Ermeni meselesi ve Ermeni soykırımı iddiası, son asırda milletimizin başını ağrıtan en önemli sorunlardan bir tanesi olma özelliğini halen korumaktadır.
Osmanlı döneminde, yüzyıllar boyu ''millet'i sadıka'' olarak bu ülkede din ve milliyetlerini koruyarak ve hatta ülkemizin sanayi ve ticaretinde söz sahibi olarak, Türklerden farksız tutulmadığından, devlet ricalinde sayısız bakanlık ve sadrazamlık hizmetleriyle şereflendirilerek, millet'i sadıka (sadık millet) ünvanını kazanmışlardır.
Peki ne olmuştur da bu iki milletin arasına kalın duvarlar örülmüştür? Bu soruya cevap bulabilmek için,olayları 1915 tehcir hadisesine bağlamak son derece yanlıştır.
Ermeniler ile Türkler arasında meydana gelen anlaşmazlıklar 1915 yılında başlamadı. 1881 yılından itibaren, İngiltere, Rusya ve Fransa gibi ülkelerin müdahaleleri ile gelişen tarihi bir süreçtir.
Doğu Anadolu'da altı vilayette yaşayan Ermenilerin, Rusların da desteklerini alarak Türk köylerine saldırılar düzenlediklerini görürüz.Büyük devletler tarafından kendilerine bağımsız Ermenistan sözü verilerek Osmanlı'ya karşı kışkırtılmışlardır...
BERLİN KONFERANSI ERMENİ MESELESİNİN DÖNÜM NOKTASIDIR
Ermeni meselesinin dönüm noktası 1877-1878 (93 harbi) olarak adlandırılan Osmanlı-Rus savaşından sonraki imzalanan Berlin antlaşması ile, milletler arası sorun haline getirilmiştir. Artık mesele Osmanlı'nın iç meselesi olmaktan çıkmış;uluslar arası bir sorun haline getirilmiştir.
Anlaşmanın 61.maddesi meselenin hukuki boyutunu içerir. Şöyle ki madde; Ermenilerin yaşadıkları ve yerleşik bulundukları bütün bölgelerde reforma gidilmesi talep edilmiştir. Ermeniler Türkiye'nin hemen hemen her yerinde yaşadıkları dikkate alındığında, anlaşmayı imzalayan devletlerin, Osmanlı'nın hükümranlık haklarını halelder ederek maksatlarının, bağımsız Ermeni Devleti kurmak olduğu görülmektedir.
Birinci dünya savaşının, Osmanlı devletini parçalamak, en zengin petrol yataklarına el koymak, bakır,altın,gümüş,bor gibi çok değeri yer altı ve yer üstü kaynaklarının paylaşılması olduğu su götürmez gerçektir.Ortadoğu'ya hükmetme savaşı olarak da bilinen bu savaşın nihai hedefi Türkiye dir.
İtilaf devletleri olarak adlandırılan Rusya,İngiltere ve Fransa'nın,birinci dünya savaşından önceki ittifak anlaşmalarında,Osmanlı'yı kabul etmemelerinin sebebi imparatorluğu birlikte parçalamaktır..
Ermeni meselesi, üç büyük devlet Rusya, İngiltere ve Fransa tarafından paylaşılması plan ve projelerinde anlam kazanmaktadır. Rusya sıcak denizlere inmek için boğazları ve İstanbul'u işgal etmek çarlık Rusya’sının en önemli hedefleridir. Çatalca'ya kadar gelen Ruslar, yine menfaatlerini korumak maksadıyla, İstanbul'un Ruslar'ın eline geçmemesi için Ayaztefanoz anlaşmasıyla durdurulmuştur.
Bu anlaşmalardan sonra, Ermeniler Türkiye'ye karşı Rusların elinde bir silah olarak kullanılacaktır...
(davam edecektir)