Okuduğum son kitaplardan biri, Kaşgarlı Mahmud'un -çok önemli kültür değerimiz olan- başlıktaki eseridir. Eser, Prof.Dr.Reşat Genç tarafından “Kaşgarlı Mahmud’a Göre XI.Yüzyılda Türk Dünyası” adıyla (Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 2.baskı, Ankara 2015) yayınlanmıştır.
Kaşgarlı; “Türk dilini öğreniniz; çünkü onların uzun sürecek hakimiyetleri olacaktır” şeklindeki Buharalı İmam’dan duyduğu hadisi hatırlatarak, “Araplara Türk dilinin bütün söz varlığını öğretmelidir: İsimleri, fiilleri, edatları. Sıra geldikçe Türklerin adetlerini, efsanelerini, obalarını, şehirlerini de onlara anlatmalıdır.” diyor.
Bağdat’ta halifeye sunulan Kitâbu Divânü Lügâti’t Türk, “Türk dilini toplayan kitap” anlamındadır. Reşat Hoca, bu eser için “Türkiyat sahasında, Orhun Yazıtlarından sonra, en büyük keşif’tir.” demektedir. Kitabın “Önsöz”ünde; “…Divân, Türk dilinin, tarihinin, edebiyatının, folklorunun, kısaca Türk kültür ve medeniyetinin en büyük hazinesi…” olduğunu belirtirken; “Giriş” kısmında ise, “…Türk illerini ve onların dillerini nasıl dikkatle öğrendiğini…” anlatmaktadır.
“…‘Türklerin hemen tekmil yurtlarını, obalarını, bozkırlarını, inceden inceye gezdim, dolaştım...' diyen Büyük Türkçü Kaşgarlı’nın, eserinin her bahsinde görülen ve sezilen hususlardan biri de Arap yazar ve aydınlarının da sık sık başvurdukları hadislerle Türkleri tanıtmak gayretidir.
Kısaca Arap diline ve İslâm ilimlerine büyük bir vukufu olmakla beraber, millî dilini ve kültürünü, millî benliğini her şeyin üstünde tutan Kaşgarlı Mahmud, Türklerin faziletlerini büyük bir vecd ile tasvir etmiştir.”
Genç hoca, kitabın “Sonuç” bölümünde de güzel bir özetleme yapmıştır: “…yalnızca Yukarı Tarım-İli- Orta Sirderya üçgeni arasındaki sahaya ait olmak üzere 40’tan fazla büyük Türk şehri ile pek çok kasaba ve köy adı kaydetmesi, Divan’ın yazıldığı yıllarda Türklerde yerleşik hayatın yaygınlığı hakkında yeterli derecede fikir vermektedir.
Türk evlenme usul ve gelenekleri hakkında verdiği bilgiler, tarih boyunca Türk toplumunun karakteristiklerinden olarak görülen sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın çok can alıcı örneklerini ihtiva ettiği gibi, bugünkü Türk evlenme adetlerinin …uygulama örnekleri de Türklerdeki kültürel geleneklerin köklülüğünü ve devamlılığını açıkça ortaya koymaktadır.
…aileyi, devletin de toplumun da çekirdek birimi, yani en küçük örneği olarak gördükleri anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle onlar Türk toplumunu ve Türk devletini bir büyük aile olarak görüyorlardı ki, Göktürkler döneminden beri varlığını gördüğümüz ‘Devlet Baba’ anlayışı, işte onların Türk devletini bir büyük aile olarak görmeleri telakkisinden kaynaklanmaktadır. …aile bireylerinin ve akrabaların birbirlerine adeta kenetlenmiş olmalarının tabii bir sonucu olarak her birinin, aile içinde özel yerinin ve buna bağlı olarak da özel adının bulunduğu gerçeğidir.
…sosyal tabakalarda, devlet başkanlarının, yani hakanların da içinde bulunduğu ‘Beyler’ zümresinin yaşayışı ile ilgili olarak verilen bilgiler ise, Türk devlet anlayışı ve yönetim felsefesi hakkında kıymetli kayıtlar içermekte olup, bunlar Türk felsefesini işleyenlerce özellikle dikkate alınması gereken kayıtlar olarak görülmektedir.
Halk tabakaları ile ilgili… hem XI.yüzyıl Türk toplum yapısı, hem de sosyal yardımlaşma ve dayanışma, karşılıklı ilişkilerle günlük yaşayış, akrabalar arası günlük ilişkiler, bireylerin günlük yaşayışı ve uğraşları gibi konularda ilgi çekici bilgileri içermektedir.
…bu dönemde artık Türklerden çok önemli bir kısmının Müslüman olduğunu ve İslâmiyet’in onlar arasında epeyce kök salmış bulunduğunu görüyoruz... Diğer taraftan …henüz Müslüman olmamış Türkler de vardı...
