Sütten ağzım yanınca yoğurdu üfleyerek yiyorum.
Bugün başıma bir olay geldi. Siz sormadan, ben anlatayım.
Geçmişte bir iki sefer kredi kartından dolayı fena halde sıkıntı yaşadım.
Sonra kredi kartı kullanmamaya karar verdim. Ancak motorlu taşıtlar vergisi, trafik sigortası gibi zorunlu ödemeler için bankaların çıkardığı sorun üzerine limiti bugünkü maaşımın altmışta biri kadar limiti olan kart çıkarmak zorunda kaldım.
Yok, yok!
Banka özel değil.
Bundan bir yıl önce işim bittikten sonra kartı kullanıma kapattırdım.
Eee, ne var bunda...
Şu!
Bugün cep telefonuma bir mesaj geldi.
Sonu ---- numara ile biten kartınızın dönem sonu borcu 415.50 TL olup asgari ödeme tutarı 83.10 TL'dir. Son ödeme tarihi 14/08/2024'tür.
Evet evet, sizin gibi ben de afalladım.
Neden?
Hem kart kullanım dışı hem de aylığımı her ayın birinci günü alıyorum. Bütçem hazır. 415.50 TL'yi ödeyecek param yok...
Doğru banka şubesinde aldım soluğu.
İlgili personel, "Olmamalı. Kartınız kullanıma kapalı görünüyor. Kart aidatı istenemez. Şimdi bir mesaj yazacağız. Size bir kaç gün içinde mesaj yoluyla bilgilendirme yapılacak." deyince ağzım açık kaldı.
Dedim ki, benim şubem burası. Madem kart kullanım dışı. Tahakkuku iptal edin.
Yanıt: "Olmaz. Yanıtı genel müdürlük verecek."
Tepki göstererek dedim ki, "Banka ile ilişkimi kesin. Kefen parası olarak dolar cinsinde tuttuğum iki kuruş paramı verin...".
Yanıt aynen sizin düşündüğünüz gibi, "Bugün ödeme yapamayız. Çünkü şubede hiç dolar yok. Bölgeden para isteyeceğiz. Gelecek. Ödemeyi yarın yaparız...".
Eee, ben 40 km yoldan geliyorum. Üstelik çok sıcak. Tansiyon hastasıyım. Yahu hepi topu iki kuruşluk dolar, ödeyin.
Bildiniz!
Ben de her emekli gibi sesimi kıstım...
Şube kalabalık mı, kalabalık. Çoğu benim gibi emekli. Belli ki, promosyon değişikliği için gelmişler.
Gözledim...
Yazık. Kimseden ses soluk yok. Oysa bugün bana ise yarın sana....
Ah, yıllarını iş hayatına vermiş emeklim ah...
Bir ara kendime geldim.
Mıh gibi kaldım olduğum yerde.
"Yapma be!" dedi kalbim beynime.
Otur şükret, kalk şükret.
Yediğin kazık tam tamına 415,50 TL. Olsa ne olur olmasa ne olur...
Akşam üzeri ilgili bankanın 0850 ile başlayan numarasını aradım.
Ulaşmak intihar etmekten daha zor.
Ve mutlu son!
Hayır hayır, o iş kadar kolay değil. Zaferin adı müşteri temsilcisine ulaşmak.
Her neyse. Derdimi anlattım.
Cevap, diyalog...
1. Başvurunuz yeni olduğu için incelemede. En kısa sürede cevap verilecek. En kısa süre ne zaman? En kısa süre işte...
2. Peki, kapalı karta nasıl ücret tahakkuk ettiriliyor? Kart kapalı değil ki, kullanıma açık... Nasıl yani, şubedeki memur kullanıma kapalı dedi. Hayır, kullanıma açık... Peki, hareket yok, kullanılmamış...
3. Çözüm, bekleyeceksiniz.
Bekliyoruz....
Hem de sandığı...
Acilen!
Katılıyorum, Özel Özgür'ün eli kadın kolları başkanı seçimi gibi büyük büyük organizasyonlardan bir boşalsın. Altı okun devletçilik ilkesinin yarısını mor yarısını yeşile boyasın sıra sandığı istemeye de gelecek.
Sayfayı çevirmeden dönelim konuya.
Bu başvurunun sonucu belli.
"Kart kullanıma açık olduğu için kullanım ücretini öde..."
Hem asgari ödeme tutarını ödersen, NAS'a rağmen geri kalan ödemeye faiz alırım.
Olayın peşini bırakmayacağım.
Avukatım da olan kızım aracılığıyla tüketici hakem heyetine hemen başvuracağım.
Varsın el kadar emekli aylığım da o yola gitsin. Ben nasıl olsa aç yatıp aç kalkmaya alışkınım.
O değil de, getirildiğimiz hale bakar mısınız?
"Büyüyoruz..." hamasetine rağmen ekonomimizin düşürüldüğü noktaya bakar mısınız?
Bir zamanların halk dostu olan bankacılık sistemimizin zatürreye tutulan haline bakar mısınız?
Öte yandan gelin de dövizin neye rağmen, nasıl, kimler için stabil tutulduğuna yanmayın.
Olsun!
Bizim başka başka meselemiz var.
Ey, klavye efendileri haddinizi bileceksiniz.
Neden?
Sizin hiç bir şeye aklınız ermez de ondan...
Anladınız değil mi?