Şafşavan
Sabah Atlas dağlarının uzantısı olan Rif dağlarının eteğinde kurulu olan Şafşavan'a geldik. Otelimize valizlerimizi koyup, eskişehri gezmeye çıktık.yokuştan aşağı inerek Bab El Ain Gate kapısından giriş yaptık. Kapı, 1471-1511 yılları arasında bir duvar boyunca inşa edilmiştir.
Mavisehir Şafşavan çivit mavisi ile boyalı evleri, rengarenk kapılarını daracık sokaklarıyla çok güzeldi. Berberi dilinde boynuz anlamına gelen Şafşavan'ın Fransızca yazılışı Chefchaouen.
Şafşavan kasabasının, maviye boyanması; gökyüzü ve cenneti temsil ettiği içindir.Öncelikle bölgeye gözlem ve koruma amaçlı kale inşa edilmiş, 15. Yüzyılda,İspanya'daki Arap ve Yahudilerin zorunlu sürgüne tutulması ile bu bölgeye yerleşimler başlamıştır. Medina denilen eski şehir bölgesi, özellikle maviye boyanmış duvarlarla dolu.Chefchaouen Medina, Fas'ın kuzeyinde yer alır ve mavi inci denir.Hammam meydanında birçok küçük kafe ve restoran, çanak çömlek, kilim, battaniye, hediyelik eşya, kartpostal satan satıcılar mevcut. Alışveriş yaparken pazarlık yapmak lazım. Gördüğümüz odur ki, Fas'ta en ucuz yer, Şafşavan. Yöresel el sanatları satan satıcılar yol boyu dizilmiş. Ras El Maa Şelalesi, İspanyol cami, 1361 yılında yaptırılan, Fuente Outa Hammam , 1471 yılında Moulay Ali Ben Musa tarafindan inşa edilen Alcazaba (kazbah) , 1471-1511 yılında Prens Moulay Ali Ben Rashid tarafından yaptırılan Bab El Sor kapısı,969-947 tarihlerinde yaptırılan Rif Al Andalus Cami, dar sokakları, çiçekli rengarenk kapıları,duvar resimleri, 1201 yılında inşa edilen Hammam El-Harras boyalı evlerinin önünde size poz veren kedileriyle, fotoğrafçılar için mükemmel bir yer.
Kazbahın önünde yöresel giysiler içinde iki yerel sanatçı ezgiler çalıyordu.
Dönüşte yine yerel sanatçılar Alkasabanın önünde gnawa müziği çalıyordu.Gnawa müziği,Afrika'dan köle olarak getirilen halkın müziği. İslamla sentezlenerek çalınıyor.Kafeye geldik, naneli çay içtik,havada oldukça soğuktu. Riyatımıza geldik, klimayı açtık. Riyad çok güzeldi ama çok soğuktu. Sabah saatlerinde kahvaltıdan sonra son kez Şafşavanı tepeden fotoğrafladık.Sonra da yola çıktık. Epey yol aldıktan sonra bir dinlenme tesisine geldik, soba yanıyordu,ısındık.
Tekrar mola verdiğimizde yolun karşısında nar ve portakal suyu içtik. Yolun öte tarafındaki köyleri ve tarım yapan çiftçileri, eşeklerin üstünde yolculuk yapan çocuk ve adamı fotoğrafladım. Sonra arkadaşlar halay çekip,oynadılar.
Kadim Şehir Fes
Köylülere veda edip, yola çıktık. 8.yy.da inşa edilen kadim şehir Fes'e vardık. Bizi orta çağdan kalma kaleler karşıladı. Valizlerimizi el arabasıyla riada getirdiler. Motor ve araba Fes sokaklarına giremiyor.Fes'teki riadımıza geldik. Riadımızda bizi yerel tatlarla ve nane çayı ile karşıladılar . Biraz dinlendikten sonra yürüme mesafesindeki aracımıza doğru yola çıktık. Arabadan Sarayı ve etrafı fotoğrafladım. Daha sonra arabadan inip, Cietiere Israelite ve Fes yani Yahudi mezarlığını ziyaret ettik.Zeytin Dağının aksine mezarlıkta hiç taş yoktu,ancak beyaz kireç taşından ve mermerden yapılmış mezarların ortasında çukur açılmıştı.Kudüs'te Yahudi mezarlığına ziyaret eden kişiler birer taş bırakıyor mezarın üstüne. Böylece ne kadar çok taş birikirse, mezarda yatan kişinin o kadar çok sevildiğini gösteriyor. Narenciye ağaçları ve mezarlığın az ötesinde yahudilerin konutları göze çarpıyordu. Mezarlık hiç boşluk bırakılmadan bitişik tarzda dizilmişti.
Daha sonra köprüden geçerek Yahudilerin yaşadığı yerlere gittik. Yahudiler çoğunlukla ticaretle uğraşıyormuş.Dükkanlarının üstüne yaptıkları evlerinin de birer balkonu varmış müşteri gelince evden dükkana iniş yapıyorlarmış. Daha sonra Fes Kraliyet Sarayının görkemli kapısı önünde fotoğraf çektirdik. Son derece ihtişamlı ve ince işçilikle bezenmişti. Altın kapılar, üzeri çini işlemelerle süslenmişti. Fas'taki 17 kraliyet sarayından biriymiş, sarayın ön tarafında ağaçlar ve geniş bir meydan var …
(Devam edecek.)