(İngiliz Sevenler Derneği)
‘’ Tarih tekerrürden ibarettir.’’ Tam olarak bilemem. Fakat çok sık duyulan, ama anlamı da pek bilenemeyen bir deyim olduğu kesin. Bu deyim konunun uzmanları olan edebiyatçılar tarafından farklı, tarih uzmanlarınca da farklı farklı yorumlanmaktadır.
Günümüzde kullanılan manasıyla, daha öncesinden yaşanmış bir olay, bir durum, bir vakıanın şimdi veya gelecekte de tekrar yaşanabileceği manasına gelen bir deyim olarak kullanılmaktadır.
Tekerrür, Arapçadan gelen bir kelimedir. Tekrar eden şeklinde ifade edilir. Geçmişteki yaşanan olumlu ve olumsuz hadiselerin geleceği aydınlatması için bir ibret ve örnek olduğunu ve olacağını kasteder. Konumuza dönersek:
Malum AKİT Gazetesi, ‘’KRALİÇE ELİZABETH, HZ. MUHAMMED’İN SOYUNDAN MI GELİYOR? ‘’ manşetli bir haber paylaşması üzerine ister istemez tarihi olaylar gözümüzde yeniden canlanmaya başladı.
Haberde; İngiliz Kraliçesi Elizabeth’in soyu 43 kuşak geriye gidince Peygamberimiz Hz. Muhammed SAV’e dayanıyor. İddia İngiliz otorite kuruluşu Burke’s Peerage tarafından ortaya atıldı.
Haberi görünce; ‘’ Düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü..’’ diyemeden bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İngiltere’de olduğunu ve Kraliçe’nin ölmesi üzerine gazetede bu haberin yapılması dikkatimizi çekti.
Hani şu milli bayramlarımıza katılmamak için, sürekli nezle olan, karnı ağıran Sayın Abdullah Gül, acaba davet üzerine apar topar taziye için mi gittiler, yoksa çok hasta olduğunu bildiğinden , İngiliz hanedanına yanlarında olmak, üzüntü ve bağlılıklarını bildirmek için mi önceden gittiler onu şahsen bilemiyorum. Veya en azından, Kraliçe hazretlerinin ellerinden aldıkları ONUR VE ŞEREF MADALYASININ hakkını vermek için de gitmiş olabilirler !..
Neyse kişiler sevdikleriyle beraberdir, isteyen istediklerini sevebilirler, karışamayız buna. Söz konusu gazetenin de hemen yangından mal kaçırır gibi alel acele, Kraliçeyi de, alemlere rahmet olan Sevgili Peygamberimizin 43 kuşak öncesi akrabası ve soydaşı olarak göstermek için tarihten gelen İNGİLİZ MUHİPLİĞİ ( Severliliği) depreşmiş ve tazelenmiş olabilir.
Bizim bu yazıda üzerinde duracağımız konu şu:
İngilizlere muhabbet , sevgi ve hayranlık duyanların; devletimizin kurucularına, milli kahramanlarımıza, Türk’e ve Türk milletine neden sempati duymadıkları ve allerji içinde olduklarıdır...
***
Milli mücadelede kurulan çok sayıda zararlı derneklerin en başında gelenler İSLAM TEALİ CEMİYETİ VE İNGİLİZ MUHİPLER CEMİYETİDİR.
İngiliz Muhipler Cemiyeti, Damat Ferit Paşa ve Sait Molla gibi üyeleri bünyesinde bulundurmuş ve hararetli bir şekilde İngiliz Mandacılığının savunmuş ve Türk milli varlığına düşman olan bu cemiyet 1919 yılında kurularak zararlı ve zehirli faaliyetlerine başlamıştır.
Son Padişah Vahdettin, bir Papaz tarafından kurulan ve bu Papazın başkanı olduğu derneğe de üye olmuştur. Kurucusu Sait Molla görülmekle birlikte asıl kurucusu Papaz Frew Fru’dur.
Bu dernek işgal yıllarında tüm vatan hainlerini bünyesinde barındırmış bir cemiyettir. Cemiyete girenlerin en önemlilerinden başta son Padişah Vahdettin, Halife-i Ruy-i Zemin ( Yeryüzünün halifesi) sıfatıyla, Başbakan Damat Ferit- Dahiliye (İç İşleri) Bakanı Ali Kemal ve Sait Molla (Adalet Bakanı Müsteşarı) gibi isimlerdir. İngiliz Papaz Frew Fru cemiyetin gizli yöneticisidir.
