Okullar açılmadan TEOG yerleştirmelerindeki aksamalar gündeme oturdu. Ardından müdür -müdür yardımcılıkları mülakat ve atama sonuçları. Sonra müfredat tartışmaları başladı. Önce Atatürk e ders kitaplarında yer verildi verilmedi tartışması. Servisler sorunu gündeme geldi. Bakan Bey buna da dahiyane bir fikir buldu sabah gün aydınlanmadan öğrenciler yola çıkmayacak denildi. Yani günde on sekiz saat ders görülen meslek liseleri ve on dört saat ders gören ortaokullarda öğrenciler gün ışığında gidip gelecekler bunu valiler sağlayacak.
Sayın Valilere tavsiyem günlere don lastiği taksınlar, belki gün aydınlığını biraz uzatırlar ve böylece öğrenciler gün ışığında gidip gelebilirler.
Sonra altıncı sınıf Türkçe kitaplarındaki meşhur karikatür gündeme oturdu. Önce Karikatürde ne anlatılmaya çalışıyordu ona bakalım. Deniz veya gölde boğulmak üzere olan biri imdat çağrısında bulunuyor, ayı başparmağını diğer parmakları arasından göstererek tut elimi diyor. Yani kabaca seni n… kurtarırım diyor. İşte tam da Milli Eğitimimizin ahvalini anlatan bir karikatür!
Millet imdat diyor, geleceğimizi karartıyorsunuz bizi bu beceriksiz yetkililerden kurtarın dedikçe sanki birileri uzat elini deyip sonra da o meşhur cümleyi tekrarlıyor.
Arkadaş liseleri zorunlu kılan siz değil misiniz? Madem zorunlu kıldınız vatandaş herhangi bir lisede çocuğunu okutmak istiyor neden bir yol gösteremiyorsunuz? Çünkü çözümünüz yok. Liseleri azalttınız, eğitim zorunlu dediniz hepiniz birden Abdurrrahman Dilipaklaştınız ve okula gitmeyin Açık Lise neyinize yetmez demeye başladınız!
Peki hani öğrenim hakkı kutsaldı engellenemezdi, niçin engelliyorsunuz? Yok canım engelleyen kim diyeceksiniz, Açık Liselere yönlendiriyoruz ya! Yani git evinde yat, ders kitaplarını al evde çalış sınava gir liseyi bitir bunun adına da eğitim de! İster sokaklarda kötü arkadaş edin ister uyuşturucuya bulaş ister çırak ol, istersen internet bağımlısı günde on saat oraya takıl. Yani ne halin varsa göör!..
E ee bu çocuklar cüzamlı mıdırlar? Örgün eğitimde devamsızlığı minimum düzeye çekmek için geç kalmaları bile devamsızlığa ekleyeceksin, sıcak sınıflarda ders anlattıracaksın, gerekirse hafta sonu ücretsiz kurs düzenleyeceksin. Diğerlerini sokağın kollarına terk edeceksin. Ne yazık ki haklarımızı bilen toplum değiliz. Yoksa bu kadar öğrencinin eğitim hakkı engellendiğinde kıyametler kopar yer yerinden oynardı.
Şimdi yeni bir gündemimiz oldu. TEOG kalksın. İyi güzel de kardeşim kaldıracağınız sistemi niye getiriyorsunuz? Bugüne kadar LGS sizin, OKS sizin SBS sizin TEOG da sizin eseriniz değil miydi? Efendim liseler kendileri sınav yapsın ya da okul notlarıyla liselere yerleştirilsin. Sizi temin ederim ki bugünkünden daha büyük fırtınaları kopartmış olacaksınız. Notların şişirilmesi mümkün, veli tehdidi mutlak olacak, siyasetin devreye girmesi kaçınılmaz olacak, listeler havada uçuşacak ve zaten zaafa ve güvensizliğe çekilen devlet iyice bu alanda da itibarsızlaştırılmış olacaktır. Bunun sakıncalarını herkesle her platformda tartışmaya hazırız.
Sonuç olarak; Yapmayın etmeyin beyler!.. Geleceğimizi karartıyorsunuz, ümitlerimizi köreltiyorsunuz, körpe fidanları büyütmeden kesiyorsunuz, ışığımızı söndürüyor ve bizleri karanlığa itiyorsunuz buna hakkınız yoktur!.