Başbuğ Atatürk'ün önderliğinde 26 Ağustos 1922'de Afyon Kocatepe'de başlayıp 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar'da Başkumandanlık Meydan Muharebesinde kazanılan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Büyük Zafer’ini küçümseyen seçilmiş Belediye Başkandan inciler;
Belediye Meclis toplantısında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın 30 Ağustos Zafer Bayramını ‘’Ormancılık Günü’’ile bir tutması; 30 Ağustos, halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir’’ yorumunu yapmasına tepkiler artınca ‘’ yanlış anlaşıldım’’ pişkinliği AKP güven vermeyen siciline kaydedilecek son örnektir:
Hatırladığımız söylem ve davranışlardan bazıları:
AK Parti iktidarı, Irak'a demokrasi götüren(!) Amerikan askerlerinin sağlığına duacı olup da, camilerde toplu tecavüze uğrayan Müslüman kadınların "bizi öldürün" feryatlarına kulaklarını tıkadığını;
Amerikalılar, Irak'ta görev yapan askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde ve AK Parti iktidarı "nota" çağrılarıyla alakalı "ne notası, müzik notası mı" diye dalga geçtiğini.
Başta Güneydoğu olmak üzere ülkenin dört bir yanında "vatan" saydığımız, üstelik de stratejik değerdeki topraklarımız yabancılara satılmasının önü açılarak düşündürücü olduğunu;
Habur'da, PKK'lı teröristlerin ellerini kollarını sallayarak ülkeye girebilmesi için çadır mahkemesi kurulmasını;.
Oslo'da PKK'yla müzakere yapıldığını;
İmralı'daki caniye övgüler düzüldüğünü;
PKK açılımı yapılmasının övgülerini;
"Ilımlı İslam" adı altında dinimizle ilgili deformasyona yönelik çalışmayı;.
Türk Ordusunun ‘’asrın iftirası’’na uğradığını;
Genel Kurmay eski Başkanı İlker başbuğ’un hiç yere tutuklandığını;
Kozmik Oda’ya girildiğini… Hatırlayalım.
İktidarın siciline kaydolacak bu söylem ve eylemlerin, Türk vatandaşları üzerinde hak etmedikleri karalamalarla ayrıştırma yapılarak, algı operasyonlarıyla siyaseten beslenmelerini, cumhuriyetin ürettiklerini pazarlamanın iktidar aleyhine Türk seçmeninde yerini bulacaktır şüphesiz.
Son örnek, bahsettiğim belediye başkanının ‘’30 ağustos, halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir’’ifadesi; Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurucu kadrosunun başını oluşturan Başbuğ Atatürk’ ü küçümsemektir; manidardır; iktidara yönelik saklı bir projenin öncü dalgalarıdır yıllarca işledikleri:
***
Önce Yunan ordusuna karşı kazanılan Büyük zaferin kazanıldığı yer Dumlupınar’ a gidelim ve ziyaret eden herkesin 8 yaşındaki şehit yavrularımızın mezar taşlarını gördükten sonra gözyaşlarını tutamadıkları şehitlikteki bir anıtın önünde durup, üzerindeki kitabeyi okuyalım:
‘’Bu anıt, oğlu Mehmet 8 yaşında iken, 1912 yılında, Balkan Savaşı’na katılıp Galiçya, Hicaz, Yemen, Kafkasya Savaşları’nda cepheden cepheye 11 yıl koşarak çarpışan, Doğu Cephesi’nde Kurtuluş Savaşı’na katılan ve Dumlupınar Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde, 19 yaşındaki Alay Sancaktarı oğlu ile karşılaştıktan sonra, 31 Ağustos günü şehit düşen Çetmili Kara Ali Çavuş’un muhteşem destanıdır.
Oğlu kahraman Onbaşı Mehmet de, 9 Eylül’de İzmir’e giren birliğin başında şehit olmuştur.
Yüce kahramanları minnet ve şükranla anıyoruz…’’
***
Dumlupınar’ın Fahri Hemşerisi seçilme onurunu yaşayan bir Kuvayı Milliyeci olarak, şiirimizin büyük ustası Nazım’ın ‘’Kuvayı Milliye Destanındaki eşsiz dizelerini bir kez daha okumamız gerekir:
…Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri
Çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.
Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı…’’
***
Milli Mücadele ve Atatürk’ü en iyi anlatan yazarlardan Falih Rıfkı Atay’a bırakalım:
‘’Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandalar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz…’’
***
Milletin topyekun direnmesiyle, 30 Ağustos’ta, herkesin bayramı olan o muhteşem zafer kazanılmasa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulamaz, Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı’nın adı da Alinur Aktaş olamazdı!...