Kimler mi okusunlar;
Erdoğan,
Bahçeli,
Kılıçdaroğlu,
Akşener,
Karamollaoğlu.
Okusunlar da;
Meydanlarda, kürsülerde Türk'e ve Müslümana has bir tavır sergileyip, mevcut ahlâki ve imâni çözülmeye, gençliğimizin fuhuş ve uyuşturucu batağında yok olup gitmesine çare olacak konuşmalar yapsınlar!
Meydanlarda her şeyden bahseden, hatta köprü altı şarapçıları gibi küfürleşen seçilmişler, dulun- yetimin parasıyla saraylarda, en lüks mekânlarda iftar ziyâfetleri veren hükumet erkanı ve siyâsi bezirganlar nedense bozulan- çürüyen ahlâktan, mânen çöküp yok olan gençliğimizden, fuhşun alenileşmesiyle açık geneleve dönen cadde, sokak, toplu taşıma araçları, okul önleri ve parklardan bir tek söz dâhi etmezler!
Yoksa bunun sebebi;
Türklükten,
İslâmdan ve insanlıktan nasipsizlikleri midir?
Saye ve üstün gayretlerinizle ülkemiz geneleve çevrildi!
AKP'nin teşviki ile fuhuş, yolsuzluk, uyuşturucu tavan yaptı!
Muhalefet ise fuhşa, ahlâki çürümeye memnuniyetle seyirci kaldı!
Öncelikle devlet yöneticilerinin ve siyâsilerin bilmelerini isterim ki, Allah rızası ve Müslüman Türk milletinin namusu uğruna bu yazıyı yazmamış olsaydım yarın mahşer günü sizler gibi ''FUHŞA DESTEK VE FUHŞA RIZA'' gibi günahların en ağırıyla hesaba çekilebilirdim. Suç ortağınız olup, mahşer günü sizlerle birlikte hesaba çekilmemek için bu yazıyı yazarak, siz tepedeki güç, makam ve servet sarhoşu siyâsileri bir nebzecik olsun uyarmak istedim.
Size bu yazdıklarım;
Bir nasihat, vaaz, ikaz, tembih, tebliğ ve irşattır ve de dinde şarttır. Sizin buna fazlasıyla ihtiyacınız var! Dinden ve dinin özü olan ahlâktan yana nasipsizsiniz!
FUHŞA DESTEK ve FUHŞA RIZADAN KASTIM ODUR Kİ;
Tebaayı eğitmezsen, hırsızlık ve yolsuzlukları önlemeyerek insanları fukara ve işsiz koyup maişet darlığı çektirirsen, kanunları caydırıcı olmaktan çıkartarak ahlâksızlıklara, bünyeyi kemiren virüslere karşı gereken mücâdeleyi gerektiği gibi vermezsen, neticede bütün ahlâksızlıkların önünü açmış olursun ki bu da; ahlâksızlıkları bir nevi teşviktir. Böyle anlaşıla ve böyle biline!
Tepede oturanlara nasihat edilmez, haddi aşar düşüncesi yanlıştır. Nasihate ve zılgıta asıl onların ihtiyaçları vardır çünkü yüksek yerlerin, ''akıl kayması'' yapan sert rüzgârları olur!
BUNLARI YAZMAMDAN DOLAYI KORKUP KORKMAMA KONUSUNA GELİNCE:
Alt tarafı sizler de benim gibi aciz birer kulsunuz, korkunun ne demek olduğunu; Azrail göründüğünde, kabirlerinize girdiğinizde ve mahşer gününde anlarsınız. Öldüğünüzde tabutunuzun başına konan haram paralarla alınmış çelenkler, dalkavuk ve eyyamcılardan oluşan kalabalık cemaatin abdestsiz kıldığı cenaze namazı ve sahte âminleri sizleri asla kurtaramayacaktır, üstelik bu eyyamcı cemaatten de hesap vereceksiniz. İşte ben Allah'tan korktuğum içindir ki kuldan korkmuyorum. Bu rezaletlere tavır koymayıp, sizlere bu yazıyı yazmasaydım asıl o zaman korkmam gerekirdi ki bu korku Allah korkusudur.
