Son zamanlarda Türkçü olduklarını savunan bazılarının, Türkçü oldukları iddiasıyla Tengricilik anlayışını, Türkçülüğe yamadıkları ve bu iki kavramı, olmazsa olmaz iki unsur gibi bir arada göstererek Türkçülere sanki yeni bir din ihdas etme çabası içine girdiklerini görmekteyiz.
Her şeyden önce günümüzde farklı coğrafyalarda ve devletlerde yaşayan ve sayısı üç yüz milyona yaklaşan devasa Türk Milletinin, belki de yüzde doksan beşinin dini İSLAMDIR. Ülkemizde ise bu oran daha fazladır.
Emperyalizm Türk dünyasını yutmak ve bölmek için en az iki asırdan beri korkunç tertipler peşindedir. Bu tertiplerden en önemlisi de, Türk milletini din ve milliyetine yabancılaştırmak projesidir.
Balkanlarda ve Avrupa coğrafyasında Türklük ile İslamiyet etle tırnak gibi birleşik bir beden olmuştur. İslamiyet’i Türk’ten ayırmadan veya araya entrika ve tefrika sokmadan, Türk milletini alt etmenin, kaba kuvvetle baş etmenin hiçbir yolu olmadığını tüm dünya öğrenmiştir.
Bu amaçla emperyalist güçler Şeytan’a pabuç çıkartan, kültürel emperyalist programlarını, gerek misyonerler yoluyla, gerek içimizde etnik milliyetçiliği kaşıyarak, İslamiyet’e ve milli manevi kutsal değerlere saldırarak parçalamaya ve güçsüzleştirmeye çalışmaktadırlar.
Bu ülkede yıllardan beri suni olarak birbirlerine düşman, ‘’ Güya Türkçü’’ ve yine ‘’ güya İslamcı’’ cepheler ayrımcılığı nakış nakış işlendi. Kısmen başarılı da olundu. Bu cepheden çıkan, ‘’Siyasal İslamcılık’’ anlayışı, bir çokları tarafından İslamiyet maskesi altında; Türkçülere, ırkçı, kafatasçı, faşist, kan emici vampirler ve daha bir çok hakaretler yapıldı...
Şimdi de ‘’ Tengrici Türkçüler’’ versiyonu ileri sürülerek, yüzde doksan dokuzunun samimi Müslüman olan Türk milliyetçileri arasına bir nifak sokulması tezi işlenmeye başlamıştır.
Siyasal İslamcılık hareketinin, kutsal değerler ve inançlarımız namına her şeyi tahrip etmesinin getirdiği hayal kırıklığının faturası asla İslam’a mal edilemez.
İslamiyet başlı başına ne Arap’ın dinidir, ne de onun bunun. İslamiyet tüm insanlara gelmiş ve evrenseldir. Din adı altında Arap’ın ve Arapçanın kutsallaştırılmasına, dinin Arap milliyetçiliğine dönüştürülmesine, geleneksel Arap kültürünün din gibi algılanıp ve hurafelerin İslam diye gösterilmesine tabi ki şiddetle karşıyız.
Siyasal İslamcılık anlayışının, günümüzde tezahür eden din tüccarlığı, din tahripçiliğine duyulan antipati genç kitlelerde ‘’ Deizm ve ateizm’’ akımlarının yanı sıra aşağıda izah edeceğimiz ‘’ TENGRİCİLİK’’ akımını tetiklemeye başlamıştır.
İslamiyet’de arayıp da bulunamayan , haşa eksik olan ve Tengricilik’de bulunmuş olunan nedir?
Güya köklerine dönmek arayışı altında, köklerini yaratan yaratıcıyı unutmak, hatta dışlamak, Allah lafzının yerine Tanrıcılık ikame etmek neye hizmet edecektir ve bin yıldır İslamiyet’le şereflenmiş bu millete ne kazandıracaktır?
Tanrı kelimesini milletimiz tabi ki Allah’a inanç manasında kullanmakta ve Türkçe bir kelimedir. Tanrı kelimesini kullananlara karşı değiliz. Allah yarattığı kişi ve kavimlerin her dilini anlar. Fakat Tengricilik adı altında kainatı yaratan yüce Allah’ın isminin yerine atfedilmesi, Türk milliyetçilik anlayışıyla bağdaşmaz bir durum teşkil eder.
Biz kimsenin inancına, dinine, meşrebine karışmayız. İsteyen istediği şekilde inanır. Fakat Türkçülük ve milliyetçiliğin ‘’ Tengricilikle’’ bir arada gösterilmeye çalışılmasına da şiddetle karşıyız.
Tengrici olan olur bizi de ilgilendirmez. Fakat ‘’ Türkçü/ Tengrici’’ olma iddiası, tarihimizle, dinimizle ,değerlerimizle savunduğumuz fikriyatla iç içe olamaz!...
Mutlak varlık Allahdır. (CC) İslamiyet en son ve tekamül etmiş dindir. Göğüde, yeri de cisimleri de, ruhları da ve arasındaki her şeyi yaratan ilahi tek kuvvettir. Eşi de benzeri de yoktur. Her şey Allah’dan gelip yine ona döneceğine inanırız. Madde, hayat, ruh, varlık tezahürleri yaratan Allah’ın yarattıklarına mesajıdır. Ne madde, ne ruh, ne de hayat tanrılaştırılabilir...
Kur’anda, Al’i İmran Suresi 85.Ayet de: ‘’ Kim İslam’dan başka bir din ararsa, ondan bu din asla kabul olunmaz ve o ahirette en büyük zarara uğrayanlardandır.’’
Şunu da belirtelim ki, İslamiyet herhangi bir kavmin ve ırkın tekelinde olmadığı gibi, herhangi bir zümre, sınıf, aile ve partinin de tekelinde değildir. İnanan herkes bu dindendir ve Müslümandır...
(devam edecek)