Bilindiği üzere 2014 yılında Milli Eğitimde iki facia yaşandı. Birincisi bütün okul müdürlerinin görevden alınması, ikincisi ise 1709 şube müdürünün yalnızca mülakat esas alınarak atanması. Aslında bu iki icraatında hukuka aykırı olduğuna dair birçok mahkeme kararı vardır. Ancak son günlerde güya bakanlık mahkeme kararlarına saygılıyız demek için şube müdürlüğü atamaları için bir düzenleme getirdi. Bu düzenleme adeta “Şuu vukuundan beter” dedirtti. Mülakatların dikkate alınması başlı başına bir sıkıntı olduğunu o günlerdeki uygulamalara şahit olan ve o yapılanları unutmayan herkes bilir.
Unutana halk arasında balık hafızalı denilir. Yani tekrar tekrar ağa düştüğü için, ya da önüne atılan yemin ucunda ne olduğunu unuttuğu için o yeme koştuğu için, unuttuğundan başına ne geleceğinin farkında olmadığı için!
Eğer unutursak ne olur? Her şeyden önce ahlaksızlığı cezalandırmadığımız için ahlaklı olanı ödüllendirme şansımız olmaz. Biz yanlışı unutursak hatırlatmasak bizden sonraki nesillerinde aynı gaflette düşmesini sağlarız. Böylece her yapanın yanına kar kalır, yüzsüzler arsızlar hep kazançlı çıkar ve hak kaybeder bunun vebaline ortak oluruz.
Yapılan haksızlıkları unutarak vicdansızdan hesap sormayarak vicdansızların sayısının artmasını sağlarız burada da büyük vebal altına gireriz. Yapanın yanına hep kar bıraktığımız için temiz toplum oluşturma hayalimiz suya düşer. Namuslular hep kaybeder, namussuzlar kazanır ve toplumda namussuz sayısı artar. Büyük balık hep küçük balığı yutar zulme seyirci oluruz. İş ehline verilmez, güçlü hep karlı işleri alır zayıf olan altta kalır ve kendiliğinden bir kast sistemi oluşmuş olur, bunun da sorumlusu biz oluruz.
Eğer unutursak vefa duygumuzu kaybederiz, insanlığımızı kaybederiz. Birlikte yan yana yürüdüğümüz kardeşimizin hakkının gasp edilmesine seyirci olmuş oluruz. Biz başkasına yapılana seyirci olduğumuz için bize yapılınca da başkası seyirci olur, hakta birliğimizi kaybederiz. Birlikte bizimle yola çıkan kişiyi yolda bırakmış oluruz. Bize güvenenlerin güvenlerini boşa çıkartmış oluruz. Güvensiz oluruz, bir daha kimse bize güvenip bizimle yola çıkmaz, çünkü satılacağı endişesi taşır ve bizi adam yerine koyanlara adam olmadığımızı haykırmış oluruz.
Eğer unutursak davamızı kaybederiz. Dün davamız için bedel ödeyenlerin haklarının takipçisi olmazsak onlara yapılanı onaylamış oluruz. Davamız için ağır bedeller ödeyenleri satmış oluruz, ihanet etmiş oluruz. Davamıza olan güveni ve davamızın güvenirliliğini kaybederiz. Hiç kimse boş sözlerinize bakmaz herkes yaptığınıza bakar. Bu yüzden unutursak güvenilmez yol arkadaşı oluruz. Artık kim var dediğimizde yanımızda adam bulamayız. Sağımız solumuz boş kalır çünkü onlar da bugün unuttuklarımız gibi çabuk unutulacaklarını düşünürler.
Eğer unutursak devlete bedel ödetmiş oluruz. Yetimin garibin hakkının yenilmesine seyirci olmuş oluruz. Meydanı şarlatanlara bırakmış oluruz, istedikleri gibi at oynatmalarının önünü açmış oluruz. Çıkarları için devleti kullananları cesaretlendirmiş oluruz. Mülakat yolsuzluklarını, makam tefecilerini, ispiyoncuları ödüllendirmiş oluruz. Devleti adaletten ayıranları, vatandaşın devletle olan güvenini zayıflatanları, devleti zalim gösterenleri ödüllendirmiş oluruz. Zalimi güçlü kılmış oluruz, mazlumun hakkının kaybolmasına zulüm görmesine rıza göstermiş oluruz.
Eğer unutursak geçmişten ders almamış oluruz, geleceği doğru inşa etme şansını kaçırmış oluruz. Dünün eşkıyalarına paşalık ve beylik veririz. Böylece toplumda eşkıya olmadan beylik paşalık olmaz algısı oluşturmuş oluruz ki, bu erdemli bir toplum yaratmayı imkânsız kılar. Doğruyu ödüllendirme yanlışı cezalandırma fırsatını tepmiş oluruz. Böylece doğru yapan insan sayısını arttırma imkânını kendi ellerimizle yok etmiş oluruz.
Sonuç olarak; Unutmamak asla kin içinde, nefret içinde yaşamak değildir. Kişiler değildir insanı inciten, yaptıkları işlerdir. Bu yüzden unutulmaması gereken yapılanlardır, kişiler değildir. Düzeltinceye kadar yanlışları, doğru oluncaya kadar eğrileri, güzel oluncaya kadar çirkinlikleri, sağ oluncaya kadar hastaları, teslim edilinceye kadar kaybolan hakları bir kenara atamayız atarsak insanlığı bir kenara atmış oluruz. Kime ne zaman nerede yapılmışsa yapılsın yanlışların düzelmesi için de unutmamalıyız. Unutursak adaleti tüketiriz, erdemi ahlakı tüketiriz, devleti tüketiriz ve insanlığı tüketiriz. İşte bu yüzden unutmak tükenmektir.