Türk demek töre, yasa gelenek demektir..Bizi diğer milletlerden ayıran özelliğimiz budur..Şu durumda Arap,batının düşüncesinde olanlar,onun için asimile olmuştur..
Türk gibi düşünemezler, Türk gibi yaşayamazlar.
Fetonun, Tarikatların, Soroslarin,Lions kulüplerinin hizmetindedir .
Bundan dolayidir ki ozellikle hanımlarımız töreleri, gelenekleri devam ettirmede birinci derecede sorumluluk sahibidir. Olmalıdır.
Bugün size çocukluğum, gençliğim zamanda yaşadığım hıdrellezi anlatacağım..
Tabi hatırlaya bildiğim kadarıyla..,Sürç-i lisan edersek, affola efendim..
Hıdrellez inancı Türklerde ozellikle Oğuz Türklerinde çok eskidir..Çünkü Anadoluda pekçok yörede kutlanıyor..
Inancimiza göre Hızır ve Ilyas Peygamberler veya Allah Dostu iki büyüğümüz senede bir gün (6 mayis) bir araya gelir, hasret giderirlermiş..
Bu günde kendilerinden istek bulunanı, Allahın izni ile yerine getirirlermiş. İnamış bu şekilde..
Hatta sizlerde yaşi büyük olanlar ,büyüklerinden Hızır Aleysiselam yaşlı kılığında evlere gelir, su ekmek ister,ev sahibi cömertlik yapar isteğini yerine getirirse, istediğini alır, hayır dua edermiş..
O öyle bir duamiş ki o sene ve diğer seneler, o evin beti bereketi artar,bolluk için de yaşanırmış.
Canlı canlı dinlemişimdir, Yağlar, unlar,pekmezler taşarmış. Dagitilsa bile bitmezmis..
Onun için Anadoluda kapıya gelen isteyici boş döndürülmez ne varsa verilir..Hazır mı Hızır mi bilinmez,deniŕ..
Benim de Mazimde çok güzel hıdrellez kutlamaları vardır..
Memleketim Burdur olunca",Gadın Burdur'umun" hıdrellez kutlamalarından bahsedeceğim..
Hıdrellez demek baharın gelmesi, yeşilliğin topraktan fışkırması, badem cağlalarinin yenecek hale gelmesi ,cayir çimenin, sümbül, papatya,sarı çiçekle donatıldığı Rabbimin lütfü bir aydır..
Bir gün önce komşularla anlaşılır, neler yapılıp, kim ne alacak kararlaştırılırdi..
Genellikle sarma,dolma,Burdur usulü sarma aşı, Dirgit, Bulgur plavi, meyve alınırdı. .Bolca yere sergi,Salıncak için urgan alınırdı..Börekler yapılırdı, bir komşumuz hep su böreği, bir komşumuzda kol böreği yapardı.. Ne guel olurdu,hani..
Sabah kalkar en güzel elbiselerinizi giyer,zaten topu topu 3 ,5 kıyafetimiz vardı.. Eşeklere veya Tatar arabasına (At arabası) 'na yüklerdik eşyaları, binerdik arabalara ama bizler heyecandan binmezdik,yürürdük. .
Komşularla birlikte, Istasyonun altında Burdur Bağları vardı, oraya giderdik. .
Acaba hâlâ var mı bilmiyorum..Yıllardır, gitmedim, oralara. Hatirlayinca burnumun delikleri sızlıyor. .
Orada bağımız vardı. Kimin bağına giderdik tam hatırlamıyorum ama ortada bir yere otururduk. .
Sergiler serilir, bizler kızlı erkekli oyuna seğirdirdik ..Ne çok oyun oynardık..
Çelik çomak, memik,istop, yakar top, yedi kiremit, oynarda oynardık ..
Kalın dallı ağaçlara salıncak kurardık. Özellikle nişanlı kızlar biner,nisanlilari sallardı..
Görülmeye değerdi, Türkü söylemek adetti. Salıncağa binen kız mutlaka türkü söylemek zorundaydı, yoksa hızlı sallanır, tehtit edilirdi. .
Nişanlısı salliyorsa ona baskı yapılırdı, söylesin diye..
Türküler, bir ağaçtan diğer ağaçlarda salınırdı, adeta..
Şu türkü aklımda kalmış,
Ay doğar aydır, Allah
Herşeye kadir,Allah,
Ya yarime kavuştur,
Ya da sabir ver Allah..
Sevdalı olanlar kenarda köşede gizli gizli bakisirlardi. .Utanma vardı, yanyana gelemezler ,
Bir arkadaşları vasıtasıyla birkaç kelime konuşabilirlerdi..
Ben çok muzip, beter biriydim.Mutlaka bu görüşmelerde sıkıntı verirdim, ablalara..