Beyoğlu’nda meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybedip onlarca kişinin yaralanmasına neden olan terör saldırısı aklımıza hangi ülkeleri getirdi?
Suriye’nin kuzeyinde terör devleti kuran Amerika’yı,
PKK, PYD ve YPG’ye hamilik yapan Türk düşmanı dış mihrakları….
Teröristlere kucak açan iç ve dış mihrakların desteğiyle ülke kırk yılı aşkındır kan kaybediyor, ocaklar sönüyor; gözyaşı dinmiyor.
*
Okuduklarımızdan, haberlerden edinimlerimizden bahisle;
Türkiye'nin son 4 yılda sınır ötesine düzenlediği harekâtlarda PKK'nın yanı sıra, El Kaide ve IŞİD hücreleri de büyük darbe almasına rağmen, dinci örgütün zaman zaman Irak, Libya ve en çok da Suriye içerisinde yaptığı küçük çaplı eylemler Selefi hücrelerinin tamamen ortadan çekilmeyeceğinin bir kanıtı...
Ancak bir başka kanıt var ki, sadece Suriye sınırındaki buhranlı havayı koyulaştırmıyor, aynı zamanda PKK-PYD-YPG hattında Türkiye'yi hedef alan derin kuşkuları da kronik hale getiriyor...
İşte bu sıkıntı PKK'nın Suriye'deki silahlı kolu YPG'yi ordulaştırmaya çalışan Amerika'nın dayandığı "dinci terörle mücadele" gerekçesindeki şüpheleri de büyütüyor...
PKK'nın Amerikan desteğiyle ordulaşmaya çalıştığı her alanda -yani her tür düşmanın pusuda olduğu bir coğrafyada- gaflet, ihanet ve karartma da durmazken, devletin Suriye içlerine yapacağı kara harekâtı 40 yıllık terörü kısa sürede- tamamen ortadan kaldırabilir mi?..
Kara harekâtı kapıdayken, üstelik son bir haftada 8 şehit verilmişken, Türkiye'nin Suriye'de başarılı bir operasyonu şehit veren ailelerimizin de milletimizi de beklentisidir.
*
Aslında ülkemizi bölmek, parçalamak amaçlı; daha vahimi; milletimizin birliğini, dirliğini bozarak ayrıştırma amaçlı bir kısım Emperyal güçlerden beslenen Terör örgütlerine karşı savaşmaktayız.
Birliğimiz, bütünlüğümüz adına gafil düşmemek için Türk veya Türk Milleti kavramını iyi kavramak, içselleştirmek gerekir:
Binlerce yıllık tarihi içinde Dili, Kültürü, Töresi, Dini inançları ile yaşayan, asla ve asla zulmetmeyen, hâkimiyet sahasında hayat süren insanların soyu sopu, inancı ne olursa olsun onların da mal, can ve namus emniyetlerini garanti altına almayı insani bir görev bilerek yaşayan, kıyamete kadar da yaşayacak olan Türkler, Tanrı diye adlandırdığımız Yüce Yaratanın lütfüyle İslâm’a ve mazlum milletlere muhtar kılınan mübarek ve müstesna bir millet olup, insanlık âleminin nadide bir süsü ve paha biçilemez bir kolyesidir!
”Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin” sözü, dünyanın bütün mazlumlarına yapılmış olan en güzel bir duadan ibarettir ki bu duaya karşı çıkanların her birerleri ayrı bir insanlık düşmanı, şeref yoksunu, soyu sopu şaibeli Türk düşmanından başkaca bir şey değillerdir!
Adaleti / Merhameti / Dürüstlük ve Cömertliği / Yiğitlik ve Cengâverliği sayesinde dünya milletler ailesi içinde erişilmesi zor ve müstesna bir mevkie sahip olmasının beraberinde, Türk milleti, ne yazık ki bugün; kahpesi, haini, nankörü, dönme ve devşirmesi, fikir fahişesi, siyasi konsomatrisi ve kancık medyası tarafından kahpe bir saldırıya maruz kalmış, mazlum, mağdur, masum, mahcup ve şansız bir millettir.
Türk’ün, mazlum, masum, mağdur, mahcup oluşu; merhametinden, insaniyetinden, tevazusundan ve yüksek asaletinden ileri gelen özelliklerindendir ki dünyada başka hiçbir millette bu hasletler nasip olmamıştır.
Bu asil milletin yaşadığı tarihi süreçlerden anladığımız bir gerçek var ki;
Bu kadar mazlum ve mağdur olan Türk milleti, bir adaletsizlik görmesin ve bir masumun çığlığını duymasın, duyduğunda, anında kükremiş bir aslan kesilir ve yiğitçe dövüşür gaza meydanlarında!
Mazlumları düşünerek,
Dünyadaki arkasızların ve kimsesizlerin felah bulması için,
Irzı ve namusu kirletilen biçarelerin selâmeti adına,
Dünyaya yeniden nizam verilerek, barış, huzur ve adaletin tesisi için, insan olanlara, anası-babası belli olup gönüllerinde İslâm imanı taşıyanlara çağrı yapıyor ve kendilerinin sorumluluklarını her durum ve şartta yerine getirmeleri üzerlerinde milli bir görevdir, vacip bir vazifedir! Diyoruz.
Bu anlamda bizler, genç kuşaklarımızı Türk Milleti’nin geleceğinin ümidi, yarınlarımızın teminatı olarak görüyoruz. Onun için gençliğin maddi ve manevi manada eğitimine büyük önem verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yine inanıyoruz ki, bir milletin gençliğine, yarınları için yetiştireceği insanlarına yapacağı yatırım, yatırımların en değerlisidir. En büyük ve değerli yatırım insana yapılanıdır…
İmanlı, ahlaklı, ülkü sahibi bir gençlik, o milletin geleceğini teminat altına alması demektir. Bugünkü köşe dönücülüğü, nemelazımcılığı, vurdumduymazlığı telkin eden bir zihniyeti gençlerimize hâkim hale getiren eğitim anlayışı, en az dünün komünizmi kadar tehlikelidir.
‘’Tanrı Türk’ü Korusun; Yüceltsin’’sözü özet ve önerilen bir duadır!