Sözleşmeli öğretmenlere getirilen ağır şartların nedeni hiç kuşkusuz ki diplomalı işsiz sayısındaki fazlalıktır. Devlet meseleye tüccar mantığıyla yaklaştığı için bu konuda arz ve talep konusunda talebin fazlalığını istismar ederek olabildikçe insan haklarına aykırı şartlarda diretmektedir. Atanan sözleşmeli yıllarca işe girmek için beklemiş sözleşmeli de olsa bulmuş bir öğretmenlik daha ne yapsın deyip sesi çıkmamaktadır. Çünkü arkasına bakıyor ah keşke ben de atansaydım da varsın sözleşmeli olsun diyen o kadar çok öğretmen adayı vardır ki, hangi branşta kaç kişi bekliyor hesabını devlet bile doğru yapamıyor.
Dramın bir bölümü işsizlik öbür bölümü yüz binleri bulan ücretli kölelik ve tabi ki son tahlilde sözleşmeli öğretmenlik. Geçenlerde yanılmıyorsam Bitlis İl Milli Eğitimi; müdürlere yönelik okullara bir yazı yazmış. Siz sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmenler arasında ayrım yapıyormuşsunuz. Bu da yetmiyor gibi tehdit edip sözleşmenizi yenilemem diyormuşsunuz. Bu hatayı yapan müdür olursa hesap sorulacaktır ve saire!
Güzel demişsin sayın müdürüm İyi hoşta; senin bakanlığın zaten o ayrımı fazlasıyla yapıyor. Kadroluya eş durumu var sözleşmeliye yok. Ücret ve ek derslerde farklılık var. Uzun süren hastalıklarda tedavi imkanı verilmiyor rapor aldırılamıyor hatta ücretsiz izin hakkı da verilmiyor.
İşte örneğimiz;
S.Yılmaz Gümüşsuyu Orta Okulu ve Gaziosmanpaşa Orta Okullarında idarecilik yaptıktan sonra emekli olan bir kardeşimizdir. Çarşamba günü Eyüp İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde gördüm. Halini hatırını sordum.
- Sağlığım iyi ama canım oldukça sıkkın!.
-Hayırdır Selahattin Hocam sıkıntı nedir?
-Sorma hocam, sana bahsetmiştim bir torunum vardır. Yıllardır Üniversite sınav derken üç yıl beklemenin ardından bu yıl mülakata girerek Şırnak’a atandı. Gayet iyi gidiyordu. Birkaç gün önce ağrılardan şikayetçi olarak doktora gitmiş doktor kan değerlerindeki değişiklikten dolayı daha teşkilatlı bir hastaneye görünmesinde fayda görmüş. Bu durumu bize anlatınca biz İstanbul’a gelmesini istedik. Haseki de detaylı bir taramadan sonra karaciğer de siroz var tespiti konuldu. Şimdi tam teşekkülü hastanede heyet raporu alıp getirdik ancak hiçbir faydası yok. Bu çocuk sözleşmeli olduğu için rapor alamıyor. Tayin olarak ta gelemiyor. Çocuğa iki seçenek sunuluyor ya istifa et tedavini yap ya da görevine devam tedaviyi boşver ölümü bekle!.. Çaresiziz başkanım nereye başvuracağımızı bilmiyoruz. Hani ben yıllarca eğitimle ilgilendiğim için baba da çocukta benim gözlerimin içine bakıyorlar. Bir çözüm istiyorlar ama her kapı yüzümüze kapanıyor.
Sonuç olarak Ey yetkili arkadaş; bu durumda olan biri için diğer hastane raporlarına güvenmiyorsan senin belirlediğin bir hastanen olsun. Oraya gönder gerçekten bu derece ciddi bir hastalığı olan varsa gerekli kolaylıkları sağla. Yoksa o kişilerin katilleri arasında adın veya adınız yazılırsa biz yapmadık diyemezsiniz. Hasta bir vatandaşının sağlığını noksanlık görüp çözüm üretmeyen bir devlet anlayışı asla kabul edilemez.