Geçen bir yazıda ocak başkanlığı yapmış bir arkadaşımızın mhp de kalacağını okudum. Tabii çok üzüldüm. Ama bu konu, birkaç gündür kafamı kurcalıyor, düşünüyorum. Akıl, mantık, gönül süzgecinden geçiriyor, Fakat bir türlü haklı orada kalmalılar, diyemiyorum. Konuya tarafgir bakıyorsun diyorsunuz belki ama değil, Niye diyeceksiniz!
Mhp bizim evimizdi, Başbuğun emaneti. Şehitlerin yasının tutulduğu yer. Omuzlarda üç hilalli bayrakla tabutların taşındığı, helallik alındığı baba ocağı. Ağıtların boğazda düğümlendiği, gözyaşların göz pınarlarında donduğu, ağlamayalım, düşmanı sevindirmiyelim, dediğimiz kutlu yuva. O yuvanın bir bardak çayı bizim için şifadır. Ocak çayıdır, parti çayıdır, içmeye doyamadığımız huzur, gurur duyduğumuz yerlerdi.
Hele başkanlarımız, evimizdeki babamızdan anamızdan daha üstündü. Baba söz geciremezdi de başkan şuna söyle! diye şikayete gelirdi.Başkanı görünce ceketin düğmesine sarılırdık, kapatacağız diye. Böyle bir sevgi, böyle bir saygı.
Hâlâ Muhsin baş, Çatlıya, Mehmet Gül'e aynı sevgi saygı duyulur. Başka bir yerde bu muhabbeti, sevdayı bulamazsınız.
Bizim için başkan bizden daha üstün bilgili, teşkilatcı, idareci, davayı her yönüyle temsil eden bilge kişilikli biriydi. Öl dese emrine itaat edilecek kadar sevilirdi.( Tabii hak edene)
Bu nezamana kadar devam etti. Başbuğun ölümüne kadar. Diyeceksiniz ki başbuğ ölmedende birtakım nifaklar vardı, evet vardı, ama genel düzgündü. Ankara, İstanbulda bozulma oldu ama bu Anadoluya sirayet etmemişti
Bozulmanın nedeni, Başbuğun uzun süre hapisanede kalması. Hapishaneden çıkan uzun zaman zulüm gören ülkü devlerinin, sahipsizliği, yokluk, fukaralık, kimsesizliği. Teşkilata alışık, teşkilatla hareket etmiş, ülkücülere teşkilatların kapılarınınkapalı olması.Sahipsizlik, uğruna mücadele ettikleri devletin kendilerine ihaneti. Caresizlikleri. İsyanları...
Hiç unutmuyorum İbrahim Çiftçi vardı, idamla yargılanmış, işkence görmüş, daha sonra suçsuz olduğu anlaşılmış, çıkmıştı. Bizim yaş gurubu, ak saçlılar iyi hatırlar.
Onunla Ankarada bir kitapçıda karşılaştık. Rahmetli beyim, Önder Güven işkenceyi sordu. Gömleğini açtı sırtını gösterdi. Sırtı bıcakla kesilmiş gibi oluk oluktu. Ağladığımı bakamadığımı hatırlıyorum. Bahattin Ergezer in hapisanedekiler için nasıl çırpındığının şahitlerindenim.
Bunları niye anlatıyorum maziyi hatırlamak, hatırlatmak, bilmeyene öğretmek için. Nereden nereye getirildiğimiz bilinsin istediğim için.
Başbuğ vefat etti. Olaylı, şaibeli bir kongre sonucunda Bahçeli başa geldi, gelmez olaydı.
Adına güven duyduk. Başbuğun yetiştirdiği büyük lider dedik, bağlandık, sevdik, güvendik. Rabbim nasip etti iktidar ortağı olduk. O bile sıkıntılı oldu. Başbakan olacakken, yardımcısı oldu.
Ülkücüler yavaş yavaş harcanmaya başlandı, Ali Güngör, Sadi Somuncoğlu, pekçok arkadaşımız uzaklaştırıldı. Hele hapisaneden çıkan ülkü devlerinin yüzüne bakılmadı. Mafya oldu diye kınandı.Partiden içeri alınmadı, kapı dışarı edildi. İş isteyen ülkücüye düşman olundu. Biz adaletli iş yapacağız, hak yemeyiz diye,Ülkücü lerin hakkı yenildi.. Ülkücüler kadrolara alınmadı Halbuki senelerce vatan, millet için çırpınan mücadele eden, haksızlığa uğrayan ülkücüler, kendi hükümetleri tarafından kıyıma uğramışlardı.
