Genel anlamda bizim toplumda nedenler üzerinde pek düşünülmez, hemen her olayda sonuca endeksli yorum yapar. Çünkü nedenin cevabını bulmak kendisine ağır gelir. Felsefecilerin olayların aşamalı olduğunu anlatan özdek-biçim, tasavvur-fiil, ya da makul-natıka örnekleri aklımıza gelmez. Yani yün olmadan iplik olmaz, tasavvur etmeden en azından bilinçli eylem olmaz, akıldan bir şey sadır olmadan dil konuşmaz. Demek oluyor ki her fiilin bir öncesi vardır. O halde öncesinde tedbir almak sonucu daha güzelleştirirken öncesine bakmadan natıka-konuşmak her zaman insanı mahcup etmiştir.
Neden; olabilecek ve olması muhtemel iyi veya kötü sonuçları üzerinde düşünüp iyiye yol vermek kötüyü engellemektir. Nereden ve kimden gelirse gelsin tehlike gelmeden önce tedbir alabilmektir. Neden; zorlaşmadan önlemektir. İmkan, mekan ve zaman içerisinde yapabileceğini söylemek yapamayacağı hakkında konuşmamaktır.
Geçenlerde birinci yılında 2023 vizyon belgesi konuşuldu. Bu belge kapsamında olmasa da mevcut yönetimin yaptığı en hayırlı iş kuşkusuz yönetici atama sınavları getirmesiydi. İkincisi ise sözleşmeli öğretmenliğin 4+2 den 3+1 indirilmesi, üçüncüsü sözleşmeli öğretmen ve idareci mülakatlarında sendika listesinin devrinin kapatılması ve dördüncüsü Alo 147 nin kapatılmasıydı.
Vizyon belgesinde olduğu ve tahüt edildiği halde yanından bile geçilmeyen birçok problemde ortada durmaktadır.
Örneğin; Belgede beş yaş çocukların ana sınıfa başlaması zorunlu olacak denilmişti. Ancak sonuç eski tas eski hamam. Bizim ülkede velilerin bir bölümü para verip çocuğunu okula göndermez, ana okulları ücretli olduğu sürece zorunlu olması da imkansızdır zaten buna uygun fiziki imkanınız da yoktur.
Tekli eğitime geçeceğiz denilmişti tam aksi mevcutlar arttı ve birçok okul ikili eğitime devam ediyor. O da yetmiyor 4+4 e geçeli neredeyse 8 yıl oldu hala kimi okullarda ilkokul- ortaokullar aynı müdürlük ve tek okul olarak öğrenimini sürdürmekteler.
Öğretmene saygı arttırılacaktı şiddet devam ediyor, öğretmenlik meslek kanunu çıkartılacaktı unutuldu, 3600 ek gösterge çıkartılacaktı rafa kalktı. Rehber öğretmenler psikolijik danışman olarak nitelenecektir denildi, aksi yapıldı ve promosyon olarak kendilerine nöbet getirildi.
Tasarım ve beceri atölyelerinin her okulda etkin hale getirileceği söylenmişti ne yazık ki yine fiziki imkanların yetersizliği nedeniyle birçok okulda uygulanamıyor.
Sınavı azaltacağız deniliyordu ancak nitelikli liseler dışında kalan Liselere girişlerde getirilen puan kriterleri keşke sınav olsa dedirtmektedir. Burada uygulanan puan kriterleri her öğrencinin kendisine yakın okula gitme şansını azaltmaktadır.
Şimdi yukarıda ya sormuyor ya da yanıltılıyoruz diye sorduk. Çünkü eğitimde üç unsur oldukça önemlidir. Kuşkusuz ki birincisi imkan ikincisi mekan üçüncüsü zamandır. Siz sahada bunun tespitini yapmadan kısa vadede aşma imkanınızın olmadığı bir hususta insanları ümitlendiremez ve vaatlerde bulunamazsınız. Bulunursanız ne mi olur güven kaybedersiniz ki bir yönetici için telafisi imkansız bir kayıptır.
Sonuç olarak bu durum neden diye sorarsanız; Ne yazık ki yönetenlerin de tam bağımsız olarak çalıştıklarını söylemek oldukça zordur. Çünkü bakanlar dahil herkesin bir karışanı vardır. Ne kadro kurma hürriyetleri ne de bilimsel, akılcı, gerçekçi, eşitlikçi bir anlayışla hareket etme imkanına sahipler.