Tüm memleket ve millet aleyhine yapılacak bilumum işler bu Papaz tarafından organize edilerek İngiliz hükümetine sürekli raporlar verilerek günü gününe bildirilmektedir. Yani İngiliz haber alma örgütünün İstanbul bölümündedir. Kendisine Padişah Vahdettin tarafından nişan da verilmiştir.
İngiliz Muhipler Cemiyetinin başlıca vazifeleri olarak, ülke içinde İngiliz himayesini sağlamaktır. Bu amaçla memleket içerisinde isyan çıkartmak, gayri milli unsurları sonuna kadar desteklemek, milli şuuru felce veuğratmak, yabancı müdahalesine zemin hazırlamak ve İngiliz himayesini memleketin tek kurtuluş şansı ve tek çare olarak göstermek için her türlü zararlı faaliyetleri yapmaktır. Türkiye- Suriye- Irak ve Filistin’i İngiltere’ye bağlamak gizli amaçlarıdır.
Bu dernek kendi menfaatleri gereği, ülkeyi İngilizlerin himayesi altına sokmak için önlerinde tek engel olarak gördükleri Gazi Mustafa Kemal ve Kuvay’ı Milliye hareketidir.
Bir çok vatansever parlamenterlerin, asker ve yöneticilerin oluşturduğu Malta Sürgünleri, bu İngiliz Severler Derneği ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası mensuplarının haince hareketleri sonucu sürgüne gönderilmişlerdir. Milli mücadele aleyhinde bir çok isyanlar çıkarmışlardır.
Sait Molla denilen bu hain 1919’da, Papaz Frew’e, 24.10.1919’da yazdığı bir mektupta, ‘’...Sivas olaylarını nasıl buldunuz, biraz düzensiz oldu ama yavaş yavaş düzelecek, yeni büyük isyanlar hazırlayacağız...’’ denilen bu alçak Kurtuluş savaşından sonra Romanya’ya kaçarak orada ölmüştür.
Anzavur isyanı ve Kuvay’ı İnzibatiye ve Kuvay’ı Muhammediye gibi kardeşi kardeşe kırdıran hareketlerin arkasında Padişahın da içinde bulunduğu bu cemiyet olmuştur.
İngilizlerden para yardımı alan bu örgüt, Anadolu’da karışıklıklar çıkartmayı ve Kurtuluş Savaşını engellemeyi amaçlamıştır.
İngiliz casusluğu görevini yürüten Muhipler Cemiyetinin üyeleri, İngiliz ajanı Papaz Frew’in talimatlarıyla, istanbul’un en yoksul semtlerindeki Türk ailelerine çok miktarda para ve ayni, nakti yardımları dağıtarak ve Padişah’ın desteğiyle iş birliği yapıp halkı Kuvay’ı Milliye aleyhine yönlendirmeye çalışarak işe başlamışlardır...
Marmara ve Ege bölgelerinde çıkan isyanlar dahil, Konya- Bozkır ayaklanmaları ve Konya Delibaş Mehmet İsyanı hareketlerinin ardında bu cemiyet rol oynamıştır. ( Atatürk’ün Büyük Nutuk/1. Bölümde İngiliz Muhipler Cemiyeti geniş açıklamalar bulabilirsiniz...)
‘’Kurtuluş Savaşı ile ilgili İngiliz Belgelerinde Vahdettin’’ adlı kitabın yazarı Gotthard Jaeschke, Vahdettin’in İngiliz dostluğunu kazanmak için ve Yönetime el koyun diye, İngilizler’e yalvarıp yakardığını belirtmiştir. Sina Akşin’de ‘İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele’’ adlı kitabında, Vahdettin’in İngilizlere yalvardığını belgeleriyle anlatır.
Necip Fazıl’ın ‘’ Büyük vatan dostu’’ dediği Vahdettin, vatanı parçalamaya çalışan İngiliz Muhipler Cemiyeti vasıtasıyla ülkenin yönetimini maalesef İngilizlere devretmeye hazırlanan bir kişi olarak tarihe geçmiştir.