…Müslüman Türklerin inanç ve ibadet terminolojilerinin, tamamen Türkçe veya İslâmiyet’ten önce dillerine girmiş kelimelerden oluştuğunu belirtmeliyiz. Yani XI.yüzyılın Müslüman Türk’ü, Kâdir Allah yerine Ugan Tengri, Peygamber yerine Savçı veya Yalavaç, Kur’an yerine Tengri Nomı, Cennet yerine Uçmak ve Cehennem yerine Tamu’yu kullanmıştır. Üstelik engin dini hoşgörüleri ile bunları kullanmakta bir beis de görmemişlerdir. Bu bakımdan mukayese edilecek olursa, XI.yüzyıl Türklerini, (Bugünün) Türkiye’si Türklerinin bir kısmından daha aydın ve ileri derecede hoşgörü sahibi olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Öğrenim hayatı konusunda Kaşgarlı sadece Türklerin kitap ve yazı yazmak, bilim öğrenmek ve bilginlere değer vermekle ilgili anlayışlarını kaydetmiştir. …Karahanlılarda parasız yatılı ve özellikle Burslu öğrencilik uygulamalarının ve ileri bir öğretim hayatının varlığını göstermektedir. …Tamgaç Buğra Han İbrahim’in medresesine ait vakfiyede, medresenin Kaim’inin (mütevellisinin) seçimine hükümdarın karışamayacağı şeklinde bir kaydın konulmuş olması… 'idari özerklik’ benzeri bir statüye sahip idi. Zaten parası da vakıftan geliyordu…
Türk tıbbı, başlıca hastalıklar ve tedavi usulleri hakkında bilgi verdikten başka, …sağlık kurumlarından olup Tamgaç Buğra Han’ın Semerkand’da yaptırdığı Bîmaristan’a (hastane) ait vakfiyeden, onların sağlık kuruluşu işletmek ve bu kuruluşlarda özellikle muhtaç ve kimsesizleri tedavi etmek konularında bugünlere de örnek teşkil edebilecek ileri uygulamalara sahip oldukları anlaşılmaktadır.
…Bu arada top ile oynanan oyunlar arasında Futbolu, özellikle Basketbolu çağrıştıran oyunların varlığının kaydedilmiş olması gerçekten de dikkate değer hususlar olup, Türk spor tarihi bakımından tamamen orijinal kayıtlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
…kadınların konumuna baktığımızda, örgülü saçları veya kesme kahkülü yahut başında peruğu, makyajlı yüzü, allık ile kırmızılaştırılmış yanakları, rengarenk ipekli elbiseleri ve ayağında renkli çizmeleri (edik) ile alımlı, erkeklerden kaç-göç’ü olmayan, toplumda kendine düşen rolü eksiksiz başarı ile yerine getiren bir Türk kadın tipi ile karşılaşılması da Türk milli gelenekleri açısından kadının toplumdaki yeri… karşımıza çıkmaktadır.
…21 Mart’ın, yani Nevruz’un yılbaşı olarak kabul edildiği… Türk kültür devamlılığının yeni bir unsurunu görmek açısından… önemli…
Para kesilmesine (darbedilmesine) ve piyasada paranın dolaşmasına dair verilen bilgiler, …Türklerde oldukça gelişmiş bir ticaret hayatının, ticari ilişkilerin ve bu ilişkilerdeki işlemlerle ilgili zengin terminolojinin varlığını göstermektedir. Türk pazarlarında …bilhassa on bir ayrı çeşit Çin ipeklisine yer verilmiş olması ve bunların sarı, kırmızı, yeşil renkli veya yaldızlı ve benekli olduklarının belirtilmesi, günümüz Türkiye'sinde de kırsal kesimlerdeki rengarenk giyinme alışkanlıklarının kaynağını göstermek bakımından dikkat çekicidir.
…Türkler pamuktan dokumacılıkta pek yararlanıyorlardı. İleri bir dokuma tekniğine sahiptiler. Pamuktan, ipekten, yünden keten vs.den kumaş dokuma geleneklerini de kendileri ile birlikte Anadolu'ya getirmişlerdir.
…Özellikle bağcılığın, hem şarap, pekmez ve sirke elde etmek hem de taze ve kurutulmuş olarak tüketilmek amacıyla çok gelişmiş bulunduğunu söylemeliyiz.
Hayvancılık konusunun ise, bu yüzyılda ister göçebe ister yerleşik hayat yaşasın bütün Türklerin ekonomik hayatında önemli bir yer tuttuğu gözlenmektedir.
…Türkler Anadolu’ya gelirken, neleri varsa hepsini beraberlerinde bu topraklara getirmişlerdir…
...Sadece Türkiye Türklerinin değil, bütün dünya Türklerinin bugünkü günlük yaşayışlarında yer tutan birçok uygulamanın, örf, adet ve geleneklerin köklerini tanıyabilmeleri, bugünkü kültür değerlerinin çok önemli bir kısmının kaynağını bulabilmeleri açısından Kaşgarlı’yı mutlaka iyi okumaları, Divan’ı çok iyi incelemeleri gerekmektedir.”