Bir dilin zenginleşmesinin en önemli sebepleri arasında o dilin kelime yapımına ve kelimelerin yeterince kök ve ekler sistemine sahip olmasına bağlıdır.Türkçemiz ise hem bu kelime yapısına hem de gerekli olan kök ve ekler sistemine uygun bir dildir. Dil bilimcilerimizin ve Türkologların açıkladıkları üzere; dünyadaki BİR ÇOK DİL konuşma, kelime sayısı, kök ve ek yapısı olarak bu imkana sahip değildir...Bu itibarla Türkçe en zengin diller gurubu arasındadır.
Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan düşüncelerin aynasıdır.İnsanların ruhu gibi, diller de sahip olduğu milletin ruhudur..Dil insanla toplum arasında, geçmişi geleceğe bağlayan, toplum ile kültürü birbirine kaynaştıran en önemli iletişim aracıdır.
Milletler tarih sahnesine dilleriyle çıkarlar, dillerinin yok olması ve bozulması ile de tarihten silinirler.Tıpkı tarihteki, Sümerler- Fenikeliler- Hititler-Babiller gibi milletler silah zoruyla yenildikleri için değil de, kendilerinden daha güçlü milletlerin medeniyetleri ile karışarak, dillerini kaybetmeleri sonucunda tarihin mezarlığına karışmışlardır...Yahudi milleti, dağınık olarak yaşamalarına rağmen 2000 yıl sonra tekrar İsrail Devletini kurmayı başarmışlarsa bu onların diline ve kültürlerine sahip çıkmalarından dolayı olmuştur...
Bir devletin gücü ile, o devleti kuran toplumun konuştuğu dilin gücü arasında doğrudan bağıntı olduğuna ilişkin filozoflar ve dil bilimcileri hem fikirdir.Devletin gücü hat safhada ise, dili de o derece güçlüdür ve doğru orantılıdır. Devletin gücü zayıfladığı zaman mutlaka dilinin de zayıfladığı görülmektedir...
TÜRKÇE DÜNYA DİLLERİ ARASINDA EN ZENGİN OLAN DİLDİR...
Büyük HUN İmparatorluğu başta olmak üzere,Göktürk , Uygur Devleti, 16 Büyük İmparatorluk ve 145 'den fazla kurulan tüm TÜRK DEVLETLERİNİN dili Türkçedir.Orhun abideleri, Kültegin Kitabeleri, Yenisey Anıtları başta olmak üzere tüm bu yazıtlar Türkçe'nin ses alfabesidir.Medeniyetimizden kalan kültür izleridir...
Fakat bazı dönemlerde Türkçe ikinci plana atılmış, halkın arasında ses bayrağımız olarak her zaman yaşamasına rağmen, devletin yöneticileri ve idarecileri arasında Türkçe; Arapça ve Farsça'ya tercih edilmiştir!...Anadolu Selçukluları Devleti döneminde Farsça edebiyat dili olarak; Arapça'da ilim dili olarak kullanılmaya başlanmıştır...Devlet idarecilerinin bu yanlış ve kabul edilmez tutumları bile TÜRKÇE'Yİ ORTADAN KALDIRMAYA yetmemiştir.
Bilhassa Anadolu Selçukluları döneminde Farsça ve Arapça özentisi o dereceye varmıştır ki, koskoca Türk Sultanları kendi öz adet ve anenelerini terk etmişler, şiirlerini Farsça olarak, yazı dilini de Arapça olarak kullanmışlardır.Hatta kendilerine Farsça isimler koymuşlardır... Alaaddin Keykubat, Gıyasettin Keyhüsrev ve daha buna benzer nice isimler kullanılmış olmasına rağmen halkımız arasında arı, duru, saf, latif Türkçe her zaman yaşamaya devam etmiştir.
Yöneticilerce Farsça'nın bu derece rağbet görmesi ve Türkçe'nin üvey evlat muamele görmesine KARAMANOĞLU MEHMET BEY sonunda tepki göstermiş ve 15 Mayıs 1277 yılında bir ferman çıkararak TÜRKÇE'NİN RESMİ DİL olmasını sağlamıştır..
Karamanoğlu Mehmet Bey, Türkçenin geleceğini yabancı kelimeler karşısında ve özellikle Farsça ve Arapça karşısında tehlikeli gördüğü için bu fermanı yayımlamak zorunda kalmıştır. Ana dilimizin bu denli ikinci plana atılması, yabancı dillerin bu derece rağbet görmesinin altında yatan sebep, BİR HAYRANLIKTAN ZİYADE AŞAĞILIK KOPMPLEKSİNİN YATMASIDIR!..
Anadolu Selçuklu Devletinden, 1839 TANZİMAT FERMANINA kadar genellikle; ilim dili olarak Arapça, edebiyat dili olarak Farsça kullanılmış bu tarihten sonra da Batı'ya yöneliş başlamasıyla Fransızcanın etkisi kendisini göstermiştir...Fransızca okullar açılması, Fransızlar gibi giyinmek, Fransız modayı takip etmek, çağdaşlaşma ve ilericilik ölçüsü olarak kabul görmeye başlamıştır...
Bilhassa II.Dünya savaşından sonra ABD'nin teknoloji, sanayi ve iktisadi alanda söz sahibi olmasıyla İngilizce hem ülkemizde ve hem dünya genelinde söz sahibi olduğu görülür..Bu akımın getirdiği sonuç olarak; bu defa da dilimiz İngilizce'nin baskı ve hegemonyasına girmeye başlamış, İngilizce bilmek ayrıcalık hale gelmiştir!...Bu akıma paralel olarak bir çok devlet ve vakıf Üniversitelerinde eğitim ve öğretim dili olarak Türkçe terkedilmiş İngilizce ana dil muamelesi görmeye başlamıştır.( ODTÜ,Boğaziçi,Sabancı,Koç Üniversiteleri gibi...)
Yabancı dille eğitim ayrıdır, öğretim ayrıdır. Yabancı dil bilmenin önemini tabi ki idrak edenlerdeniz. Fakat, yabancı dil öğrenmenin gerekçesi olarak, yabancı dil eğitimi altında, Üniversitelerden, liselere kadar yabancı dil hazırlık sınıfları konulması hatta İngilizce ve batılı yabancı dillerin ilköğretim okullarına ve ana okullarına kadar indirilmesi tam bir faciadır...Bu uygulama ile ülkemizin geleceği adeta dinamitlenmektedir..Şu bir gerçek ki en iyi eğitim ve bilim o insanın kendi ana diliyle yaptığı eğitimdir...
Efendim neymiş o, Türkçe ilim dili olarak yeterli değilmiş ve buna benzer aşağılık kompleksi içinde nice safsataların gerekçe olarak gösterilmesi gerçeklere uygun değildir...