Yönetim kurulu, (Değişik: R.G-27/08/2017-30167) 8 inci maddeye göre teşekkül etmektedir:
a) Temsilciler Kurulu üyelerinden aday olan veya aday gösterilenler arasından 3 asıl, 3 yedek üye,
b) Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında fiilen çalışan personelden Bakanın göstereceği 4 adaydan 2 asıl, 2 yedek üye,
c) Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında fiilen çalışan, maliye, hukuk, işletme, iktisat ve denetim alanlarında ihtisas sahibi, tecrübeli ve yüksek öğrenimli olanlardan, Bakanın göstereceği 4 adaydan 2 asıl, 2 yedek üye olmak üzere,
Temsilciler Kurulunca gizli oyla seçilen toplam 7 asıl ve 7 yedek üyeden oluşur. Yönetim Kurulunun görev süresi 3 yıldır.
Yani, yönetim kurulu üyesinin sadece 3’ü temsilcilerin (delegelerin) arasından seçilmektedir; diğer 4’ü ise Bakanlığın gösterdiği 8 kişi arasından...
Benzer seçim denetleme kurulunda da var: (Değişik:R.G-27/08/2017-30167) 10 uncu maddesine göre;
a) Temsilciler Kurulu üyelerinden aday olan veya aday gösterilenler arasından 1 asıl, 1 yedek üye,
b) (Değişik: R.G-07/07/2018-30471) Milli Eğitim Bakanı tarafından gösterilecek, Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında fiilen çalışan ve iktisat, maliye, hukuk, kamu yönetimi, işletme, bankacılık veya denetim alanlarında ihtisas sahibi, tecrübeli, yükseköğrenimli 4 adaydan 2 asıl, 2 yedek üye,
olmak üzere Temsilciler Kurulunca gizli oyla seçilen toplam 3 asıl ve 3 yedek üyeden oluşur.
Yani, sadece 1’i temsilcilerin arasından seçilmektedir; diğer 2’si Bakanlığın gösterdiği 4 kişi arasından…
Geçmişte bu konu çok tartışıldı ama maalesef çözüm üretilemedi. Açıkçası Bakanlık elindeki bu imkânı Temsilciler Kurulu’na devretmek istememektedir.
Yaşadıklarımız
1996 yılında yönetimin el değiştirmesiyle birlikte, geçmişte yaşananlar sebebiyle kamuoyunda oluşan İLKSAN’la ilgili kötü intibaları silmek, yanlış ve eksik yapılan işleri düzeltmek, yalan-yanlış haber, söylenti ve dedikoduları bertaraf etmek için çok çalışıldı. Amacımız; iyi niyetle kurulan bu güzide kuruluşu, tekrar üyelerine hizmet eden itibarlı bir şekle getirmekti.
Arkadaşlarımız bunda da başarılı oldular: El birliğiyle kaybolan arabalar bulundu, teslim edilmeyen arabaları teslim edildi, eski yönetimden kalan borçlar ödendi, alınan kararlarla üyelere yeni haklar sağlandı.
Başta rahmetle andığım Bekir Ongun olmak üzere bugüne kadar görev yapan tüm yönetici arkadaşları tebrik ediyorum. İLKSAN’ı layık olduğu yere getirdiler.
1- İLKSAN’ın tasfiyesi: 2002 yılında iktidara gelen AKP’nin, ilk Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu ile güzel bir diyaloğumuz vardı. Hatta Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi’nin Bayındır-2 sokaktaki bina açılışına katıldı. Kısa süreli bakanlık görevinden sonra sayın Hüseyin Çelik bakan oldu. Zaman zaman sert eylemlerimiz sebebiyle (Mesela; Hizmetliler Çalıştayı sonrası) tartışmalarımız olsa da kendisiyle de diyaloğumuz iyiydi ve randevu isteklerimize cevap verirdi.
Daha önce belirtmiştim: Kuruluşundan beri Eğitim Bir-Sen “İLKSAN kapatılsın” diye propaganda yapıyordu. Yeni hükümetle birlikte tekrar gündeme getirildi. İLKSAN’ın kapatılması ve tasfiyesi konusu Bakanlıkta konuşulmaya başlandı. Hesaplar yapıldı, soruldu, soruşturuldu ama işin içinden çıkılamadı. Ayrıca, tasfiyesi için büyük miktarda nakit para gerekiyordu. Sadece mevcut üyelerin değil, ayrılan üyelerin varislerinin de haklarının olabileceği konuşuldu. Altından kalkılamayacak bir iş olduğu anlaşılınca vazgeçildi.
