"Cemaat" sözcüğü bizzat cemaat yapılanmaları tarafından masumiyetinden uzaklaştırılmış, ona siyasal hatta örgütsel bir kimlik kazandırılmıştır ki, bunun en acı sonuçlarını ne yazık ki Türkiye yaşamıştır... Hem de "darbe" girişimine kadar uzanan bir sinsi süreçte...
Peki; "cemaat" denilince Türkiye'de ne geliyor akıllara acaba?..
--Şu "tecavüz"le gündeme gelen "cemaat" yurtlarını hatırlıyor muyuz?
--Milleti defalarca, üstelik jet hızıyla dolandırmasına rağmen kimi cemaatlerin halen peşinden gitmeye devam ettiği cüppeli ve sarıklılara ne demeli?..
--Masum Müslümanlara peygamberin de adını kullanarak terlik, misvak ya da sözde "yanmayan kefen" satan cemaatlere nasıl bakılmalı ki?.
--Cemaate mensup bir babanın altı yaşındaki kızını aynı cemaate mensup bir kişiyle imam nikâhı kıyarak evlendirme rezaletine ne dersiniz?
--En vahimi de, başbakanlardan bürokratlara kadar herkesin uzun yıllar "cemaat" diye masumiyet yüklediği ve "hizmet" ehli gibi desteklediği Fethullahçılardan ders alınmadı mı?..
--Hani adları bir anda "cemaat"ten FETÖ’ YE, yani "hizmet"ten "terör Örgütü”ne dönüşenlerin nereden nereye geldiği analiz edilebildi mi?..
--Ya da "maşallah" nidalarıyla göz boyayan ve "cemaat"in toplandığı karargahta 70'ten fazla tabanca, uzun namlulu silahlar ve binlerce mermi çıkan "Adnan Hocacılar" yeterli şoku yaratamadı mı?..
--Peki, "cemaat" adı altındaki terör yuvalarına operasyon düzenlenmesine karşı çıkan Dini Örgütler neyin peşinde?..
--Bu Dini Örgütlerin yayın organında yazanların, "cemaatlere ve tarikatlara müdahale etme" diye İKTİDARA' açıktan "akıllı ol" resti çekmesinin ardındaki asıl kaygı nedir acaba?..
*
Evet; tecavüz yurtları, FETÖ dehşeti, Adnancılar vakası ve son yıllarda şaibeden kurtulamayan "cemaat" kılığındaki onlarca örgütsel yapının yol açtığı vahim sonuçlara rağmen halen tarikatçılığı savunanlara akıl sır ermiyor...
Asıl soru şudur; tarikat-cemaat kılığındaki yozlaşmış yapılar Müslümanlara zarar verirken ve İslam'ı yozlaştırırken aslında kim "akıllı olmalı’’ acaba...
Atatürk bu soruya 1925'te, "tekke ve zaviye"leri kapatarak yanıt vermişti de, nerede bunu anlayacak akıl, neredeeee?..
Anlaşılan kazanılan kirli paranın gücü, olması gereken gerçek İslami ahlakın önüne geçerek her pisliği örtüyor.
*
Cemaat-tarikat kılığındaki yozlaşmış yapıları izleyen aydın Türk genci DEİZİM diye tanımlanan İslam öncesi Türk dünyasının inanç sistemine sıcak bakmaya başladılar bile…
‘’DEİZM’’ , kısaca ‘’YARADANCILIK’’ demektir.
‘’TANRICILIK’’(özgün biçimiyle ‘’TENGRİCİLİK’’) diye adlandırılıyor.
Giderek ‘’yaygınlaşan deizmde’’ de Tanrı’ya inanç vardır.
Bugün çok büyük bir kısmı Müslüman olan Türkler, şimdi DEİZM denilen yeni bir ‘’İnanç Sistemini’’ tartışmaya açtıklarını duyuyoruz.
Çünkü bugün uygulanan Müslümanlık, bu ‘’MİLLETE’’ dar gelmeye başladı görüşü yaygın… Niçin mi? Ya da Nasıl mı?
En eski Türk inançlarında kadın, erkek diye ayrımcılığın yapılmadığını, hatta kadına özel bir değer verildiğini de görmekteyiz. Eski Türk telakkisine göre erkek ve kadın gök ile yerin evlatlarıdır. Güneş ana ile Ay ata onların gökyüzündeki temsilcileridir. Hakanın mümessili olan ay ata, gökyüzünün altıncı katında, hatunun mümessili olan gün ana ise, daha üstte, gökyüzünün yedinci katında idi.
Günümüzde ise, din adı altında Bedevi kültürüyle donanımlı olduğumuzdan olacak ki; Kadının aşağılanması ve kadın cinayetleri; eksilmiyor.
İlaveyle;
Aklın-bilimin horlanması,
Orta Çağ Arap geleneğinin din diyerek topluma zorla giydirilmesi...
Dinin siyasetçileri iktidarda tutmak için araç olarak kullanılması;
Hatta yolsuzlukları aklayan bir örtü yapılması...
Zalime, sömürgene karşı tavır takınmaması;
Emperyalist Batı’nın savunucusu konumuna düşürülmesi;
Bugünkü İSLAM’I özellikle okumuş gençler arasında sevimsiz kılıyor.
Ve böylece yeni bir arayış başlıyor. Bulunan ‘’YENİ DİN’’ de ‘’DEİZM’’ diye adlandırılıyor.
*
İSLAMDAN ÇOK ÖNCA OLAN ‘’DEİZM’ İNANCINI TÜKMEN ALEVİ-BKKTAŞİ KÜLTÜRÜ İLE BUGÜNLERE KADAR İSLAM’LA HARMANLAYARAK TAŞINDI.
Alevi-Bektaşi kültürüyle beslenmiş bir kısım vatandaşımız, Hz. Muhammet’in vahiy doğmalarıyla beslenerek ortaya koyduğu İslam Dininin toplumu yönetmede dünyevi ayağının Kerbelâ katliamıyla sonlandığı, İslami terörüze eden diktatörlüğü öncelemiş Emevi İslam anlayışının başladığı inancındadırlar
DEİZM denen atalar dininin elbette ki yenilenecek yönleri vardır ama bugün terörist imal eden Emevi İslam* anlayışından da Yahudilik ve Hıristiyanlıktan da bin kez üstündür.*görüşündeler…
*
Kur’an’ın öngördüğü ‘’İnanç Sistemi’nin yerine Bedevi Kültürüyle/ Orta Çağ Arap Egemenliğiyle beslenmiş ‘’Siyasal İslami’’ öne çıkarırsanız; aklını çalıştıran, mantığını kullanan sömürülmeye muhatap ezilmiş aydın Türk Genci de, zengin tarihinden beslenerek İnanç Sisteminde yeni arayışlara girer… Vebalini, başta Diyanet Başkanlığı olmak üzere toplumu yönetenler çeker.