Sevdalar vardır, davayla, ülküdaşlıkla harmanlanıp, eti kemiğe bürünmüş. Mücadele alanlarında ölümlerle sınanmış, Sırat köprüsünden gecermiş gibi hesaba çekilmiş. Hertürlü nefsani duygulardan arınmış. Adına ülküdaşlık denmiş, dostluğun zirvesine taşınmış. Ölümede de, düğüne de beraber gidilmiş. Yol kardeşliği döl kardeşliğinden evladır, denilmiş.
Yürek olarak, gönül olarak, Allah rızası için sarılınmış, bütün olunmuş. Bu duyguları yaşamayanlar bizi anlamakta zorlanırlar.
Bazı çevreler belki bizi anlamaz, anlamak istemezler., Bizde örnek anlamında anlatalım, Dostlar, derim:
Pirimiz, Piri Türkistan, Ahmet Yesevi Hazretlerinden bahsedelim, örnek getirelim. İsterim. Gönlü kara, kalbi fesat kişiler, Ahmet Yesevi haz, tekkesindeki erkekli kadınlı mürütleri çekemezler. İftiralara başlarlar. Kadın, erkek bir arada yaşıyorlar, kaç göç yok. Diye. Dedikodular alır başını gider.Ayyuka çıkar. Bunlarıda yapan o yörede yaşayan, hocalar, kadılar dindar kişilerdir. Bu durum hocanın canını sıkar.
Ahmet Yesevi Haz bir kutu hazırlar, kadıya gönderir. Bir topluluğun önünde açılmasını ister. Kadı küçük kutuyu alır, evirir çevirir bir mana veremez. Toplulukta açmak için beyis görmez. Arkadaşlarını toplar herkeste bir merak, kutudan ne çıkacak diye., beklerler. Kutuyu usulca açarlar ki pamuğa sarılmış bir köz. Köz kor halinde ama pamuğu yakmıyor. Mesajı alırlar, kara yürekliler ama yinede kötülük yapmaktan geri kalmazlar.
Mesaj şudur ;Allah rızasını kazanmak için yola çıkanların çinsiyeti önemli değildir. Onlar kardeşlik hırkasını giymiş, duygularını, beyinlerini, gönüllerini eğitmişler, nefislerini dizginlemişlerdir. Bunu yaşamayanlar anlayamazlar. Anlamalarınıda beklemiyoruz. Böyle bir çabamız , kaygımız yok. Biz bizden olanları anlatırız, duygularımızı, görüşlerimizi. Onlar bizi yürekleri sızlayarak, kanayarak, efkarlanarak okurlar, duygulanırlar, belki ağlarlar ve anlarlar.
Şimdi bana diyeceksiniz ki, Şerife hoca bunları niye yazıyorsun, neden bahsediyorsun. Bende heyecandan dostlar deyip, meramımı anlatmaya devam edeyim. .
Ben İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsünde 75-80 arası okudum. Mezun olamadım, sürüldüm. Isparta Eğt bitirdim.
Atatürk eğit, 75-80dönende çok büyük bir mücadelenin yaşandığı okullardan biriydi. .. Anarşinin, ölümün kol gezdiği pekçok şehit verdiğimiz yerdir. İrfan Öğütçü kardeşler, Çetin Koçoğlu ilk sıradaki arkadaşlarımızdır. Emperyalist, bölücü eşkiyanın ençok yöneldiği, düşürmek için mücadele verdiği yerdir. Hergün ölüm,yaralanmayla sonuçlanan olayların olduğu bir okuldur. Ailelerimizle helallaşarak okula gittiğimiz seneler, camide şehit mevlüdü okunurken nöbet bekleyen arkadaşkarımıza ateş açılan yıllar. Eminönü, Kadıköyüne gidilemeyen, Kuyubaşına toplu gidildiği yıllar.
