Akademisyen İlahiyatçı yazar Ahmet Okutan”Atatürk’ü Doğru Anlamak" adıyla yayınlanan kitabında diyor ki;
"- Atatürk'e en büyük saldırı genelde dindarlık iddiasında bulunanlar tarafından ve din üzerinden yapılmaktadır. Vahim olan da budur. Zira dinin kendisi böyle itibarsızlaştırma girişimlerine onay vermezken, kendini bilmezler bu onayı vermeyen din adına böyle bir günah işlemektedirler. Bu durum 'Haçlılar' adına kasıtlı ve bilinçli bir düşmanlık değilse çok derin bir cahilliktir…
- Emperyalizmin stratejisini 1930'larda yazdığı kitapta ortaya koyan Alman asıllı İngiliz vatandaşı Kurt Ziemke, "Kemalizm, sömürgeciliğimizin önünde büyük bir tehlikedir. Bu tehlikeyi bertaraf edebilmemiz için Kemalizm'in dinsizlik olduğunu yaymalıyız" demiştir… Yani bugün Atatürk'e dinsiz deme nankörlüğünü gösterenler, İngiliz Kurt Ziemke'nin papağanlığını yapmaktan başka bir özelliğe sahip olmayan kimselerdir…
- İngilizler, çok Müslüman oldukları veya bizim Müslüman olmamızı çok istedikleri için mi Milli Mücadele öncüleri için dinsizlik yaftalaması yapan fetvaları uçaklarıyla Anadolu'nun her yanına yaymışlardır?.. Bunlarla hiçbir konuda fikir birliğinde olmayı içine sindiremeyen Müslümanların, Atatürk karşılığında onlarla hemfikir olmaları akılla izah edilebilir bir şey değildir…
- Fatih'in başlıca önemini İstanbul'un fethine dayandırırız… Ama aynı İstanbul, emperyalist ülkelerce işgal edilip halife-padişahın Dolmabahçe Sarayı'na tutsak edilmesini sonlandıran Atatürk'e hiç paye ayırmamak neyin nesidir? O padişah ki, cuma namazını ancak en yakınındaki Dolmabahçe Camii'nde kılabilmekte, istese bile mesela Eyüp Sultan veya Sultan Ahmet Camii'ne gidememekteydi. Bugün değil padişahın, her sade vatandaşın ülkedeki her camiye rahatlıkla gidip gelebilmesi, İstanbul'un Atatürk tarafından kurtarılmasının sonucu değil midir?"
*
"Kemalizm Müslümanlara zulmetmiştir" ithamı, Çok net "Atatürk, kendisini din adına karalayanların tamamından daha çok hizmet etmiştir dine" Okutan’ın satırları arasındadır.
- Türkçe ezan'ı öne sürüyorlar. Ezanın halkın anladığı dilden okunması konusunu İmam-ı Azam da söylemiştir. Osmanlı döneminde, Kuzey Afrika'da, ezan bir süre "Maroc" lisanında da okunmuştur. Ezan'ın Türkçe okunması, kızların da camide cemaatle namaz kılması, hatta Latin harflerine geçiş; hepsi Osmanlı'da da düşünülmüş ama cesaret edilememiştir…
*
Biz sanki nihai hesaplaşmalarının Cumhuriyet rejimiyle olduğunu bilmiyor muşuz gibi, "Kemalizm demek Atatürk demek değil"dir filan diye kıvırıyorlar ya, Okutan'ın "İslam-Cumhuriyet" ilişkisine dair değerlendirmesi de dikkat çekici:
- Aslında İslam'ın önerdiği bir yönetim biçimi yoktur. O sadece, adalet, meşveret, danışma, işleri ehline vermeyi ve yönetim erkine itaati ilkesel olarak yerleştirmeyi öngörür… Tabiidir ki, İslam Cumhuriyet rejimini önerir diyemeyiz, ama cumhuriyet veya padişahlık arasında tercihini birinciden yana koyduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Adalet, tek kişilik yönetimden çok cumhuriyet yönetiminde vücut bulabilir… "Allah'ın dediği olur" ifadesinin yanında bir de "Kralın/sultanın dediği olur" ifadesi yer alırsa, bu, hem bir tezat teşkil eder, hem de insan onurunu zedeler… Bu genel prensipler "halifelik" bağlamında düşünüldüğünde de yine değişen bir şey olmaz. Çünkü halifelik de İslam'ın önerdiği bir yönetim tarzı değildir.
*
"Atatürk de şöyle dua etti, böyle namaz kıldı" türü bir ispat gayretine girmeye ar ederim ama bir örneği, tarafı, bu polemiğin faili olan Selman Öğüt'ün doğduğu topraklar olduğu için paylaşmak istedim:
- 1926'da, Suudi Arabistan'daki bütün mezarlıklar yıkılıp da sıra Hz. Muhammed'in kabrine gelince, Atatürk'ün çektiği telgraf: Eğer Hz. Peygamber'in kabrinin bir tek taşına bile dokunursanız ordumu hemen aşağıya gönderirim!
*
Özdeyişle, Askeri komutan olarak girdiği her sıcak savaşı kazanmış Gazi Paşamız Mustafa Kemal’i izlerken; O bazen Ulubatlı Hasan gibi rütbesiz askerdir; bazen Mete Han gibi, Attila gibi, Bilge Kağan gibi, Tomris Katun, Osman Bey gibi, devlet başkanı... O bazen Dede Korkut gibi filozoftur. Kaşgarlı Mahmut gibi dilcidir. Uluğ Bey gibi gök bilimcidir. Türkçeden başka bir dil kullanmadan Türklüğün meşalesini Çin Seddi'nden Macaristan'a kadar gönderen Ahmet Yesevi gibi din bilginidir, Yunus gibi, Karacaoğlan gibi, Dadaloğlu gibi, Koçyiğit Köroğlu gibi Türk'ün ruhudur, Mehmet Akif gibi "İstiklal Marşı" şairidir, Atsız gibi "Bozkurtların tarihini yazan adam oğlu adamdır...
O,’’Ebedi Vatanımız Bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Bozkurt Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRKTÜR’’.
*
Ne yazık ki İngiliz Derin Devletinin emellerini savunduğundan bihaber bazı marjinal yapılanmaları gören Türk milliyetçiliğinin öncü siması Ziya GÖKALP ‘’Savaş meydanlarında esir düşenlere karşı İngiliz milletinin medeni ahlakında gördüğümüz düşüklüğe karşı, itiraf edelim ki, vatani ahlakını pek yüksek bulduk. Türkiye'de yüzlerce, hatta binlerce vatan haininin zuhur etmesine mukabil, bütün İngiltere'de tek bir vatan haini zuhur etmedi. O halde bizde medeni ahlakın daha yüksek olması neye yaradı?” diyecekti.(Ziya Gökalp-Makaleler. MEB Yayınları)