Vefasızlık, yalancılık, riyakârlık ve ihanet..
Insan ruhunu hasta eden,duygulardır..
.Kişinin mutsuzluguna,behbat olmasına neden olur..
Onun için Yüce yaradan bunları yasaklamıştır.
Gönlümüzü ,yüreğimizi bu hasta duygulardan temizlememizi elif gibi dimdik olmamızı istemiştir.
Riyasız, gönlünü sevgiyle doldurarak güzel bakma,insana değer vererek bakma..Kişileri nefsimle oyuncak zannetmeden bakma..
Ihanet ne korkunç bir kelime her kişiyi rahatsız, eder..
Hiç kimse ihanetin iyi bir hadise olduğunu söylemez..Ama ne garip ki pekçok kişi hayatında ihanete uğramış, veya kendisi ihanet etmiştir..
Toplumun çürümüşlüğü ihanetin çoğalması ile doğru orantılıdır..
Insan ilişkisinde ihanet ,yaşadığın topraklara ihanet,vatana,devlete,bayrağa ihanet arkası hep geliyor..
Yani ruhundaki çürümüşlük hal hareket,beyin,aklına sirayet ediyor..
Namus, şeref haysiyet denen insani insan yapan,Insanı Yaratılmışların en şereflisi hâline koyan fikriyat ,aşınmaya, yavaş yavaş yürekten, gönülden ayrılmaya başlar.
Işte bundan sonra insanin gönlünde, yüreğinde cürümeler başlar, bu çürümeler hal hareket tavırlarında görmek mümkündür ..Artik sevgi,merhamet,namus,şeref,dürüstlük denen duygular yok olur.
Bu konuda Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş şöyle
seslenir,
Seveni yolda bırakma ahını alırsın, Belki bugün yanina kalır ama Yarına kalacağını sanırsan yanılırsın..
Ah hiç birzaman yerde kalmaz,
Yine Hz Ali ne güzel demiş,
Insanları tanıyan yalnızlaşır..Allah kimseyi nankör, çıkarcı insanlarla sınamasın...
Vefasızlık, nankörlük bu zamanda sık raslanan kişilik şekli, hatta itibar bile görür oldu..
Ama toplum gün geçtikçe çürüyor, bu tip insanlar her yerde,her ailede görülüyor..Ve namuslu, şerefli insanlar bunlardan sürekli zarar görüyor..
Peki bunun çaresi nedir, herşey de olduğu gibi mücadele etmek,
Bu karakterdeki kişileri habis ur gibi kesip, atmak..
Toplumdan dışlamak, yakınına yaklaştırmamak, hatta mümkünse ilişkini, samimiyetini kesmek..
Yoksa uğradığın haksızlıklar, vefasizliklar iftiraya uğrayıp, sana dönebilir..Diye düşünüyorum. ..