Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
Hukuk devleti, İnsan haklarına saygı gösteren, bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargının denetimine bağlı olan devlet demektir.
Hukuk devletinin tarihin derinliklerindeki kaynağı araştırıldığında ucu MÖ 1760 yılı civarında Mezopotamya'nın Babil ülkesinde ortaya çıkan, tarihin en eski ve en iyi korunmuş yazılı yasalarından biri olan Hammurabi Kanunları'na da uzanmaktadır.
Hammurabi yasalarının M.Ö. 1754’te yazıldığı kabul edilmektedir. Yasalar halk arasında “göze göz, dişe diş” ya da kısasa kısas olarak da bilinmektedir.
Yasalar 282 maddeden oluşmaktadır. Bu maddelerden 66. maddeden 99. maddeye kadar olan kısmı okunabilir durumda değildir. Ayrıca 13 sayısı uğursuz sayıldığı için 13. madde yazılmamıştır. Hammurabi yasalarının bugünün sosyal hayatında karşılaşılan sıkıntılara uyarlansa neler olabileceğine dair beyin fırtınası yapma adına bazı yasalar aşağıda sıralanmıştır:
-Bir kimse bir diğerinin reşit olmayan çocuğunu çalarsa ölümle cezalandırılır.
-Ensest ilişki suçunu işleyenler yakılır.
-Bir kişi, babasının evinde yaşayan ya da başka adamın eşi olan bir kadına tecavüz ederse öldürülür.
-Bir adamın karısı başka bir adam ile basılırsa, (suçüstü halinde) her ikisi de bağlanır ve suya atılır.
-Bir kişi başka bir adamın karısına, çocuğuna, annesine tecavüz ederse öldürülür.
-Bir kimse tapınağın ya da mahkemenin eşyasını çalarsa ölümle cezalandırılır.
-Bir kimse bir eve girecek delik açarsa o deliğin önünde ölümle cezalandırılır ve gömülür.
-Bir kimse soygun yaparken yakalanırsa ölümle cezalandırılır.
Soyguncu yakalanamazsa, soyulan kişi zararının miktarını yemin ederek söylerse o zaman soygunun yapıldığı yerin ya da toprakların ya da mekanın sahibi olan kişi ya da topluluk çalınan mallarını tazmin eder.
-Bir evde yangın çıkar ve oraya yangını söndürmeye gelen bir kimse evin sahibinin malında göz gezdirip evin sahibinin malını alırsa kendisi de aynı ateşe atılır.
-Bir kimse seyahate çıkar ve başka birisine gümüş, altın, değerli taşlar veya başka herhangi bir taşınır mal emanet ederse ve ondan tekrar geri almayı isterse ve emanet edilen kişi bütün malları belirlenen yere getirmez ve tam aksine onları kendisi kullanırsa o zaman malları geri getirmeyen bu kişi mahkum edilir ve kendisine emanet edilen her şeyin beş katını öder.
-Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
Eğer bina ev sahibinin oğlunu öldürürse inşaatı yapanın da oğlu öldürülür.
Binanın bir kısmı harap olursa harap olan kısmın tümünü tazmin eder ve inşa ettiği binayı düzgün bir şekilde inşa edinceye dek kendi imkanlarıyla evi yeniden inşa eder.
Bir kişi başkası için bina yapıyorsa, bina henüz tamamlanmamış olsa bile, duvarı devrilmişse inşaatı yapan kişi kendi imkanlarıyla duvarı daha sağlam bir şekilde yapmalıdır.
. . .
Tüm maddelerin bu sütunlara bir anda sığdırılması mümkün değildir elbette. Hammurabi Yasalarının diğer maddelerini merak edenler, araştırıp okuyabilir.
Yukarıda yer alan maddeler, şu anda ülkemiz genelinde meydana gelen ve aşağıda belirtilen çarpık olaylara uyarlanırsa ACABA neler olabilir ?
-Mevzuata uygun yapılmadığından dolayı en ufak bir depremde veya başka nedenlerle yıkılan ve binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan inşaatın sorumluları.
-Çocuk katili PKK sorumluları.
-Ölümlü trafik kazalarından sonra, sırra kadem basanlar.
-Çocuk ve kadın tecavüzcüleri.
-Sosyal medya, telefon veya çeşitli metodlarla vatandaşı dolandıran sahtekarlar.
Bu olumsuz çarpık olayların bu sütunlara bir anda sığdırılması mümkün değildir.
Hammurabi Kanunlarına göre yukarıda belirtilen suçları işleyenlerin durumu ne olabilir?
Kararı değerli okuyucularıma bırakıyorum.
Gelecek haftaki yazımda Hammurabi Yasalarının yerelde meydana gelen olaylara uyarlanırsa neler olabilceği üzerine bir beyin fırtınası yapalım.