Dünyayı esir alarak makam mevki tanımadan, ünlü/ ünsüz demeden, din/ mezhep tanımadan can almayı sürdüren Korona virüs denilen mikro organizma Ulus Devletleri kendi içinde kenetlemiş durumda. Avrupa Birliğini teşkil eden ülkelerin Korona virüsle mücadelede dağınıklığı gözler önünde. Her devlet ölümcül virüsle mücadelede kendi gücüyle halkını korumaya yönelik ekonomik gücünü halkının hizmetine sunmakta.
Her ülke kendi iç dinamiklerini kullanarak halkının can güvenliğini korumaya çalışmakta.
Bu can alıcı virüs, milli dayanışmanın ne kadar da önem taşıdığının parametresi oldu; milli bütünlüğün kutsallığını ispat etti.
Milli bütünlüğümüzün önemi ekseninde;
Türk milletinin bir ağaç gibi kökünden, bedenine, bedeninden dallarına, dallarından yapraklarına kadar birlik ve beraberlik içinde yaşamaya, ağaç gibi dik durmaya her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Zenginiyle fakiriyle, köylüsü şehirlisi, bürokratı işadamı, eğitimcisi sporcusu ile bu ağacı birlikte sulayacak, birlikte koruyacağız.
Artık şucu bucu ayrımını bırakacağız.
Evin içinde kavga etmeye devam edersek, dışarıdan kapıyı kimlerin zorladığını anlayamayız.
Maalesef muktedirlerin iktidarlarını sürdürme adına işledikleri ayrıştırıcı kirli politikaları yüzünden kırılan gönülleri onarma vakti, dilde fikirde, örülen duvarları yıkma günü, aynı topraklarda yaşadığımızı ve yaşamak zorunda olduğumuzu hatırlama, aynı dine, aynı dile, aynı kültüre, aynı kadere, aynı değerlere sahip olduğumuza göre fikirlerde birliği sağlama, birlikte davranma zamanı.
Düşmanlarımızın evet ve hayırcı ayrımı yapmadan bu ülkenin bütün insanlarına düşman olduğunu; Örneklersek;
3 ayrı biri (1) ayrı topladığımızda sonucun 3, birlikte yazdığımızda 111 gibi bir güce eriştiğini, kırmak için elimize aldığımız bir tahta parçasını kırmanın kolay olduğunu,
iki veya daha fazlasının ise kırılamayacak kadar güçlü olduğunu bilme zamanı.
Can almayı sürdüren lanet olası bu virüs bize başka bir şey daha hatırlatıyor;
Bilelim ki, Millet olarak bu netameli ve yaşlı coğrafyada güçlü kalmanın, ebedi kalmanın reçetesi, bir bilgenin ifadesiyle ‘’Birleyerek Oluşalım’’ ifadesinde billurlaşır, gerçek yerini alır.
Bu reçete,’’Türk Ulusal Kimliğinin’’ reçetesidir.