Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından 2007 yılında bastırılan Dr. Tahsin PARLAK’ın “Tûr-An Yolunda ARAL’IN SIRLARI” adlı kitaptan alıntılar yaparak yazımıza devam edelim.
“Turan ovası ve çevresinde ortaya konulan kültüre Kara Tau/Kara Dağ Kültürü denilmektedir. İnsanlar yapmış oldukları sembol şekillerle, hayvan resimleriyle, yaşamlarını konu alan çizgisel üslupta kompozisyonlarla kültür ve sanatın oluşumuna ilk adımlarını atmışlardır. Bu resimlerden esinlenerek yapılan ve tamga (damga) adı verilen semboller zamanla yazının ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Tek Tanrı inancı, büyük çoğunlukla Ön Türkçe yazıtların içeriğini oluşturur. Bu inanç ve Tanrı’ya erişme gereksiniminden “ateş kültü” ve “ateş evleri” doğmuştur. Bilhassa üzerinde durmak gerekir ki; ateş kültü ateşe tapmak değil, ateşi Tanrı’ya erişmek için araç olarak kullanmak demektir. Ön Türkler, Tanrı’dan eş olarak doğduklarına inanırlar. Toplanıp kendi aralarından birini Buğ (bey-ced) seçerler. Bu kişi, halkına kul/köle gibi hizmet etmekle yükümlüdür.
Orta Asya medeniyet abidelerinin üzerinde bulunan çok sayıda kaya resmi, işaret ve damga, yüzyıllardan günümüze ulaşmıştır. Bunlardan en gizemli ve en çok kullanılan işaretlerden biri de “OZ” damgası/çark-ı felektir. Ayrıca OZ damgasını, göç ettikleri yeni mekânlarına da taşımışlardır. OZ damgası, Gamalı Haç/Svastika olarak da bilinmektedir. Bu damga Ön-Türkler’de OZ’laşarak Tanrıya erişmeyi temsil eder.
Svastika Ön-Türkler’de “Kara Tau” kültürüyle ortaya çıkmış, oradan diğer bölgelere yayılmıştır. Svastika, Hintçe bir kelime olup “Si” (iyi) ve “as” (olmaz) eklerinden oluşmaktadır. Bu şekliyle kelime “mutluluk” ve “hayal” anlamlarına gelir. Bu damga Ön-Türk göçleriyle Hindistan’a gitmiş, Naziler’in Hint/Cerman ırkı teorilerinin amblemi halinde ortaya çıkmıştır. Ön-Türkler’de “OZ”laşarak tanrıya erişmeyi temsil eden bu damga, Naziler’de insanlık suçu timsali olarak kullanılmıştır.
“Oz damgası” öbür dünyaya geçerek orada şekil değiştirerek (metamorfoz) yeniden oluşum şeklindeki düşünceyi kapsar. Mevlevi ve Bektaşilerde, insanların gurup halinde eksenleri etrafında dönerek “göğe” yükselme inancı yaygındır. “OZ”laşma kavramının, ateş kültünden geldiği düşünülmektedir. Bu kavram, güneş kültüne ait kutsama töreninde görülmektedir. “OZ”laşarak Tanrı’ya ulaşma fikri, Mevlanaları, Yunus Emreleri Anadolu’ya gönderen Ahmet Yesevi’nin temel felsefesi idi. Ahmet Yesevi için yaptırılan külliyenin temel süsleme motiflerini “Oz damga”sı oluşturmaktadır.
Saz şairleri de sazları ile canları “OZ”laştırır. Tanrı’ya eriştirirler. Bu nedenle saz şairlerine OZ/AN denilmektedir. (Mevlevi ve Bektaşilerde saz kutsaldır. Yere konmaz, duvara asılır. Bağlama dinlerken konuşulmaz, saygılı olunur.)
Svastika’nın değişik şekilleri, Eski Türk Orhun-Yenisey alfabesinde “Z” sesinin karşılığı olarak kullanıldığı gibi, aynı işaret halı ve kilimlerde de motif olarak görülmektedir.
“OZ” damgasının diğer şekli “Çark-ı Felek”tir. “Çark-ı Felek”, “Gamalı Haç”, “Svastika” olarak da bilinmektedir. Tarihin her devrinde pek çok millet, bunu kendisine göre yorumlamış, sahip çıkmıştır. En eski örnekleri Türkistan (Orta Asya) Kara tau, Ala Tau ve Jungar Ala Tau’larında bulunmaktadır.