KİM DUR DİYECEK BU ŞEREFSİZCE GİDİŞATA?
Erdoğan mı?
Bahçeli mi?
Akşener mi?
Kılıçdaroğlu mu?
Diyanet mi?
Tavuklaşan Tarikatlar mı?
İslâm’dan geçinen kılıksız ilâhiyatçılar mı?
Hiç birinin vallahi böyle bir dertleri yok ki
GENÇLİK VE AHLÂKSIZLIK
Gençliğimiz, içine düşürülmüş olduğu ahlâksızlık batağından süratle kurtarılarak en kısa bir zamanda milli- mânevi değerler ekseninde eğitilip yarınlarımızın güvencesi kılınmalıdır.
İnsan fıtratını ve yaratılış gayesini esas alarak insanı mükemmele taşıma gibi bir iddiası olmayan bugünkü eğitim modeli ile yetişse yetişse ancak sokak ve parklardaki eyyamcı, fuhuşçu, hapçı ve de hasbelkader geldiği devlet makamlarında fırsatını bulduğunda devleti soyan, dulun, garibin, çıplağın, yetimin hakkı demeden yandaşlara peşkeş çeken, gırtlağına kadar yolsuzluk batağına saplanmış bir sapık nesil yetişir. Yarın tamamı sizin kopyalarınız olarak milletin başına belâ kesilirler.
Ahlâki bozulmanın en üst seviyelere çıkmasıyla muhafazakâr aile yapımızın çok büyük darbeler aldığı son on yıllık AKP dönemi; Müslüman Türk milletinin bünyesinde tedavisi yıllar alacak büyük yaraların açılmasına vesile olmuştur ve bu yara hâlen büyük bir hızla artarak toplumun bütün kesimlerini tehdit eder bir hale gelmiştir.
BU REZİL DURUMA EN GÜZEL ÖRNEK;
Şu an 80 bin civarındaki kadınımızın çeşitli kötü yerlerde çalışma vesikası alabilmek için Emniyet Müdürlüklerinin kapılarında oluşturduğu kuyruklarıdır. Bu 80 Bin rakamını ben değil, AKP'nin bir Bakanı açıklıyor.
AKP yandaşı olup, söz de muhafazakâr ve İslâmi geçinen büyükçe bir yazar- çizer kitlesi, bu ahlâki tahribatlar karşısında hem AKP’nin ve hem de kendilerinin iğrenç menfaatlerini gözeterek zerre kadar tepki göstermemekteler ki içlerinde hacı- hoca ayağına yatmış öyle iğrenç sakallılar var ki tamamı aramızda dolaşan şeytanın sadık uşakları.
En kısa zamanda bir ahlâki seferberlik başlatılarak gençlik içine düşürülmüş olduğu bu edepsizlik batağından derhal kurtarılmalıdır.
Park, bahçe, cadde, sokak, pastahane, belediye, halk otobüsleri, okul bahçe ve kantinleri gibi toplumun ortak kullanım alanlarında ve gözler önünde hayvâni bir şekilde sergilenen; ‘’öpüşmeler- sarılmalar- koklaşmalar- orayı burayı ellemeler- kucak kucağa, yanak yanağa, dudak dudağa, oğlanın eli kızın orasında, kızınki oğlanın şurasında gibisinden ahlâksızlıklara ve ALENİ FUHŞİYATA bizler çoluk ve çocuğumuzla her gün şahit olup yüzlerimiz kızarıp, vicdanlarımız sızlayarak içlerimiz kanıyorken, milletin seçmiş oldukları idareciler ki bunlar başta C. BAŞKANI, MİLLETVEKİLLERİ, daha net söylemek gerekirse ki gerekiyor, Erdoğan – Bakanlar ve bunlar kadar sorumlu olan Devlet Bahçeli – Kemâl Kılıçdaroğlu- Akşener gibiler bu pislikleri, alenileşen zinâyı görmüyorlar mı ki?
Bal gibi görüyorlar ve olayı sadece bir röntgenci gibi mi seyrediyorlar acaba?
