Adı Anayasa paketiydi. 12 Eylül 2010 da halk oylaması yapılacaktı. Meydanlarda daha çok özgürlük nutukları atılıyordu. Bu arada Balyoz davası başlamıştı. Yargı yanlıdır dediler niyetimiz yargıyı tarafsız kılmaktır. Yasa geçti yargının nasıl tarafsız hale getirildiği hepimizin malumudur. Al içeri dediler asker gazeteci kim varsa PAKETLEDİLER. Salın dediler suçlu suçsuz kim varsa dışarı çıktı. Deniz Feneri savcısını değiştirdiler, yetkisizlik kararı verdiler. Sonra malum 17-25 Aralık gündeme düştü hemen bu davanın da savcılarını hakimlerini değiştirdiler. Önce paraları polis koymuştur dediler sonra da faiziyle beraber polisin koyduğu parayı kendileri aldılar.
Paketin adı dershane yasasıydı halka bu yasayı anlatıyorlardı. Yazıktır günahtır dershaneciler sırtınızdan ha bire para kazanıyor biz bu dershaneleri kapatacağız paranız cebinizde kalacak diyorlardı. Halka bunu söylediler ama niyetleri her zaman olduğu gibi farklıydı. Araya okul yönetimleri ile ilgili bir madde koydular ve bir gecede bütün kurum yöneticilerini SEPETLEDİLER. Yeni düzenlemeler yaptılar. Gerekçeleri yazılı sınavla müdür mü alınırmış biz liyakatı esas alacağız şeklindeydi. Yalnızca mülakatla idareci atamaya başladılar listeler sendika tarafından dışarıda hazırlandı ve istemedikleri biatçı olmayan ne kadar şahsiyetli insan varsa kurumlardan uzaklaştırdılar. Kimse ne olduğunu anlamadan Milli Eğitimi yandaş sendikalarının vicdanına teslim ettiler.
12.12.2014 te 4. Yargı paketi Cumhurbaşkanınca onaylandı. Yargıda Birlik platformu diye bir çatı oluşturmuşlardı. Buna bazı safa iyi niyetli başka görüştü ki hakimleri de kattılar. HSYK seçimleri yapıldı kazandılar. Sırada Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi Başkanlıkları vardı. Bunun için Yeni Yargıtay paketiyle daha çok daire kuruldu. HSYK buraya yüzlerce yeni hakim atadı. Seçim yapıldı ve Yargıtay Başkanı yandaş oldu. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı seçimi yapıldı yeni başkan yandaş oldu. Her paket birilerini PAKETLEMEK için yapılmıştı.
Şimdi Mecliste yeni bir paket vardır. Milletin selameti için olsa baş üstüne deniler. Ama dün yaptıkları bugünün teminatı gibi karşımızda durmuşken zerre kadar iyi niyet aramak saflıktır. Yine Anadolu insanın vatanseverlik duygularına hitap edip efendim molotofa suç getiriyoruz karşı çıkıyorlar. Bunu bile ağızlarına dolamaları ne kadar art niyetli olduklarının açık bir göstergesidir. Çünkü bir önceki pakette zaten Molotof kullanmaya ağır cezalar getirilmişti. Kaldı ki bütün parlamento ağız birliği içerisinde Molotof ve Bonzai ile ilgili maddeleri geçirelim diyor burada bir sıkıntı yok. Ama halka molotofa ceza vermek istiyoruz karşı çıkıyorlar, diyorlar. Peki neye karşı çıkılıyor? Polisin geniş yetkinsin istismara açık olmasına karşı çıkılıyor. Jandarmanın İçişlerine bağlanmasına karşı çıkılıyor. Gözaltı süresinin 48 saate çıkartılmasına ve mülki idari amirlerinin yetkilerinin genişletilmesine karşı çıkılıyor. Bu paketin aslında beğenmedikleri biatçı olmayan kişileri PAKETLEMEK veya derdest etmek içindir deniliyor. Kısacası geçmişteki icraatlarına bakılınca hep sopalarını gizleyerek geldiler ve yine esas sopalarını gizleyerek gelmişlerdir.
Sonuç; Bıçak bakkalın hangi işine yarar. Peynir, salam, sucuk keser. Adamın niyeti bozuk olduktan sonra o bıçağı alıp gazetecinin kalbine saplıyor. Kanunlar da böyledir. İyi niyetle çıksa bile kullanıcısına bakacaksınız. Hükümetin bu konuda geçmiş sicili temiz değildir. Hep sopasını saklayarak Milletin önüne gelmiştir, istediğini aldıktan sonra da çıkartmıştır. Sopayla paketleme işinde de oldukça mahirdir.