LAİKLİĞE NEDEN KARŞI ÇIKIYORLAR?
Dinimiz İslamın şartlarından biri oruç tutma ayı ramazana ulaşmış bulunuyoruz. Hayırlı lara vesile olması dileğiyle okuyucularımıza selam olsun.
Bu vesileyle Laiklik ilkesinin önemini yeniden vurgulamak istedim:
*
Hatırlarsanız İstanbul Müftülüğü, semavi dinlerin temsilcilerine iftar vermişti. İftarda konuşan İl Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, toplumda din ve din adamlarının yerini sütün içerisindeki laktoza benzetti ve "Nasıl sütün içerisinden laktozu alırsanız geriye su kalırsa toplumdan da dini, dini değerleri ve din adamlarını alırsanız aynı şey olur." dedi.
Toplumdan dini değerler alınırsa elbette büyük sarsıntı olur ama günümüzde insanlar arasında pek çok sorun, bazı din adamlarının, dini siyasi veya ekonomik iktidar aracı olarak kullanmalarından kaynaklanıyor. Aynı kişiler, din istismarını yasaklayan laikliğe bu yüzden karşı çıkıyor.
Fikri, zihni, ahlakı ve ekonomik her türlü özgürlüğü savunan İslam’ın, din tacirlerinin küçük dünyalarına sıkışıp kalması ne kötü… Particilik yaparak, İslam’ı ‘’siyasal İslamcılık’’ile özdeşleştiren bu taife, yaşanan yozlaşmadan en büyük pay sahibi…’’İslam güzel ahlaktır.’’diyen bir dini, siyasetin doymaz arzularına teslim etmekten çekinmeyenler, kendilerini dönüştürme yerine, başkalarının hayatlarını değiştirmeyi görev bellediler. ‘’En büyük cihadın, nefisle yapılan cihad’’olduğunu görmezden gelerek.
Dindarlığı, siyasetleri ya da çıkarları uğruna zemininden kaydıranlar ve dini otomatiğe bağlanmış ibadetlere indirgeyenler ‘’İslam ahlakını, İslam diyarına gömenlerdir’’.
*
Bu ahval ve şartlarda Türk milliyetçisinin, yurtseverlerin, vatanperverlerin şuurlu, bilinçli olarak ‘’laik sisteme’’ yapılan saldırılara mukavemet göstermeleri asli görevleridir.
Görüldüğü gibi nedeni çok açık:
Milli devlet ve Üniter yapının sigortası, milli egemenlik ve bağımsızlığın teminatı olan, Türkiye’yi Türkiye yapan değerlerin koruyucusu ve milli mücadelenin aksiyoner savunucusu olan ‘’Ülkücü-Milliyetçi Hareketin’’Vatanperverlerin, ’’Yurtseverlerin’’içinde yaşadığı ve enaniyeti içerir sorunlardan kendini ivedilikle arındırarak toparlanma zamanıdır.
Toplumsal barış ve huzurun, milletleşmenin ana öğelerinden başlıca biri, Cumhuriyetimizin harcı ‘’Laiklik’’, söylem ve eylemleriyle ülkenin kimyasını bozmaya devam eden muktedirlere göre medeniyetimize yabancı bir kavrammış.
Kur’an’ın dinine değil de, bezirgân dinine mensup olanların rahatsızlığını anlıyorum. Hilafet sevdalısı İslamcıların rahatsızlığını anlıyorum. Ülkenin üniter yapısını değiştirmeye yönelik kavram kargaşası yaratmaya çalışan bedbahtları anlıyorum. Dini/ İslam’ı kirleten kirli ellerinizi görüyorum.
Dini Araç olarak kullanarak bir rejim yaratma ve özgür düşünceyi köleleştirme sevdanızı anlıyorum. Halifelik sevdanızı anlıyorum. Teokrasi sevdanızı anlıyorum.
Ve soruyorum:
--Hz. Peygamber’in soyunu kurutan Laik Muaviye mi, Halife Muaviye mi?
--İslam’ın yüz karası Kerbelâ cinayetini işleyen Laik Yezit mi, dinci Yezit mi?
--İmam Azam Ebu Hanife’nin hapiste ölmesi iğrençliğini sağlayan Laik Mansur mu, Halife Mansur mu, ya da, laik devlet mi, Hilafet Devleti mi?
--Teokratik sistemle yönetilen Osmanlı Türk Devletinde amcasını ilk öldüren Osman Bey, İlk kardeşini boğduran 1. Murat, ilk evladını öldüren de yine 1. Murat, öldürme ya da boğulmayı ilk yaslaştıran da Fatih kanunnamesi ile Fatih Sultan Mehmet’tir.
-- Savaşta yenildiği için tahtan indirilen ve zehirletilerek öldürüldüğü söylenen İlk Padişah Yıldırım Beyazıt, Sadrazam öldüren ilk Padişah Fatih Sultan Mehmet, ilk Şeyhülislam öldüren 1V. Murat’tır.
--Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın öldürülmesi tek emirle değil mi? Hukuk nerede?
Buyurun… İslam medeniyetine dönmeliymişiz… Aslımız buymuş!
Bu durum DNA sı Türk-İslam Ülküsü/ kültürü genleriyle kodlanmamış, yönetimde hata üstüne hata işleyen muktedirlerin gündem saptırmasından ibarettir.
Yolsuzlukların işlenmesinde din maskesini takan Beyler! Kur’an’ın dinini sizin kirli ellerinizden, örümcek kafalarınızdan kurtarılıp, kutsal amacına hizmet eden bir yapı kurulacaktır. Bunun sigortası da ‘’Laik Sistem’’dir.
Laik Sistem ki, özgür düşünceyi, mezhepleri aşarak milletleşmeyi, saygıyı, sevgiyi, aşkı gönüllere nakşeden Hoca Ahmet Yesevi’nin kültürüdür, Hacı Bektaş’ın kültürüdür, Yunus’un kültürüdür; Mevlana’nın kültürüdür, kısaca Anadolu kültürüdür.
*
Türk İslam Sentezini içerir Milliyetçi- Ülkücü Hareket! Titre, ana felsefene dön!