Birkaç gündür memur siteleri ve sosyal medyada Hamza Aydoğdu Bey’in bir açıklaması dolaşıyor. Buna göre Milli Eğitimde yeni bir yönetici atama yönetmeliği hazırlanacakmış liyakat ve kariyere öncelik verilecekmiş. Bakan Bey’in bu tür iyi niyetli girişimlerini takdir ile karşılamakla birlikte eksik ve yetersiz buluyoruz. Çünkü gerçekten liyakat ve ehliyet esaslı bir iş yapacaksanız buna saygı duyan ve bunun yararına inan insanlarla yapabilirsiniz.
Her şeyden önce hak gaspının başı çekenlerden biri de Hamza Aydoğdu’dur. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığının en kıdemli bürokratıdır. Bugüne kadar on bir tane yönetici atama yönetmeliğinin neredeyse tamamında dahli vardır. Bu olmadı haydi bir yenisini yapalım, bu da olmadı haydi bir daha bir daha diye diye bugünlere geldik.
Şunu açıkça ifade edelim ki son on yıldır Milli Eğitimin sorunu yöneten bürokratların devlet adabından oldukça uzak olmasından kaynaklıdır.
Çünkü; Devlet süreklilik isteyen bir yapıdır ve süreklilik bekadır. Bu yüzden geçiştirilecek bir durum değildir. Devlet keyfiyete göre günü birlik yönetilemez. Eğer günü birlik yönetmek söz konusu olmasaydı bir düzine yönetici atama yönetmeliği yapılmazdı. Bir yönetmelik yapılırdı ve bu uzun yıllar uygulanırdı.
Devlet sürekliliğini sekteye uğratan en önemli kanıtlardan biri ise devletin yaptığı sınavlarda başarı göstermiş, devletin açtığı çeşitli yönetici kurslarında başarı belgeleri almış yöneticileri bir gecede sorgusuz sualsiz kapının önüne koymaktı ki bunun tarihte örneği yoktur. Ne yazık ki hala bu haklar teslim edilmedi.
Devletin sürekliliğini sekteye uğratan bir başka sorun ise takdir ve başarı belgeleri sorunudur ki hiçbir ahlak ve vicdan ile açıklanacak bir durum değildir. Eğer belgeyi ben vermişsem geçerlidir, yok benden önceki valiler kaymakamlar vermişse geçersizdir. Kardeşim ben ağzımla kuş tutsam senin sendikadan değilsem bana başarı belgesi vermiyorsun. E e eski belgemi de saymıyorsun. Bu nasıl adalet anlayışıdır. Allah aşkına böyle bir anlayış devlet ciddiyetine verilmiş en büyük zarar değil midir?
Devletin ciddiyeti ve sürekliliğine vurulan bir başka darbe ise hukuk kararlarını arkadan dolanarak yok saymaktır ki 2014 yılında görevden alınan yöneticiler mahkemeleri kazandıkları halde arkadan dolanarak yeniden sözde mülakata tabi tutup alınız size hukuk diyecek şekilde hukuk tanımazlıkta sınır tanımadılar.
Sadece küçük kısmını izaha çalıştığımız bu adaletten, haktan ve devlet adabından uzak tüm uygulamalarda Hamza Aydoğdu ve Yusuf Tekin’in dahli vardı. Şimdi bize liyakat ve kariyer esaslı bir yönetici yönetmeliği hazırlayacaklarının müjdesini verenler önce siz gasp ettiğiniz hakları verin. Önce siz mağdur ettiğiniz insanların mağduriyetini giderin, öne siz tahrip ettiğiniz devlete güveni yeniden tesis edin. Yapacağınız yeni yönetmelikteki yukarıda saydığımız aksamaları giderin.
Sonuç olarak; Hakkaniyete uygun bir iş yapmak istiyorsanız mağdur ettiğiniz kişilerin haklarını verin, başarı belgelerine puan vermeyin, binlerce uzman ve araştırmacı bankamatik memurunu sisteme dahil edin. Hemen bugünden başlayarak görevlendirmeler yerine kadro getirin, ilçe müdürlerini, il müdürlerini atarken sendika referansını kullanmayın ve her şeyden önce yaptıklarınızla güven verin!..