(Kahrolarak okuyun!)
MHP’yi- Balgat’takileri ve sorumsuz sözde ülkücüleri, bu davanın asıl sahipleri olan ülkücü şehitlerimizin şehadetleri çarpsın ve Ali Serdaroğlu kardeşimizin çektiği acıların derinliğinde boğulsunlar.
Bilesiniz ki, kendimi de bu intizarımın dışında tutmuyorum, çünkü ben de sorumluyum, benim de kabahatim var.
O’nu iki gün önce İzmir- Buca Üç Kuyular’da kuytu bir parkın tenha bir bankının üzerinde ölmüş olarak buldular. Tıpkı, 1947 yılı sonbaharında Paris’te Sen Nehri kıyısında donmuş cesedi çöpçüler tarafından bulunan ve cebinden kendi yazdığı ‘’PARİS AKŞAMLARI ŞİİRİ’’ çıkan Kırım Türkü Buğra Alpgiray gibi.
Buğra Alpgiray’ın, 2. Dünya Savaşı’nın bâdirelerine kapılarak yolunu kaybedip, savaş sonunda kaldığı Paris’te aç susuz, sefil ve çok fâkir bir hayat sürüp bir kış gecesinde donarak öldüğü gibi, O’da, Türkeş sonrası MHP’de kopartılan insafsız fırtınanın sonucunda sahipsiz kalıp, yaşadığı yoksulluğa, unutulmuşluğa ve çektiği çilelere daha fazla dayanamayıp kendisini toplumdan tecrit ederek kahredici inzivayı bir hayatı tercih etmişti.
1980 öncesi, ABD maşası apoletli cellâtların günlerce süren işkenceleri O'nun yorgun bedeninde ve fırtınası dinmeyen ruhunda târifi imkânsız yaralar açmıştı.
O’ Ülkücü davanın serdengeçtisi, vatanını korumak için verdiği ülkücü mücâdelede göğsünü hainlerin kurşunlarına siper eden bir soylu yiğitti.
O’nun isminin, lâkabının geçtiği ve yiğitliğinin anıldığı her yerde, kızıl ve kara emperyalizmin uşaklığını yapan Türk düşmanı tescilli vatan hainlerinin tekmilinin korkularından dilleri tutulur, dizlerinin bağı çözülür ve girecek delik ararlardı.
Ülküdaşımızın künyesi ve hayatı;
İsmi;
Ali Serdaroğlu.
Lâkabı;
İranlı Ali.
Kutsal kavgasının mekânı;
Buca / İzmir.
O'nun ne arayanı, ne bir soranı oldu.
Yılarca işsiz, aşsız, garip ve kimsesiz bir hayat yaşadı.
Sadece BÜLENT KARA'nın https://www.facebook.com/delibulent.kara ve bir iki kişinin dışında aranıp sorulmaması, kimsesizliğinin verdiği kahırların, çektiği acıların ve yaşadığı hüsranların neticesinde ruhsal bunalıma düştü.
Bir devre damgasını vurmuş bir ülkü yiğidimiz şayet kimsesizlikten ve çektiği acıların etkisiyle parklarda can veriyorsa, MHP, Balgat ve koca bir ülkücü câmia olarak bu ayıbın, bu günahın ve bu rezilliğin altından kalkamayız.
Şâir’in ‘’Zindandan Mehmed’e’’ şiirinde dediği gibi;
Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Ne var ki;
Ali Serdaroğlu ülküdaşımızın durumu, Sen Nehri kenarında cesedi bulunan Kırımlı Buğra Alpgiray ve yukarıdaki şiirde adı geçen idamlık Ali’den çok daha hazin ve içler yakıcı.
Alp Giray’dan hiç olmazsa geriye kendi yazdığı bir şiiri, idamlık Ali’den ise geriye bahçeye diktiği üç- beş karanfil kaldı.
Bu ne hal Ya Rabb!
Dün, dünyaya nizam vermek için senin yolunda mücâdeleye adanmış yiğitlerin davası olan ÜLKÜCÜ DAVA yok edildi, ocakları söndürüldü, aralarına kin ve nifak tohumları ekilerek her biri bir tarafa dağıtıldı.
Bunun sonucu olarak da;
Türk milletinin ayakta kalıp dik durmasını sağlayan omurgası çökertildi. Türk milletini her türlü iç ve dış mikroplardan koruyan AL YUVARLARI yok edilerek bağışıklık sistemi çökertildi.
Bu davaya kıyanları, vatana adanmış civanların aşk, sevda ve heyecanlarını yok edenleri HELÂK EYLE, REZİL ET, ÜLKÜ OTAĞIMIZDAN SÜR ÇIKART YA RABBİ.
Ali Serdaroğlu ülküdaşımızla alâkadar olup, defin işlemleriyle Buca'da bizzat ilgilenen BÜLENT KARA'ya ve hassasiyetleri dolaysıyla da Türk büyüğümüz Sn. MAHMUT YARAŞ ülküdaşlarıma teşekkür ediyor, selâm, sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum.