Üzülüp ümitsizliğe düşme.
Her şey değişecek, umutlu ol.
Türk, Allah’ın sevdiği asil ve soylu millettir.
Ülkücüler, Allah’ın Türk’e bahşettiği veli nimettir.
Yakındır ters esen rüzgârların yön değiştirmesi.
Ters esen rüzgârların yönü değişip Türk'ün sancağını şişirecek.
Bu o kadar kolay olacak ki, hep birlikte göreceğiz, ümidini kesme!
Yeter ki bu vatanın kendinin olduğunu aklından çıkarma!
Birkaç s-oysuz, bir iki çapulcu mu senin gözünü korkutan?
Dün de vardılar, daha da azgındılar, lâkin ya boğazın, ya da Ege’nin karanlık sularında kayboldular.
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini? diyen Namık Kemal' e, Atatürk’ün cevabı;
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!"
M. KEMÂL ATATÜRK'ÜN İFÂDESİYLE;
Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik en alasından bir Türk beşiğidir.
Beşik, tabiatın rüzgârlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu ve sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oldu.
Bir gün, o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir....."
Türk milleti, asker millettir ve bugün kendisine;
''Şanlı dedelerinizin, 9 Eylül 1922 de İzmir'den denize döktüğü p-alikaryaların geride kalan e-nikleri köşe başlarını tutmuş, senin nimetlerinle semirmiş, senin suskunluğun neticesi azdıkça azmış ve şimdi sana ömür ve kefen biçmekte, ''DAVRAN EY TÜRKOĞLU! TİTRE VE KENDİNE DÖN'' emrini verecek yen bir M. Kemâl Atatürk bekliyor!