İmamı Azam’a göre helal görmemekle birlikte bir kişi bir günah işlerse ondan mümin sıfatı kalkmaz. Ancak onu günah olarak bilmesi gerekir. Burada üzerinde durmamız gereken esas önemli konu yanlışa bir anlamda harama helal demektir ki bu insanı küfre götürür. Bu hal tüm davranışlar için geçerlidir. Doğru bulmadığımız halde yapan biz değilken yapılan fiilden etkilendiğimiz zamanlar olmuştur. Ancak yanlışa doğru demek, zulme doğru demek çok daha farklı bir durumdur.
Kuşkusuz birçok zaman yanımızda yakınımızda onaylamadığımız, hatta sert bir şekilde eleştirdiğimiz davranışlar olmuştur. Var sayın ki çocuğunuz hatalı işler içerisindedir sırtınızı dönüp onu yok mu sayarsınız yoksa mümkün mertebe doğru yola gelmesi için bir mücadele mi verirsiniz? Elbette çoğu aile mücadele verecektir. İşte tam da toplumu büyük bir aile sayarsanız burada da sırtınızı dönemezseniz!.. Doğru olanı hatırlatacak yanlıştan kaçınılmasını isteyeceksiniz. Bu aynı zamanda dinin emridir. “İyiyi emredin yanlıştan sakındırın.”
Bilindiği üzere Türkiye’de aklını kiraya vermiş hukuku yalnızca kendi emellerini gerçekleştirmek için kullanan bir cemaattin hükümran olduğu dönemde sonucu önceden belli olacak şekilde verilen kararlara şahit olduk. Buna rağmen hukuktan kaçmayıp gidip teslim olanları ancak hukuka güvenmeyip yurt dışına kaçanları da gördük. Tabi ki arzuladıkları hukukun üstünlüğüydü. Yargılanacaklarını bile bile gidip teslim olan askerlere bu toplum alkış tuttu. Çünkü her ne pahasına olursa olsun yabancı bir ülkeyi kendi ülkelerine tercih etmediler. İçlerinde belki de yargılanmayan tahliye edilenler oldu. Ancak bu da işleyişin doğru olduğu anlamı çıkartmaz. İşte burada bu kararların yanlı olduğunu söylemek ile hayır bu kararlar doğrudur diyenler arasındaki fark yukarıda belirttiğimiz fark kadardır.
Türkiye’de sonucu önceden belli olan mülakatlara gidip katılanlar da tıpkı bu askerler gibi kaçmadılar. Tabi ki mülakata karşıydılar ve sınav istiyorlardı. Kendilerine haksızlık yapılacağını bile bile gidip mülakata girdiler. Bunu yarın birileri mülakata gelmedin ki demesinler diye de yapmış olabilirler ya da yanlı olduklarını ispat etmek için de!.. Peki, bu işleyişe karşı olduğun halde yanında yakınında birilerine atanacak puan verdiler ne yapacaksın? Bu atama işleyişi meşru kılar mı, kesinlikle kılmaz. Mülakatlar doğru yapılıyordu diyenler ile hayır yanlı yapılıyordu diyenlerin farkı yine yukarıda belirttiğimiz fark kadardır.
Arkadaş nasıl olur, hayret ifadeleri arasında yolun düşer gider hayırlı olsun dersin bu senin mülakatı onayladığın anlamına gelmez. Tam aksine bu konuda mücadeleni sürdürürsün ve sonunda bugün gelinen noktaya getirirsin burada herkesin kazanmasını sağlarsın.
Şu ara gündemde olan 76. Madde atamaları da aynı başlıkta değerlendirilebilir. Doğru olan atamaların belirli aralıklarla sınav yapılarak ve sınav sonuçları esas alınarak yapılmasıdır. Ancak yine yanınızdan yakınızdan birileri 76. Madde ile atanmışsa yahu kardeşim sen niye atandın mı diyeceğiz. Bu atama şeklini kim atanırsa atansın onaylamadığınızı belirttiğiniz halde doğru yapılıyor diyenler ile hayır doğru değil diyenlerin farkı yine yukarıda belirttiğimiz fark kadardır.
Sonuç olarak önceden belli olan oyunun kuralında oynayacaklar hazırlıklı olur ona göre yol alırlar. Devlet işleyişinde de adaletin bir gün herkese lazım olduğu gibi kural ve kaide de bir gün herkese lazım olacaktır. Bugün kural tanımayanlar, adaleti tanımayanlar yarın benzer fillerle karşılaştıklarında şikayet hakkına sahip değiller. Bu yüzden yanlışı meşrulaştırma peşinde olanlar er geç bu yanlışlardan nasiplenirler, o zaman yakınmaları bir anlam ifade etmez. Bunun olacağına da hiçbir kuşkumuz yoktur.