıkıntılar çekildiği doğrudur ve bu yanlışlıklar yapılmıştır...
Siyasal iktidar 17 yıldır bu yanlış tutumun üstüne giderken ve düzeltirken, diğer taraf ise İmam Hatiplilerin ve siyasal İslamcılığın tekeline ve tahakkümüne açık bırakılmış, dışlanmış, ikinci sınıf insan muamelesine maruz bırakılmış intibası toplumda yer bulmuştur... Kutuplaşmanın getirdiği bu tepkiler zaman içerisinde düzeltilmediğinden bir çığ gibi yükselmiştir...
.
Bazı müstesnalar olmakla birlikte; tatmin edilmemiş arzu ve isteklerini, şahsi kin ve nefret duygularını , ülkemizin cumhuriyetine, bu devletin kurucularına, devletin milli kuruluş felsefesine düşman olanların düşünceleri ile birleştirip, siyasetin hayalci ideolojisine esir olunması, çöküşün başlıca sebepleri arasındadır...
.
İslam'ın evrensel aklı, değerleri ve bilgisi, milli vicdan ve merhamet duyguları tercih edilecek yerde; intikam duygusuna, birikmiş kine ve kutuplaştırmaya meyil edilmiştir. İslam'da yeri olmayan kibir, gurur ve böbürlenme, olumlu ve birleştirici düşünmeyi engellemiştir...
.
Bu ise toplumda büyük bir kesim için beraberinde, hukuksuzluğu, adaletsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu, adam kayırmacılığı, kendinden olmayı ve kendinciliği, iltiması, haksız ihaleleri, aşırı ve hesapsız zenginleşmeleri, dünya malına aşırı tamahı getirmiştir!..
.
Ucu ucuna, açlık sınırında geçinenlerle; fakirin fukaranın sırtından palazlanıp, kamu mallarını talan edenlerin arasındaki uçurum ve makas alabildiğine açılmıştır... Ayyuka çıkan hukuksuzluk, adaletsizlik, kirli siyasetin yolsuzluklarına verilen fetvalar ise toplum vicdanını yaralamıştır...
.
'' ...Dinim kinimdir...'' diyenler, Türkiye Cumhuriyetini dönüştürmek ve amaca ulaşmak için her yolu mübah görmüşlerdir. Dini inançlarından şüphe etmediğimiz bazı kişiler, bir taraftan İslam'ı öğrenmeye çalışırlarken, diğer taraftan İslam'a asla uygun olmayan yolu, İslam zannedip bir çokları tuzağa düşmüşlerdir.
.
Din kisvesi altında ki cemaatlerin ve tarikatların ağlarına düşenlerin bir çoğu afyon yutmuş gibi oldukları malumdur. Hatta kendilerince Türkiye Cumhuriyeti Devletini '' Dar'ül Harp'' saydıklarından ve aldıkları afyonun etkisinden kurtulamadıklarından, devlete verilen her türlü zararı mübah görme alışkanlığı sabit hale gelmiştir. Gerçek dindar kardeşlerimizi tabi ki tenzih ederiz.
.
Alemlere rahmet olarak gönderilen iki cihan serveri Peygamberimiz (SAV), ''...Kim ki savaş meydanında ölse bile kamu malından bir dirhem dahi almış olsa, şehit sayılmaz..'' hadisi şerifleri ve İslam'ın emirleri bilindiği halde, hep bir kılıf ve mazeret uydurulmuştur!..
.
AKP, kendi savunduğu değerlerinin altında kalmıştır... Hz Ömer'in yaşadığı ve anlatılan mum menkıbesinde özel hayatında kullanmadığı devletin mumunun alevleri bu zihniyeti yakmış ve yıkmıştır!
.
Yazmak zorundayız ki; Siyasal İslamcılar, haksızlığa maruz kalan , haykıran ve başkalarına yapılan adaletsizlik ve haksız davranışlara suskun kaldıklarından bu mazlumların iniltileri altında kalmışlardır. Siyasal İslamcılar'ın geldiğimiz noktada bir çoğu, ölçüsünü ve adalet duygusunu yitirmiştir...
.
Madem ki, İslam ahlakı ve davası hayatın düsturu idi:
O zaman; doğruluk, dürüstlük, milletin malını koruma, kul hakkına riayet, kamu ihalelerinde işi ehil ve hak edene verme, adeletli olma, liyakata önem verme, hukukta temsilde ve yönetimde adaletli olma, istişare ve meşverete önem verme, adam kayırmama, iltimas ve rüşvetten uzak durma ilkeleri hayatın temel vazgeçilmezleri olmalıydı!..
.
