15 Mayıs itibariyle sendikaların üye sayılarını tespit için mutabakat metinleri imzalanmaya başlandı. En azından bizim takip ettiğimiz haliyle eğitim camiasında sendika siyaset ilişkisi diğer memurlarımıza göre daha belirgin bir durum sergilemiştir. Şunu açıkça gördük ki bugün hala sayısı oldukça yüksek ve yetkili olan sendika çok iyi sendikacılık yaptığı için yetki masasında oturmuyor. Bilakis öğretmenin şikayetçi olduğu birçok probleme duyarsız kaldığı halde hala açık ara yetkisini korumaktadır. Hiç şüphesiz ki bunun en temel nedeni bürokrasideki etkinliğidir.
Peki, bir öğretmen veya eğitim çalışanı neden amirden çekinsin ki? Bu normal şartlarda gayet makul ve yerinde bir sorudur ve ne yazık ki sahada onlarca gerekçeyle karşılaşır, hayretler içerisinde kalırsınız. Bunu ek dersimi azaltırdan, il içi veya il dışı atamasına ya da eşim şu kurumda çalışıyor zarar görmesini istemiyorum demeye kadar birçok garip savunmayla karşılaşırsınız. Hal böyle olunca siyaset bürokrasiyi belirliyor, bürokrasi ise yetkili olacak sendikayı belirliyor.
Bu yıl yani 2022-2023 yılı Eğitim alanında oldukça hararetli geçti. Çünkü seçim yılıydı ve seçimde her şey değişecek diye alana hızlı giriş yapan sendikalar aynı hızla üye yaptılar. Öncelikle rakip sendikaların siyaset yaptığını söyleyerek aslında kendileri siyasetin en alasını yaparken bunu örtbas etme becerisini gösterdiler. Belki örtbas edemediler ancak en azından hükümet değişecek her şey değişecek algıları tutmuş gibi görünüyor. Çünkü ciddi artışlar sağladılar. Bu da bize şunu gösteriyor ki; en azından eğitim çalışanının önemli bir kısmı sizin ona ne kazandırdığınıza değil bürokraside ne kadar güçlü olduğunuz ya da bu yıl olduğu gibi güçlü olma ihtimalinizi borsada kağıt alır gibi almıştır.
Oysa Eğitim çalışanının bakması gereken esas ölçü şu olmalıydı. Bu ülkede mülakatlarda birçok insanın hakkı yendi, canı yandı. KPSS de yüksek puan aldığı halde atanamayan öğretmenler oldu. Mülakatlar kalksın diye yıllardır mücadele eden hangi sendikaydı? Bu mücadele öylesi değerlidir ki hiçbir sendika ayrımı yapmadan herkes için verilen bir mücadeledir ve herkes için verilen mücadele sonunda yine herkes kazanacaktır.
Oysa Eğitim çalışanının bakması gereken esas ölçü; Yıllarca keyfi atamalar yapılırken susmayan sınav talebinde bulunan yönetici seçme sınavının yaptıran hangi sendikaydı? Bu mücadelenin ne kadar kıymetli olduğunu okul müdürü baskısı gören ya da idarecilik yapmak isteyip sendikasından görüşünden dolayı dışlanan eğitim çalışanı arkadaşım çok iyi bilir.
Oysa Eğitim çalışanı arkadaşımın bakması gereken ölçü; Peynir ekmek gibi dağıtılan başarı belgelerine, sonrada üstün başarı belgelerine dur diyen, bunların sendikal dağılımlarını isteyip adaletsizlikleri kamuoyu ile paylaşan ve bu haksızlıklara durduran hangi sendikaydı?
Oysa Eğitim çalışanının bakması gereken ölçü; Yetkili olduğu dönemde bir öğretmene maaşıyla 21 çeyrek altın kazandıran sendika hangisiydi? Bugün yaşadığı ekonomik durumunu o günlerle kıyaslamalıydı. Kural kaide gelsin hak eden hak ettiği yere gelsin, memur devletine güvensin, yarınlarına güvenle baksın mücadelesi ve daha onlarca hatta yüzlerce kazanıma imza atan Türk Eğitim Sen bu yıl içerisinde yapılan saldırılar kötü sendikacılık yapmasından değildi. Çünkü güneş balçıkla sıvanamazdı. Yaptıkları yapacaklarını teminatıydı.
Sonuç olarak şu net olarak görüldü ki alanda umut tacirliği yapıp iktidar olacağız algısıyla bu yıl diğer birçok sendika siyasi mücadele sergilemiştir. Buradan ekmek yemiş ciddi üye artışı sağlamışlar ve bu iş yetkili sendikanın ömrünü uzatmış, eğitim çalışanına değil yalnızca yetkili sendikaya yaramıştır. Biz biliyoruz ve inanıyoruz ki hormonlu büyüme değil makul olan istikrarlı büyümedir ve böyle büyüyen makul olacaktır ve selam!..