2- Yönetim kurulu üyelerinin paylaşımı: Anastatü gereği 7 kişilik yönetim ve 3 kişilik denetleme kurulu üyelerinin nasıl seçildiğini yukarıda anlattım. Her genel kurul dönemi geldiğinde Bakanlık kademelerinde bir hareketlenme başlardı: Aracılar koyarak aday gösterilmek için Bakana ulaşmaya çalışanlar; ayrıca sendikamıza da gelirlerdi.
Temsilci sayımızın fazlalığı, sendikamızın elini güçlendirdiğinden Bakanlığın aday gösterecekleri kişilere bile müdahale edebiliyorduk. Sanıyorum 2005 yılı genel kurulu idi; İLKSAN yönetiminin rahat çalışabilmesi için büyük pazarlıklar olmuştu. Yönetime ve denetleme kuruluna önerilecek kişiler arasına Bakanlıkta üyemiz olan ya da sendikamıza yakın kişilerin yazılması için yoğun mücadele vermiştik. Mesela; sendikamız kurucularından rahmetli Daire Başkanı İhsan Savaş ile sendikamıza yardımcı olan ve sık görüştüğümüz genel müdür yardımcısı ve daire başkanı bazı arkadaşları listeye koydurmuştuk.
3- Yönetim anlayışı: Sosyal medyada da gördüğüm şöyle bir tartışma yaşanıyor (Esasen siyasi partiler de dahil sendika, vakıf, dernek gibi tüm sivil toplum kuruluşlarına sorulacak bir sorudur bu): “İLKSAN’da katılımcı bir yönetim anlayışı var mıdır, yok mudur?” Hem var hem yok diyebilirim. Çünkü bu problem Anastatü’den kaynaklanıyor ve doğrudan muhatabı Bakanlıktır.
İlçelerde/illerde İLKSAN üyesi tüm eğitimcilerin katıldığı bir temsilci seçimi yapılmaktadır. Her ne kadar il/ilçe yöneticilerinin baskıları, yönlendirmeleri olsa da bir katılımcılık var. Ancak, temsilciler kurulundaki yönetim ve denetleme kurulu seçiminde bu katılımcılığı göremiyoruz. Çünkü yönetim kuruluna 3, denetleme kuruluna 1 üye; temsilciler arasından seçilmekte, diğer üyeler Bakanlığın adayları arasından…
Geçmişte Bakanlıkla yapılan görüşmelerde yönetim ve denetleme kurulunun tamamının temsilcilerden olması için mücadele verildi. Denetlemeyi anlayışla karşılamak mümkün olsa bile -kendi üye aidatları ile ayakta duran bir kuruluşun- yönetim kurulunun temsilcilerden oluşması gerektiği söylendi. En azından yönetimin 5 veya 4’ünün temsilcilerden, 2 veya 3’ünün Bakanlık adaylarından olması istendi; fakat bu da kabul edilmedi. Ne yazık ki, Bakanlık bu imkânı ve/veya fırsatı bırakmak istemiyor.
Diğer yandan, bu yıla kadar yönetimde; şube müdürü, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, bakan danışmanı olanlar, görev yaptı. Bu genel kurulda ise yönetime girenlerin 2’si genel müdür, 1’i Teftiş Kurulu Başkanı, 1’i de Özel Kalem Müdürü... Hepsi de Bakanlığın en üst bürokratları. Bence hiç etik değil.
Temsilciler kurulunda yönetime seçilen üyeler, daha sonra gizli oyla başkanı seçiyorlar. Geçmişten beri sendikamızın etkisiyle -liste düzenlenirken- ismi önceden tespit edilen kişinin başkan olması sağlandı. Bugüne kadar -teamül olarak- bu uygulama yürütüldü. Ancak, herhangi bir protokol olmadığı için bir tehlike/tehdit var demektir; sözlerinde durmayabilirler. Geleceğin ne getireceği bilinmez. Yarın cayıp, iş birliği yapma ihtimalleri vardır.
4- Yöneticilerin ücretleri: Tabii ki yönetim kurullarında görev alanların yaptıkları bu göreve karşılık bir ücret almaları çok normaldir. Ancak, buranın bir kazanç kapısı ve/veya zenginleşme aracı olarak görülmemesi gerekir.
Son olarak, İLKSAN bir hayır kuruluşu değildir; ticari bir kuruluş da değildir. Üyelerine fayda ve katkı sağlamaya çalışan bir kuruluştur: O sebeple korunması ve desteklenmesi gerekmektedir.
Ancak, hiçbir kişi ve kuruluşun arpalığı haline getirilmesine, kukla yönetimler oluşturulmaya çalışılmasına, bu yolları açacak ortamın hazırlanmasına imkân ve izin verilmemelidir.