Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: “Biz %50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan %50 de bir nefret söylemine dönüşüyor. Bu, bizim yüzde elli oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir” diyor.
Aziz Bapuşçu AKP İstanbul İl Başkanlığı kongresinde CNN muhabirine konuşuyor. İki dönem İl Başkanlığı yaptım. Kendimde gördüğüm en büyük eksik partimizde olmayanlarla diyalog kuramadım. En azında konuşmayı deneyebilseydik iyi olurdu. Benden sonra görevi devir alacak olan Selim Bey’e bu konuyu özellikle söyledim.
Aynı gün Milliyetçi Hareket Partisi Kırşehir’de bir miting düzenledi. Dertleri neydi? Milliyetçi Hareket AKP nin Milleti felakete sürüklediğini söylüyordu. Ayrışma fay hatlarının daha da derinleştiğini, Cumhurbaşkanını alanlara inerek siyaset yaptığını, yeminine sahip çıkmadığı için bir anlamda biz onu Cumhurbaşkanı olarak tanımıyoruz demeye getiriyordu.
Alevi Dernekleri ve KESK ise İstanbul Kadıköy’de bir miting düzenlediler.
Alevi Dernekleri ve KESK ise laik eğitim tehlikede dolaysıyla süresiz boykot çağrısında bulunuyordu. HDP dünden ortamı germeye hazır bir şekilde beklemektedir.
İşte bütün bu gelişmeler Arınç’ı teyit etmekte ve Babuşçu’ nun tedirginliğini haklı çıkartmaktadır.
Evet AKP nin toplumu nasıl ayrıştırdığını kabul etmeleri bir yana yıllardır ektikleri nefret tohumlarının yeşerdiğini fark ettikleri görülüyor. Belediyeler dahil bugün her yerde ötekileştirme almış başını gidiyor. Mesela Üsküdar Belediyesi BEM BİR SEN Üyesi bir zabıtaya 666 TL fazla verirken aynı görevi yapan diğer sendika mensuplarına bu parayı vermiyor. Bu durum diğer AKP li Belediyelerde de üç aşağı beş yukarı sürmekte kimisi de mahkeme kanalıyla düzeltme yapmışlardır. Burada çalışan insanların adaletsizliğinizden ve sizden nefret etmelerinden daha doğal ne olabilir. Mesela Milli Eğitimde ki son kıyımlarınız ve rezalet düzeydeki mülakat tiyatronuzu gören ve yaşayan bir insan sizden nefret etmez de ne yapar? Mesela hukuka müdahaleniz, emniyeti baskılamanız devletin rutin işlemesi yerine partinize ve yandaşlara göre bir yönetim anlayışıyla peki bu nefret azalır mı, yoksa her gün üzerine koyarak artarak devam mı eder? Sağlıkta ki kadrolaşmalar sizden olmayanları baskılamanız, maliye de vel hasıl tüm kurumlarda dışlayıcı tavırlarınız sürdükçe nefret olmaz da ne olur. Bilirsiniz kalp kalbe karşıdır Sayın Arınç. Sizin nefretleriniz şimdiye kadar icraat dönüşerek sürdü. Yarın benzer icraatları vatandaştan görürseniz esas o zaman Türkiye yönetilebilir mi yönetilemez mi göreceğiz.
Öyle görünüyor ki varlıklarını gerginlik ve ötekileştirmeye borçlu olanların bu politikalarından vazgeçmesi mümkün değildir. Özellikle Hükümet ve AKP nin hala Cumhurbaşkanının talimatları doğrultusunda çalışması ve Cumhurbaşkanının gerginliğe devam etme arzusu normalleşmenin sağlanmasının başka bir bahara bırakabilir. Çünkü Bursa da ki söylemleri bu anlamda hiçte hayra alamet değildir.
Kesinlikle geldiğimiz nokta bu iktidarın ve yandaşlarının tavrının sonuçlarıdır. O halde düzeltmekte ya iktidarın değişmesi, ya da mevcut iktidarın Devleti çalıştırmasıdır.
Peki Devleti çalıştırmakla neyi kast ediyoruz? Özellikle Hükümetin yönetimde Adaleti esas alacak liyakat ve ehliyeti önceleyecek bir bürokrasi kadrosuyla çalışması gerekir. İkincisi devlet kurallar bütünüdür, işleyişin belirli nesnel ölçütlere dayanması ve herkese eşit uygulanması gerekir. “Kediyi bile köşe sıkıştırırsanız pençeler” diye bir söz vardır Anadolu da. Çok olduğunuzu fark etmeniz önemlidir ancak, birileri henüz çok olduklarının farkında değildir.