Türk milleti tarih sahnesine çıktığı günden itibaren güçlü devletler kurmuş. Zorlu düşmanlarla mücadele etmiş. Verdiği mücadele hep mertçe olmuş, fakat düşmanları hiçbir zaman mertçe karşılık vermemiş namertçe, hilekâr, merhametsizce olmuş. Destanlarımıza, efsanelerimize, halk hikâyelerine, ağıtlarımıza bakarsak görebiliriz.
Tarihimiz şuurlu, doğru bir şekilde okunsa çok iyi görülebilir. Pek çok savaş iç ihanetlerle kaybedilmiştir. Bir düşünür ne der, pirincimdeki beyaz taşlardan korkarım. Biz de ne çekmişsek bizden görünüp düşmana bağlı uşak olan kafalardan çekmişiz. Bunu anlamak için mankurtluğu anlamak lazım. Çünkü bugün Türkiye’de oynanan oyun, insanlarımızın ihaneti bu sistemle bağlantılıdır.
Mankurtluk; Türk Altay ve Kırgız efsanelerinde geçmektedir. Efsanede bey oğlu düşman tarafından kaçırılır. Kafası kazıtılır, başına ıslak deve derisi geçirilir, deri kurudukça kafayı sıkıştırır, şahıs şiddetli açı hisseder, çıkan saçlarda yukarıya doğru çıkamadığı için geriye doğru uzar. Bu acıyla kişi tüm bilgisini, kim olduğunu, kimliğini, aldığı terbiyeyi, kültürü unutur. Onu köle edenleri veli nimet, efendi, bey olarak kabul etmeye başlar. Serbest kalır ama efendisinin kölesidir artık. Başındaki deve derisini kesinlikle çıkarmaz. Annesini öldürecek kadar haindir. İşte FETÖ terör örgütünü anlamak istersek bu hikâyeyi iyi bilmek lazım. Cengiz Aytmetovun “Gün Olur Asra Bedele” romanı okunmalıdır.
Emperyalist Devletler sömüreceği, hâkimiyeti altına alacağı ülkeler için yüz yıllık plan yaparlar. Kendine uşaklık yapacak kişileri tespit ederler. Onlara çok büyük menfaat sağlarlar. Devlette en üst makamlara getirirler. Ondan sonra ona her isteklerini yaptırırlar. Kişi mankurtlaşmıştır. Onun için emir aldığı kişi vardır. Bu Hoca Efendi olur, Şeyh Hazretleri olur, Seyda olur. Hepsinin de vazifesi aynıdır. Zamanı gelince verilen emirleri itirazsız yerine getirirler. Ergenekon, Balyoz kumpasları bu şekilde oluşmuştur. Halk, okumayan ve milli düşünmeyen kişiler bu ihaneti göremezler. Çünkü önce samimiyetle girilen bu topluluğa zamanla gönül, menfaat, çıkar ilişkileri kurulur. Sözde İslamiyet’e hizmettir ama esas hizmet nefsedir. Bu şekilde halka büyür gider.
Özellikle FETÖ Örgütüyle mücadele etmiş kişiler gözlemlerini mutlaka kaleme dökmelidir. Tecrübelerini anlatmalılardır ki gelecek nesillere yol göstersin. Ben de bu konuda baya tecrübeli sayılırım. Ömrümüz vatan hainleriyle mücadeleyle geçtiği için bu tip örgütleri iyi tanırız. Bu yazımda birebir şahit olduğum bir hikâyeyi anlatmak istedim.
FETÖ’nün görülen ihanetleri dışında görülmeyen dikkatten kaçan çok büyük bir ihaneti daha vardır. Milletimizi ilim olarak ilerletmemiş hatta engellemiştir. Çünkü Batı hiçbir zaman milletimizin ilerlemesini istemez. Aselsan’da öldürülen mühendisler, Isparta’da düşen uçaktaki ilim adamlarımız bu ihanetin sonucudur. Roketsan’da çalışan arkadaşımın kızı ilmi çalışmaların nasıl önünün kesildiğini engellendiğini, sümen altı edildiğini yana yakıla anlatmıştı. Bundan dolayı Türk milleti zeki çocuklarını kaybetmiş, neredeyse on sene geriye gitmiştir. Aşağıda anlatacağım hikâye buna örnektir ve tamamen yaşanmıştır.
Öğretmen arkadaşımızın oğluydu. Halim selim bir gençti. Kendi halinde a-sosyal, sohbeti olmayan, sürekli düşünce içerisinde olan bir kişilikti. Fikirleri dağınık, görüş açısı net değil muallak bir şahsiyet… Boğaziçi Üniversitesini iyi derece ile bitirdi. Genetik mühendisi olmuştu. Bizler çok sevinmiştik. Arkadaşımızın oğlu ilim adamı olmuştu. Gıpta ile bakar olmuştuk. Dua ediyorduk, bizim çocuklarımız da olsa diye. Bir konuşmamızda Amerika’ya ihtisas için gideceğini duyduk. Daha iyi olacak diye daha çok sevindik. Fakat içimizde bir kuşku var acaba fetöcüler bunu ele geçirirler mi diye. Düşündüğümüz gibi olmuştu. Onların yanına gitmiş, abileri genetik mühendisliği yerine sosyoloji bölümüne yönlendirmişlerdi. Duyunca şok olduk. O zaman rahmetli beyim, bir ilim adamını engellediler dedi. Çocuğun sosyolojide hiçbir başarısı olamazdı. Daha sonra aynı şahsı Kazakistan’a abi olarak göndermişlerdi. Bunun gibi kim bilir kaç gencin beynine girip, ilim adamı olmasını engellediler. Bana göre en büyük ihanet bu. Çünkü FETÖ örgütü zeki çocukları alıp okutup kendi amaçları doğrultusunda sömürmüşlerdir. Köleleştirip açtıkları sözde Türkçe okullarına öğretmen olarak, boğaz tokluğuna çalıştırmışlardır. Ben bunlara gönüllü uşak yani mankurt derdim.
Şimdi de yapılan çalışmalara, eğitim sistemine bakarsanız ilim adamı yetişmeyeceğini görüyoruz. İslam dini ki oku emriyle başlar, ilim Çin’de de olsa gidip alınız buyrulur. Alimin mürekkebi şehidin kanı gibidir, buyrulur. Fakat eğitim sistemimize baktığımızda ilim adamı yetiştirecek bir eğitim sistemi göremiyoruz. Çünkü eğitim sistemimiz yaz-boz tahtası gibi olmuştur.
Bugün ülkücüler iktidar olmak istiyorlarsa, istiyorsak milli eğitimi gerçekten milli yapmamız gerekir. İlmi rehber edinmeliyiz. Sanayi ve teknolojiye önem verilmeli. Yetişen nesil aklı, ilmi, irfanı hür olarak yetiştirilmelidir.