Her gün gördükleri halde bundan niçin rahatsızlık duyarak çare aramazlar ki?
Müslüman diye, milliyetçi diye ve dahası adam bilip bunlara mı güveneceğiz?
Toplumu bir hastalık gibi sararak her gün biraz daha LÛTİLEŞTİREN ahlâksızlıklar karşısında utanmayan, arlanmayan, vicdani sızlamayan, çare ve tedbir aramayan ve dahası kendisini sorumlu tutarak Allah’tan korkmayan bu günün AKP, CHP, İYİ PARTİ ve MHP sini, Şeyhini, Tarikatını, Diyanetini, Müftüsünü, İmamını, Hocasını, Hacısını, mahallenin ''Hafize Teyzesini'' nefretle ve şiddetle kınıyorum ve kendilerine diyorum ki;
''Yüce Allah'ın muhtar kılıp, dini İslâmiyeyi cihan dini yapmakla görevlendirdiği Müslüman Türk milletinin değerlerine karşı saygısızlık yapanların ve de yapılan bu saygısızlık ve saldırılara karşı mücâdele etmeyen idârecilerin, dini mes'uliyeti olanların akıbetleri ilâhi gazap ve belây-ı musibetlere düçar olmaktır ve de Allah belâlarını verecektir''
Bu rezil durumlardan rahatsızlık duymayan, ahlâk derdi olmayan, çıkıp TBMM'de ve grup toplantılarında, meydanlarda kürsülerden ahlâksızlıklarla ilgili konuşmayan, kanun teklifi vermeyenler; ne Müslüman’dırlar ne de milliyetçidirler. İnsan olup olmadıklarının kararını da sizlere bırakıyorum.
MEMLEKETTEN İNSAN MANZARALARI, OKUYUN İŞTE AŞAĞIDA;
Liderler eyyamcı!
Siyâsilerin tamamı ahlâken çürümüşler!
Ağızlarında küfür ve pislik kokan sözler!
Yalan, riya, kin ve nefret iliklerine işlemiş!
Milletten çalınanlarla iftar edecek kadar çürümüşler!
YA TARİKAT ŞEYHLERİ, ULEMALAR, İLÂHİYATÇI PROF. BOZUNTULARI;
Hihhh Hihhh, onlar eskilerde kaldı, şimdikiler tavuk olup, bir mısıra, bir kırıntı menfaate sattılar dinlerini.
YA MAHALLE İMAMLARI,
Onların derdi KARTAL TAKSİ, bir de dâire sahibi olmak. İmamların artık Câmi avlusunda sevişen ahlaksızlara karşı sesleri dahi çıkmıyor çünkü herkese müşteri gözüyle bakıp kalp kırmıyorlar!
İmamlar neden mi kalp kırmıyorlar?
Yarın cenazesi olduğunda yıkama, defin işlemi, arkasından üç akşam Kur'an'ı, daha sonra sene-i devriyesinde mevlitler okunacak da ondan. Hiç insan müşterisini kaçırır mı ki?
YA HAFİZE TEYZELER,
Mahallenin en zilli kızını bir tarafa çekip, iki kelâm bile etmez oldular çünkü iki nasihât edersem, olur ki zilliyi kızdırırım, gider annesine söyler de sonra RAMAZANDA BANA MUKABELE OKUTMAZ diye düşünüyor.
İktidar ve muhalefet mensuplarının bütün bu ahlâksızlıklar karşısında ki vurdumduymazlıklarının mutlaka bir sebebi olmalıdır!
Yoksa bu sebep;
Türklükten,
İslâm'dan ve insanlıktan nasipsizlikleri mi?
NOT.
Tüm mânevi değerlerimizi, âile yuvalarımızı, gençliğimizi tehdit eden bu ahlâksızlıkları birileri dile getirecek, yazacak, Diyanet Teşkilâtı konuşacak ümidiyle yıllardır bekledim lâkin kimseler oralı dahi olmayınca, Allah yazmayı bana nasip etti ve ben de bir ibâdet inancı içinde yazarak sizlerle paylaşıyorum.
Bu yazıyı yazmayı bana nasip ettiği için Allah'a şükürler olsun.