Genellikle tenkit ettiğimiz tarikat/ cemaat ilişkileriyle araştırma yaparken ilgimi cezbeden bir makaleden alıntı yaptığım özet:
*
Tarikatçı olacaksanız Ahmet Yesevi gibi, Yunus gibi, Hacı Bektaşi gibi, Tabduk Emre gibi, Ahi Evren gibi Hacı Bayram gibi yerli ve milli olacaksınız yabancı değil.
‘’Gelin canlar bir olalım’’ Diyeceksiniz ki sözünüz Adriyatik’ten Çin Seddine bütün bir Türk dünyasında yankılanacak.
‘’Bir kez gönül yıktın ise kıldığınız namaz namaz değildir’’ Diyemiyorsanız susacaksınız.
Halep ordaysa arşın burada. Bu iş öyle yanmaz kefen, sırattan geçiren terlik, deve sidiği, cezbe, rüya, papağan gibi eski âlimlerinin sözlerini nakletmek hele hele de fütursuz ve hadsizce Allah ve Resulünü bu işe alet etmekle olmuyor. ‘’Dervişlik olsaydı taç ile hırka, biz dahi alırdık otuza kırka’’
Şeyhleriniz, tarikatlarınız varsa bir kerameti bizden olan kurtulur diye zümrecilikle değil, Türk tarikat ve ulularında ki gibi, millet için, insanlık için çıkacak ortaya.
‘’Gel gör beni aşk neyledi’’ Diyemeyen aşkın,
‘’Yaradılanı hoş gördük yaratandan ötürü’’ Diyemeyen sevginin postuna oturmayacak. Arkadaş.
‘’Dinine dizlerinle değil, kalbinle bağlan’’ Diyebilen bir şeyh olmadıktan sonra o tarikatın ne önemi var.
Bu asil millet için ‘’Bir olalım iri olalım diri olalım’’,’’Eline beline diline sahip ol’’ ,’’ bölüşerek tok, bölünerek yok oluruz’’Diyen milli şuura sahip Türk ulularını ne zaman keşfedeceksiniz acaba?
‘’Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde, hakkın yarattığı her şey yerli yerinde, bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok. Noksanlık, eksiklik, senin görüşlerinde’’ Diyebilseydi şeyhleriniz, tarikatlarınız yobazlık ve sapıklık suçlamalarına bu kadar maruz kalır mıydı acaba?
‘’İlim beşikte başlar mezarda biter’’
‘’En büyük keramet çalışmaktır’’ Diyen mutasavvıflardan sonra kusura bakmayın da çalışmadan saltanat süren şeyhler pek akılcı gelmiyor insana.
‘’İncinsen de incitme ‘’
‘’Kadınlarınızı okutunuz, kadınları okumayan millet yükselemez’’ Sözünü kim niye söylemiş acaba?
‘’İslam’ın temeli güzel ahlak; ahlâkın özü bilgi; bilginin özü akıldır’’ Diyen pirlerden sonra acaba aklı ipotek etmek niye nasıl ve nerden çöreklendi bu coğrafyaya?
‘’Kuvvetini mazluma değil zalime kullan’’ Sözü yerine fırıl fırıl iktidar peşinde koşmak tarikatçılık cemaatçilik Allah dostluğu mu oluyor şimdi?
‘’Hararet nardadır sacda değil, Keramet baştadır, taç da değil. Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs de Mekke de hac da değil’’
‘’Çalışmadan geçinenler bizden değildir’’ Sözünden ders almayan şeyh şeyh olabilir mi?
‘’Eşine işine aşına özen göster’’
‘’Hak ile sabır dileyip, bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp, bizi geçen bizdendir’’ Sözlerini hiç duydunuz mu acaba?
‘’İslami hükümleri tam bilmeyen, tatbik etmeyen bir kimse, evliyalık yolunda bulunmaya kalkarsa, bunun imanını şeytan çalar’’ Diyen Yesevi demek ki boşa dememiş bu sözleri.
Anlayacağınız bütün tarikat ve cemaatler iktidar sofrasında nimet yarışına girip bizi Ortadoğu batağına çekerken, Türkistan uluları ‘’Padişah huzurunda dahi olsanız hakkı ve hakikati söylemekten çekinmeyiniz’’ Diyerek hala aydınlatmaya devam ediyorlar bizleri.
*
Öyle görünüyor ki biz ne dersek diyelim tarikat ve cemaatler çıkar sarmalında birlikte yürüyecekler.
Mesele ister küresel güçler, ister gizli ve açık yürütülen Arap milliyetçiliği, ister cahillik, ister Vahabi selefiyeciliği ve ister yobazlıktan geçinen din tüccarları olsun Türkün ilelebet süren varlık mücadelesinde Türkün en hayati varlık sorunları olmaya devam edecektir.