Fakat gel gör ki; çok az bir kesim hariç olmak üzere, ortaya çıkan manzara tam bir tezat ve vahamet doğurmuştur.. Sözde İslam davası, ama özde kapitalizmin ve liberalizmin sömürü düzenine alet olunmuştur...
.
Milletin büyük bir kısmının emek gücü, asgari ücretin altına düşerek, boğaz tokluğuna çalışmak için devasa iş arayan kitleler oluşmuş, küçük bir egemen sınıf ise, her türlü hesapsız zenginlik ve hayat konforu altında yaşadıkça şımarmıştır. Adeta kibir ve gurur abidesi olan fil dişi kulelerde, ''... HARUN gibi gelip sonradan KARUN gibi olmaları...'' bu zihniyetin kendilerini de İNKAR ETMESİ olmuştur!...
.
****
MEHMET ŞEVKET EYGİ'Yİ
ÇİLEDEN ÇIKARTTILAR...
İslami kesimin önemli yazarlarından birisi olan Mehmet Şevket Eygi, ''Sahte İslamcılar'' dediği bir kısım kimseler için, Milli Gazete'de bir kaç yıl önce çok ağır bir yazı kaleme almıştır..Şimdi hiç bir harfine dokunmadan hatta kısaltarak yayımlanan yazısı şöyle:
.
EY SAHTE İSLAMCILAR..
Mü'min ve salih Müslümanlar başımın tacı olsunlar; ellerinden ve eteklerinden öperim.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, koruması üzerlerine olsun....Konumuz Müslümanlar değil, İslamcılardır. İslamcıların da hepsi değildir, aşağıda zikr ettiklerimdir.
.
Varan 1: Haram rant yiyen İslamcılar size yazık olsun, iki yakanız bir araya gelmesin, tepe üstü düşün, beter olun, berbat olun!.Müslümanlara leke sürdünüz...
.
Varan 2: Bozuk düzenlerde bozuk işler yapılır nice b... yenilir diyen İslamcılar!..Bu sapık fetvaya uymaktan dönmezsseniz biz sizden, siz bizden beri olunuz...
.
Varan 3: İhalelere fesat karıştıran sahte İslamcılar, başlarınıza o ihaleler kadar taş düşsün!..
Varan 4:..........
Varan 5 : Hazreti Ömer Faruk Efendimizin Ümmetin işini görürken Ümmet mumunu yalkar, kendi işini görürken kendi kandilini yakarmış edebiyatı yapan, ellerine imkan geçince saçı bitmedik yetimlerin, fakir fukara halkın hukukunu çiğneyen uğursuz İslamcılar...
.
Varan 6: Kur'anda Rabbimiz, '' Allah müsrifleri sevmez... İsraf edenler Şeytan'ın kardeşleridir...'' kendileri Nemrud gibi, Fir'avn gibi, Neron gibi, Şeddat gibi israf, debdebe, tantana, şaşaa, ihtişam , gurur, kibir içinde yaşayan, ne oldum delisi, küçük dağları kendisi yarattı sanan türedi İslamcılar, başınıza haram servetleri kadar taş yağsın!...
.
Varan 7 : Saçlarına yün yumakları ilave edip sözde tesettüre giren dar ve rengarenk elbiseler içinde gezip tozan, erkeklerin şehvetli dikkatlerini açık hafif meşrep karılardan fazla çeken İslamcı sayın bayanlar!.. Ya tevbe edip dosdoğru tesettüre girin, yahut bu numaraları, bu tiyatroları bırakın..
.
Varan 8: arazilere daha fazla yapı, daha fazla kat izni çıkartıp, bu yüzden oluşan rantlardan milyonlarca lira haram komisyon alan İslamcılar!...O haram komisyonlar size zehir olsun, zıkkım olsun!...
...............
.
Varan 11 : Haklı ve doğru uyarılardan olumlu tenkitlerden, nefret eden, yalan da olsa övgülere bayılan mün...... İslamcılar!..
.
Varan 13: Riyaset, makam, mevki,şan, şeref, ün, alkış delisi İslamcılar!... Hubb-i riyasetin cinsel şehvetten 360 kat fazla ve yakıcı olduğunu size hiç söylemediler mi?..
.
Varan 14: Mukaddes davamızı deve eden İslamcılar!..
.
Varan 15: Allah'ın ayetlerini ucuza satan İslamcılar!...
....................
Sayın Mehmet Şevki Eygin'in yazısına hiç bir yorum ve ilave katmadan ve kısaltarak, bazı yerleri de kırparak olduğu gibi aktardım...
.
Amacımız hiç bir kimseye hakaret etmek, aşağılamak, ya da kendimizin haklı olduğunu ispata çalışmak olmayıp, gelinen noktada toplumun hassasiyetlerini ön plana çıkarmak ve bunu vurgulamaktır 20.04.2019 Devam edecek