İşte bu yılların arkadaşlığı, kardeşliği, ülküdaşlığından bahsediyorum, , dilimin, döndüğü, aklımın yettiği kadar. Biliyorumki bu konuda kalemim, açiz, yetersiz kalacaktır. Anlatmak okadar zor ki arkadaşlarım beni bağışlasınlar.
Okulumuzun öğretmen kadrosuyla hâlâ övünürüz. Müdürümüz Namık Özer Erdoğan, Müd Yar, Sakin Öner,
Ahmet Arvasi hoc, Köksal hoc, Numan hoc, Şu an aklıma gelenler . Herbiri dalının üstadı, idalist, mücadeleci hocalarımız. Hele Adalet Ergenekon Çil hocamı hiç unutamam. Hocadan ziyade benimle arkadaş gibiydi.
Böyle bir okulda anarşiden ders yapamazdık, Tabut taşımaktan okula gelemezdik. Karlı bir kış günü titreyerek çekilmiş bir resim vardır, o resme bakınca hala üşürüm, o günü hatırlarım. Ellerimizin, ayaklarımızın buz kestiği, yüreğimizin alev alev yandığı o günü hiç unutamam.
O günlerin arkadaşlığı tanıyalım , tanımıyalım değilmi ki ülkücü herşey bitmiştir. O bizim ülküdaşımız, kardeşimizdir. Başımız belaya girsin, sıkıntımız olsun, yardıma ihtiyacımız olsun tek gideceğimiz yerdir. Böyle bir itimat güven. Olay çıktığı zaman arkama geç, ben seni korurum nidası. Ölüm pahasına bedenini sana siper eden bir yürek.
Komünist erkekler kızların arkasına saklanır, kızlar erkeklere kalkan olurken bizde tam tersi olurdu. Kızlı erkekli kantide marş söylemelerimizi hiç unutamam.
Karşılıksız, çıkarsız, menfaatsız bir dostluk, arkadaşlık.
Aradan 37sene geçmiş görüşmeyeli geçen sene, Denizlide bu Sene Akçayda buluşacağız kısmetse. Arkadaşların bir kısmı görüşüyormuş benim ikinci senem olacak. Heyecanım bundan. Yirmili yaşlarda gördüklerimizi, atmışlı yaşlarda. Ebe, dede olduktan sonra göreceğiz.
Dostluk nedir diye bana sorsanız,? Virgül koyup seneler sonra ordan başlayabilmektir, derim. Daha dün ayrılmış gibi. Hatta hiç ayrılmamış gibi.
Yıllar sonra kaybettiğin kardeşini, akrabanı, sırdaşını bulmuş gibi.Dostlar bu duyguları yaşadığım için kendimi çok şanslı sayıyorum. Hiç tanımadığınız bir kişiye güvenmek , sevmek, saygı duymak ülkücü olduğu için.
Allah rızası için sevmek, Allah rızası için mücadele etmek. Hak yolunda, hakikat yolunda. Vatan, millet uğruna, verilen mücadele. Nizamı Alem, İlahi Kelimatullah yolunda dökülen alın teri,şehit verilen canlar. Kucaklarımızda şehit olan arkadaşlarımız,hücrelerde ömür çürüten yiğitler.
Atsız Ata ne diyor,
Ey ekmeği alınanlar! Selam sizlere
Ey rutbesi çalınanlar! Selam sizlere
Kardeş yahut arkadaştır diye evleri,
Ocakları dağıtılan ülkü devleri,
Selam size! Üstünüzde bütün bakışlar
Birgün olur, tarih sizi alkışlar..
Ben naçizane, ŞERİFE BACILARI OLARAK, ATATÜRK EĞİTİMİN BÜTÜN YİĞİT ÜLKÜCÜLERİNİ YÜREKTEN ALKIŞLIYOR, BİZ ONLARDAN RAZIYIZ, ALLAHIMIZDA ONLARDAN RAZI OLSUN DİYORUM .
NOT, KIZ ERKEK TÜM ÜLKÜDAŞLARIMA İTHAFIMDIR.