~~Merhaba,’’Neye niyet neye kısmet.’’ demiş atalarımız.Çanakkale tarafına gezimiz olacaktı. Kısmet Güneydoğu oldu.Güneydoğu Anadolu Bölgesi gerek sıcak ve içten halkıyla ve gerekse ilkçağlara kadar uzanan tarihi ile insanı kucaklamaktadır.Bu bölge Mezopotamya ve Anadolu medeniyetleri arasında geçiş bölgesidir.
İlk durağımız Gakkoşlar diyarı Elazığ Harput oldu.Temiz, şirin ve M.Ö. 10. Yy.dan kalma kalıntılarıyla açık hava müzesi.Asırlık çınar ağaçları, sokaklarında hayvanlarının çok olduğu küçük bir yer.Harput Kalesini, minaresi çeşitli onarımlara rağmen hala eğri duran minaresiyle ünlü Ulu Camii’ni ancak ziyaret edebildik.Zira sabahın erken saatleri olduğu için her yer kapalıydı.İkinci durağımız Tektonik bir göl olan Batağan ve Sakarmeke kuşlarının yaşadığı Hazar’dı.Evet sahabeler ve peygamberler şehri Diyarbakır.Çok eski devirlere kadar uzanan şehirde 6 peygamberin makamı ve mezarı,çok sayıda da sahabenin yattığı bilinmektedir.Öğlen sıcağında Güneş Tapınağına gitmek dinlenmek ve serinlemek için müthişti.Burada yöresel el sanatları satın alabilir veya dinlenmek için sedirlere oturabilirsiniz.
Öğlen yemeğinde meşhur etli ekmeği,döneri,beyti special çeşitli mezeler ve salataları çok uygun fiyata tattık.Melik Ahmet Cami’sine ve Ulu Cami’ye gittik uhrevi,ruhani duygular hissettik.Otelimize gitmek üzere Cumhuriyet Meydanı’na doğru yola çıktık.Otelde biraz dinlendikten sonra akşam yemeği ve sıra gecesi için Gazi Köşkü’ne gittik.Çok güzel ve serindi.Menüde mercimek çorbası,kaburga dolması, salata ayran vardı. Daha sonra sıra gecesi için Gazi Köşkü’nde Türkü evine gittik. Sedirlerde oturup,çiğ köfte yiyip,yöresel türküleri dinledik.Çeşitli soslar ve baharatlarla bezenmiş mezelerini tatmanızı tavsiye ederim.
Daha sonra iyi bir uyku çekip kahvaltı yaptık.Kahvaltıdan sonra ilk durağımız ilk öğretmenliğim sırasında öğrencilerimle birlikte bir asker nezaretinde tırmanma imkanı bulduğum Hasankeyf Kale si’ydi.Suların altında kalacağı için artık tırmanmanın yasak olduğu kalenin ancak uzaktan fotoğrafını çekebildim.Yöresel çarşısını gezdik ve Mardin Midyat’a doğru yola çıktık.20 sene önce konaklama imkanı bulduğum Midyat;küçük,temiz ve şirin bir yer.Dillerin ve dinlerin kaynaştığı yer olan Mityat’ta telkari gümüş işçiliği ve taş işçiliği önemlidir.Alışveriş imkanı bulduğum Midyat ‘a küçük Mardin diyebiliriz.
Kürtlerin,Arapların,Süryanilerin,Türklerin kardeşce ,hoşgörüyle yaşadığı,güvenli şehir Mardin.İlk öğretmenliğimi yaptığım yer.20 yıllık dostumla buluşma imkanı buldum ve hasret giderdik.
Mardin Açık Hava Müzesini,Ulu Cami’yi,,Bedesten çarşısını birlikte gezdik. Peygamber Efendimizin Postası Enes El Cuheyni hazretlerine dua okuduk.Hz. Ömer zamanında Mardin’e gelip islamı tebliğ etmiş ve çok sayıda kişi İslamiyet geçmiş.20 yıl önce sadece tarihi evleriyle küçük bir şehir olan Mardin hızlı artan nüfusu ve büyüyüp gelişmektedir. Artık büyükşehir olmuştur.Mardin Ulu Cami’sinde peygamber efendimizin sakal-ı Şerflerinide görmek nasip oldu.
Ve son durağımız Urfa balıklı Göl oldu. Burada Ayn Zeliha ve Halil- ür Rahman gölünü,Hz. İbrahim'in doğduğu ve ceylanların sütüyle beslendiği mağarayı ,camisini ziyaret etme imkanımız oldu.
Bu kültürel miraslarımıza sahip çıkıp,iyi bakarsak gelecek nesillere de bırakabiliriz. Aksi takdirde doğa kirlenir,balıklar ölür.Güzel ülkemize sahip çıkıp ,koruyalım.