Ocaklar sanki anarşi yatağı, sokaklarda eli silahlı geziyor. Yandaş basının ağzı ile Bahçeli ülkücüleri sokaklardan çekti. Bahçeli bunları dizginliyor dendi, sözde. Fakat yaptığı, ülkücüleri atıl hale getiriyor, dört duvar arasına kapatıyordu. Bu plan sinsi bir şekilde uygulamaya geçirildi. . Halbuki Türk milliyetçilerinin tek bir amacı vardır, kalemi, bilgisi, milli şuuruyle,MİLLETİNE hizmet etmek. Okullarda sahipsiz kalan, başsız kalan ülkücüler eridi, pkk okullara hakim oldu." Fıratlar," sahipsizlikten katledildi.
Başbuğ bir ülkücü öldürülse ağlar, demeç verir, yüreğinin yandığını hissederdik. Bize Yavrularım derdi, Bilge lider ne yaptı, bilen var mı? Ocaklar bu kadar sahipsiz kaldı. Ocak başkanı, Bahçelinin özel muhafızı gibi. Asli unsurunu unutmuş gibi. Halbuki ocağın vazifesi, Türk Milliyetcisi yetiştirmektir.
Dokuz ışık doktrini, Turan, kızıl elma, Nizamı Alem, İlahi Kelimatullah gibi fikri yapımız, unutturulmuştur.
Birliğimizi, dirliğimizi, sağlayan kurultaylarımız( Erciyes, Beyşehir) yasaklanmış, bitirilmiştir. Türk Dünyası kurultayı sahipsiz kalmıştır.
Günden güne millet desteğini kaybeden bir parti.. Başarısız olan çekilsin deyip, söz veripte çekilmeyen kaypak, sözünde durmayan bir lider. Başarısız, anti sosyal, sevgisiz, kindar bir lider. Başımıza geçti geceli bir adım ilerletmeyen bir lider. Tüm idalist, dava adamlarını kapının dışına bırakan bir lider. İktidar olmayı kafasından geçirmeyen bir lider. Odasından çıkmayan, kimsenin fikrini sormayan, istişarenin önemini bilmeyen bir lider. Bu özellikleri çoğalta biliriz..
İşin en onur kırıcı yönü iktidar şemsiyesinin altına sığınıp oradan arkadaşlarına, ülküdaşlarına iftira atması, rest çekmesi, ahkam kesmesi. Başarısızlığını kapatmaya çalışması. Başarısızlığı gündeme gelince her türlü hileyi, ihaneti hiç düşünmeden hayata geçirmesi.
Sayın ocak başkanları durum bu değil mi.? Bugün mhp de ne idall, ne dava ne hedef ne şehitlerimize saygı, kalmıştır. Bugün bunu benim kadar biliyorsunuz. Genel merkez ihale peşinde koşan sarhoş birhoşların eline kalmıştır. Orada ülkücüleri barındırmayan bir zihniyet hakimdir.
Bugün Mhp de kalanların ancak menfaat ve çıkar çevreleridir. Bizi saf, salak yerine koymayın. Aklımızla, bilgimizle, tecrübemizle, zekamızla alay etmeyin.
Artık ülkücülerin safı belli olmuştur .İktidar olup milletin kaderini değiştirmek, sömürü düzenini yıkmak, müreffer, mutlu Türkiyeyi kurmak istiyoruz. Atatürk'ün kurduğu Türkiyeye,geri dönmek istiyoruz. Arap kültürüne savaş açmak istiyoruz. Hak, adaletin, insan onuru, gururunun ön planda olduğu, hakca paylaşım, yaşam şartı istiyoruz. Batının şamar oğlanı olmamak, güçlü devlet, güçlü Türkiye istiyoruz. Ocak Başkanlarımız çok mu birşey istiyoruz? . Sorun kendinize Bahçeli ve ekibi bunu başarabilir mi?
Artık Akşener ve ekibiyle birlikte yeni ufuklara bakma, onlarla güçlüTürkiyeyi kurma yolundayız. Kervan yola çıkmıştır, sizsiz çok eksiğiz. Bizi hayal kırıklığına uğratmayın, yeter artık umutsuz oluşumuz. Sizleri saflarımıza bekliyoruz..
Sizsiz çok eksik oluruz. Yine bize katılıp ışık , mihmandar olunuz. İlerde çok pişman olmamak için.
AKŞENERLE KOL KOLA YENİ GÜZEL GÜNLERE.