Cumhuriyet Tarihi yazarlarından Sinan Meydan, ‘’ Cumhuriyet Tarihi Yalanları’’ adlı kitabında belgeleriyle birlikte, Vahdettin’in İngilizlere, 15 yıllığına kayıtsız şartsız ülkeyi yönetmek için devretmeye hazır olduğunu yazar. İnanılması zor görülen bu arşiv İngiliz Belgelerinde kayıtlıdır malesef...
Teklif İngiliz hükümetine gittiğinde, İngiliz heyeti inanmak istemez ve hayretler içinde kalır. Diğer yabancı ülkelerin müdahalesinin de söz konusu olacağı endişesiyle İngiliz Hükümeti Padişah’ın bu teklifi resmi olarak kabul etmeseler de zaten ülkenin. idaresi büyük şekilde İngiliz denetimine geçmiştir.Böylece diğer devletlerin tepkileri de önlenmiş olur. Neticede herkes ülkemizden aslan payını almanın düşüncesindedir...
Son Padişah bir demecinde; ‘’ İngiliz milletine kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularım vardır...’’ dediği de tarihi kayıtlardadır. Kendi milletini ise sürü olarak gördüğünden çoban muamelesi yapmakta olduğunu açıklamıştır...
Bunları yazarken tarihimize ve Padişah’a düşmanlık içinde değiliz. Tarihte bizim, Padişahta bizim fakat bilinen gerçekleri yazmak ta bizim vazifemiz olmalıdır.
Maalesef İngilizlere karşı bu derece sevgi ve sempati duyanlar, başta Sait Molla ve Papaz Frew’in hazırladığı idam listesindeki, Mustafa Kemal- Kazım Karabekir- İsmet İnönü- Ali Fuat Cebesoy- Rauf Bele gibi Anadolu hareketinin önde gelen kahramanlarını ortadan kaldırmak için Padişah imzasıyla milli mücadeleyi yok etmek için idam fermanları imzalanmıştır...
Vatana ihanet edenlerin listesini buraya sığdıramayız belki ama doğru zannedilen yanlışları ve ihanette ön ayak olan meşhurları da yazmadan geçemeyiz...
Bunlardan birisi de İSKİLİPLİ ATIFTIR.
İngiliz ajanı olduğunu tarihçi yazar Sinan Meydan ‘’Panzehir’’ adlı kitabında belgeleriye yazmıştır. Son Şeyhülislam Mustafa Sabri ile birlikte yazılar yazan İskilipli Atıf bir yazısında; ‘’ İslam’ın kilidini İngilizler koruyacak’’ diyebilmiştir.
Alemdar Gazetesinde, Padişah Vahdettin ve Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin ortak imzasını taşıyan bildiride, Mustafa Kemal’in ve Anadolu emperyalistlere karşı direnen Kuvay’ı Milliye hareketinin öldürülmesinin dini bir görev olduğunu belirten fetvayı yayınlayan kişidir.
Ardından da İskilipli Atıf’ın başkanlığını yaptığı ‘’ İslam Teali Cemiyeti’’ nin girişimiyle bildiri yayınlayarak, Yunan uçaklarıyla, Anadolu’ya bu bildiriler dağıtıldı.
Bildirilerde Atatürk için; Selanik Dönmesi- fitneci- hain- haydut- alçak- melun- cani- zalim- hırsız gibi sıfatlar kullanılan bildirilerde Mustafa Sabri ve İskilipli’nin imzaları vardır...
Teali İslam Cemiyetinin bu bildirilerindeki bazı bölümlerin içinde şunlar yazılıdır.
‘’...Kilit Türkiye, anahtar İngiltere’dir. Alemi İslam kilidinin anahtarını İngiltere’nin emin ve itimat edilen eline teslim edilmesinde Alemi İslam için hiçbir tehlike yoktur...’’
Şunu not olarak belirtelim ki, İskilipli asla şapka kıyafetine muhalefetten idam edilmemiştir. Hatta şapkaya muhalefetten af edilmiştir. İskilipli yukarıda izah edilen bildirilerin altına imzası olduğundan ve vatana ihanetten, halkı ayaklandırmaya çalışmaktan idam edilmiştir. Bunun belgeleri bizde var...
Son Şeyhülislam ve Türklük düşmanı Mustafa Sabri denilen adam da, Yunanistan’a kaçmış ve bir basın toplantısı yaparak üç defa ‘’ Türklükten istifa ettiğini...’’ yüksek sesle söylemiş olan bir hain olarak tarihte yerini almıştır.