Bir çok bilim adamı bu işareti güneşin sembollerinden biri olarak kabul ederler. Bu araştırmacılara göre Svastika, insanoğlunun güneşle olan iptidai/büyüleyici ilişkisini veya güneş kültünü sembolize eder. İşte bu sebepten ötürü Svastika işareti ile güneş tasvirinin birbirine benzemesi hiç de tesadüf değildir.
Ateş evleri ve toprak kaplar, Ön-Türkler’in varlığını gösteren en büyük belgelerdir. Hint ya da Antik Grek kökenli olduğu sanılmaktadır. Ateş kültü Ön-Türkler’e ait olmakla birlikte, asla Ön-Türkler’in ateşe taptıkları anlamını taşımaz. Bu kültü, canın Tanrı’ya uçurulması için kullanılan bir “araç” olarak geliştirmişlerdir.
Bu araç, ateş kavramı tarafından sistemleşmiş olduğu için “Ateş Kültü” adını almış olup, “OZ” damgası ile anılır. Ateşle ilgili diğer bir kült ise, “Güneş Kültü”dür. Ateş kültü ile ilişkilidir. Ön-Türkler güneşte, Tanrı’nın kudretini, enerji, ışık kudretini görürler, güneşe tapmazlar, yani hayat veren dört ana kürenin (Atmosfer/hava küre, Biosfer/canlı küre, Hidrosfer/su küre, Litosfer/taş küre) güneş enerjisiyle birlikte birbiriyle etkileşimi sonucunda belirli bir nitelik kazanarak hayat bulduğuna kanaat getirmişler ve bu güneş kültünü Çark-ı Felek (Svastika) damgasıyla temsil etmişlerdir.
Bütün bu bilgiler ışığında Svastika’nın güneşin sembolü olarak kullanıldığını kabul etmek mümkündür. Güneşin dünyaya hükmettiği gibi, insanlarında bu ideallerini Svastika damgası ile dile getirme isteklerinin neticesinde yaygın olarak kullanıldığı düşünülebilir. Türk toplumlarının asırlar önce kullandıkları güneş motifi, bugün Kazakistan Cumhuriyeti’nin resmi bayrağını süslemektedir.
Ad-Ak Türkleri aynı zamanda OQ (OK) Türkleri’ndendir. OQ damgasıyla temsil edilmişlerdir. OQ Türkleri zamanla Hıristiyanlık dinini benimseyince bu OQ damgalarını kullanmaya devam etmişlerdir. Ok ucu, ok bayrağı demek olan OQ kelimesi, Latincede croce (kroçe) şekline dönüşerek haç anlamında kullanılmıştır. (Not: KKTC’de bir toplantı sonrası Girne Kalesi’ni gezerken, grupta bulunan Gagauzya’dan bir tarihçi, haç işaretini göstererek “bunun Attila’nın damgası olduğunu” belirtmişti.)
El işi çini kaplamadaki nakış sistemi, iç-içe geçerek birleşen beş köşeden oluşmaktadır. Bunun ortasına beş yapraklı çiçek, deve izi (tabanı) motifi, dört köşeli haç şekilleri (OQ ve OZ damgası) yapılmıştır. Her bir köşeye de bir nokta yerleştirilmiştir.
Kazak kiyüz evlerinin en önemli unsurlarından birisi Şatır Kilemi (çadır kilimi)’dir. Bu kilim ve halılar çadırın yüksekliği kadar ve içini kavrayacak boydadır. Her oymağın bir çadır gülü (şatır gül) bulunmaktadır. Çadırlar için dokunan kilimlere bu motifler işlenir. Kazak Türklerinin gittiği her yere bu motifi de beraberlerinde götürmüşlerdir. Bu motifte genelde OQ ve OĞ damgaları iç içe kullanılmıştır.
OQ Dış Oğuzu (Kıpçaklar) temsil etmektedir. OĞ ise İç Oğuzu temsil etmektedir. Motif olarak OĞ’da dört yöne hareket eden haç şeklindeki oklardan damga oluşmuştur. OĞ’larda ise keçe çadırı yerde tutan en önemli parça kaz-şanıraka benzemektedir. İç Oğuzu temsil etmektedir. İç Oğuzu ve Dış Oğuzu yöneten OZ-OĞ (OĞ-UZ)’dur. Şatır (çadır) güllerinde OQ ve OĞ damgaları üst üste bir sistem dahilinde yerleştirilmiştir.”
Ardahan Üniversitesi Logosu tanıtım filmini seyretmenizi tavsiye ederim. Haftaya devam…