33 tane kireç taşından heykelle süslenmiştir. Heykellerin orijinalleri ulusal müzededir. Kireç taşı heykeller, isi çektiği için zamanla kararmıştır. Heykellerden Hıristiyan azizler, İncil’den bazı sahneler işlenmiştir. Hemen kale tarafından köprüye çıktığınızda sağınızda kalacak Türk heykeli dikkatimizi çekiyor. Bir zindan başında bekleyen göbekli ve bıyıklı elinde kamçısı ve palasıyla bekleyen esir Tüccarı Türk. Avusturya- Macaristan imparatorluğu döneminde Türkleri, bir korkutma figürü olarak kullanmışlardır. Birçok sokak sanatçısı gördüğümüz Charles Köprüsü'nde, son olarak kral Charles heykelini de görüp, Eskişehir meydanına geldik. Meydanda birçok bahçeli kafeler ve restoranlar oldukça keyifli. Burada kaybolmak pek mümkün gözükmüyor. Bütün yollar meydana çıkıyor.
Meydandan, Astronomik saat kulesine geliyoruz. Saat kulesinin hikâyesi şöyledir; Hanus ustaya saat kulesini yaptıran kral bir daha aynı saat kulesinden yapmasın diye ustanın gözlerine mil çektirir. Buna dayanamayan usta saat kulesinin tepesinden kendini atar ve ölür. Bozulan saat kulesi ancak 100 yıl sonra tekrar tamir edilir. Astronomik Saat, her saat başı görsel şölen sunar. Her saat başı üzerindeki pencere açılır arkasından 12 tane küçük heykelcik geçer. Bunlar İsa'nın 12 havarilerini temsil etmektedir. Aynı anda saatin sağında ve solunda dört heykelde hareket eder. Saatin yanındaki üstteki ve alttaki dörder heykelin anlamları vardır. Alttaki heykeller, insanlarda olması beklenen özelliklerden bilime, adalete, astronomiye inanç. Üstteki heykeller, kötü özellikler kibir, cimrilik, yaşama karşı isteksizlik, zevke, sefaya düşkünlüğü anlatır. Saatin altındaki daire takvimdir. İçinde küçük 12 daire ayları, iç sırada burç sembolleri, en dışta takvim isimleri dairenin ortasında üç kuleli sembolde günümüze kadar kullanılan Prag belediyesinin armasıdır.
Astronomik saat kulesinin karşısındaki çift kuleli yapı Tyn kilisesidir. Varoluşa inanan bu cemaatin kilisesinin kulelerine dikkatlice baktığınızda sağdaki kulenin daha kalın ve yüksek soldaki kulenin daha narin ve kısa olduğunu görebilirsiniz. Kuleler Adem ile Havva’yı temsil eder.
Eskişehir meydanının tam ortasında Haçlı orduları tarafından yakılarak Öldürülen Jan Hus Anıtını görebilirsiniz.
Kaleden çıktığımızda terasın altında güzel çatıları olan evleriyle Mala Strana küçük mahalle Prag'da ilk yerleşim yeridir. Charles köprüsü ile devamındaki Karlova sokağı küçük mahalleyi Eskişehir meydanına bağlar. Bu meydandaki astronomik saat kulesi ve çift kuleli Tyn kilisesi bulunduğunuz terastan rahatlıkla görebilirsiniz. Uzak noktada şehrin en uzun kulesi modern TV kulesi komünizm döneminde inşa edilmiştir.
Buradan sonra Kafka müzesine doğru ilerledik. Kafka sigorta memuru olarak çok mütevazı bir hayat yaşamış ve Prag'ın çok farklı yerlerinde dört ayrı evde yaşamış. Ancak bu evde hediyelik eşyalar ve kitaplar satılıyor. Müzeyi geçince solunuzda en dar sokağı görüyorsunuz. Trafik lambası yeşil yanınca ancak sokaktan geçebilirsiniz.
Avrupa'daki en fazla iç kaleye sahip 3 şehirden bir olan Prag gerek mimarisiyle gerek tarihsel kökenleri ile görülmeye değer bir yer. UNESCO Kültür Mirası Listesinde yer alan şehir Vitava Nehri kıyısındadır.
Nâzım Hikmet'in 50 yıl önce vatan hasretiyle dolu şiirlerini yazdığı Slav kahvesinde Şarl Köprüsü'ne bakarak mı yazdı acaba?
Külahlı kuleler Pirağ şehrinde,
Ağarınca akşamın üzerinde
Düşe giren dünyalar aydınlanır
İstanbul'da bir Memet var
Altısına bastı bu yıl.
Pirağ'da bir yandan ağarıyor ortalık
Bir yandan da kar yağıyor
Sulusepken
Kurşuni
Pirağ'da ağır ağır aydınlanıyor barok;
Huzursuz, uzak
Ve yaldızlarında kararmış keder.
Ölen bir yıldızdan uçup gelen kuşlara benziyor
Dördüncü Şarl Köprüsü'nde heykeller
9. Yy.da inşa edilen Prag Kalesi Guinness Rekorlar Kitabında dünyanın en büyük antik kalesi olarak yer alır. Vietna Nehri üzerinde bulunan Charles Köprüsünün her iki yanı kuleler ve Barok döneme ait heykellerle süslüdür. Ressamlar, müzisyenler, hediyelik eşya satıcılarının, buluşma noktasıdır. Charles Köprüsü'nden geçip, Old Town’a doğru yol alıyoruz. Köprü boyunca yer alan heykellerin orijinal olmadığını öğreniyoruz.7,3 hektar alan üzerine kurulmuş olan Prag kalesi, yönetim binası, saraylar, bahçeler, katedralden oluşan karmaşık yapı, Prag kalesindeki saray binaları, 1. Dünya Savaşı sırasında tamamen harap olmuş, yağmalanmış ve sonunda fakir halkın yerleşim yeri haline gelmiştir.