Çeşitli gazete ve dergilerde -yıllar önce- çıkan köşe yazıları ve haberlerden oluşan bir arşivim var: Bazan bakar ve paylaşmakta yarar gördüklerimi kullanırım. Birkaç gün önce bu dokümanları gözden geçirirken, 29 Ekim 1998 tarihli Türkiye Gazetesi’nin 12-13.sayfalarındaki haber dikkatimi çekti: “İşte Atatürk’ün Bozkurt’u” başlıklı, 25 yıl önceye ait bir haberdi.
Türk Dünyası muhabiri rahmetli Kemal Çapraz; “Cumhuriyetin 75.yıldönümünde, Atatürk’e Lahey’deki Sürekli Adalet Divanı tarafından hediye edilen tunç Bozkurt heykelin bulunduğuna” dair bilgi veriyordu:
“Bozkurt-Lotus Davası
Lahey Sürekli Adalet Divanı’nın Atatürk’e Bozkurt heykeli hediye ettiği olay şöyle gelişti: Türkiye’nin Bozkurt adlı gemisi, 2 Ağustos 1926 gecesi Ege Denizi’nde Fransız Lotus gemisiyle çarpıştı. Çarpışmada Bozkurt gemisi batmış, 8 Türk denizcisi de boğulmuştu. Ertesi gün İstanbul’a gelen Lotus gemisi kaptanı tutuklandı. Fransız kaptan, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sebebiyle ölüme sebebiyet vermek suçundan 80 gün hapis cezasına çarptırıldı. Bayrak Yasası uyarınca açık denizlerde işlenen suçlarda sadece bayrak devletinin yargılama yetkilerinin bulunduğunu ileri süren Fransa, Türk mahkemelerinin yetkisizliğini ileri sürünce sorun Lahey Sürekli Adalet Divanı’na götürüldü.
Türkiye’yi Adalet Bakanı Mahmut Esat’ın savunduğu Divan, 7 Eylül 1927’de hukuka aykırı hareket etmediğimize karar verdi.
Kararla birlikte, ‘Bozkurt gemisinin adı, Türk Milleti’nin milli sembolü, hürriyet ve istiklâlin timsali olması sebebiyle’ Türk heyetine Atatürk’e verilmek üzere tunç Bozkurt heykeli hediye edildi. Bu davadan dolayı dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat’a da Soyadı Kanunu çıkınca bizzat Atatürk tarafından Bozkurt soyadı verildi.
Harf İnkılabından önce hediye edilen, üstünde Osmanlıca olarak ‘Bozkurt Davası Hatırası, Lahey-7 Eylül 1927’ yazılı olan Bozkurt heykeli 1968 yılına kadar Anıtkabir’de sergilendi.
1968’de Gazi Müzesi’nin açılmasıyla birlikte Atatürk’ün birçok özel eşyasıyla birlikte bu heykel de Samsun’a gönderildi. 1978 yılına kadar Samsun Müzesi’nde sergilenen Bozkurt heykeli, CHP iktidarının baskılarıyla depoya kaldırıldı. O tarihten sonra da bir daha sergilenmedi.
Yaptığımız araştırmalar sonucu, heykelin Samsun Müzesi deposunda olduğunu tespit ettik. Bilgisine başvurduğumuz Müze Müdürü Mustafa Akkaya, müzelerinde böyle bir heykelin bulunmadığını bildirdi. Israrlarımız üzerine yapılan araştırmada Bozkurt heykeli depoda bulundu.
Akkaya, heykelin resminin Kültür Bakanlığı’ndan izin alınmadan çekilemeyeceğini söyledi. Bakanlıktan aldığımız izinle, Atatürk’e ait olan, kaidesiyle birlikte 29 santim yüksekliğinde, 34 santim uzunluğunda ve kaidesi 30-12 olan tunç Bozkurt heykelini görüntüledik.
2.Bozkurt’u da Bulduk
Araştırmamızda, Samsun Gazi Müzesi’nde Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çalışma masasında çağırma zili olarak kullanılan tunç bir Bozkurt daha olduğu ortaya çıktı. Bu Bozkurt heykeli de kaidesiyle birlikte 8 santim yükseklikte ve 9 santim uzunluğunda.
Gözler Bakanlıkta: Türk Hukukçuların Lahey’deki uluslararası başarısına karşılık Atatürk’e hediye edilen heykelin sergiden kaldırılması için hiçbir yazılı emir bulunmuyordu. Ancak heykelin yeniden sergilenebilmesi için Kültür Bakanlığı’nın yazılı izni olması gerektiği vurgulandı. Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’e hediye edilen Bozkurt’un Cumhuriyetin 75.yıldönümünde sergilenip sergilenemeyeceği Kültür Bakanlığı’nın kararına bağlı.”
Cumhuriyetimizin 100.yılındayız. Samsun Müzesi’ni gezmediğim için Bozkurt heykellerinin sergilenip sergilenmediğini bilmiyorum.
Atatürk ve Bozkurt
Büyük önderimiz, ömrü savaşlarda geçmesine rağmen -başta tarihî eserler olmak üzere- dört bin (4.000) kitap okumuş birisidir. Türk tarihini çok iyi bilmesinin yanı sıra bu konularda çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik birçok veciz söz söylemiştir.
Mitolojik de olsa destanlar, özellikle Ergenekon ve Bozkurt destanlarımız çok önemlidir. Bozkurt; yol gösterici, kutlu kurt bilinir ve Türklüğün sembolüdür (Moğollar da kabullenir). Atatürk tarafından millî sembol görülmüş ve birçok yerde kullanılmıştır.
10 Ocak 2021 tarihinde yazdığım “Ergenekon Tablosu Depoya” başlıklı yazımda, tablonun tarihçesinden bahsetmiş; “Göktürk ve Bozkurt hayranı olan Atatürk; (1933 yılında) bir gün Millî Eğitim Bakanlığı’nı ziyaret ettiğinde giriş kapısının sağındaki duvarı boş görünce, buraya bir ‘Ergenekon’dan Çıkış’ tablosu yapılmasını ister. Bayındırlık Bakanlığı’nda görevli ressam Ratip Tahir Burak’a söylenir ve istenilen tablo yaptırılır. Atatürk, tabloyu çok beğenir ve gösterdiği yere asılır… Atatürk’ün vefatından sonra -1950′li yıllarda- tablo, bu tarihi binanın giriş katında merdivenlerin sağındaki duvara asılır.
‘Ergenekon’dan Çıkış’ tablosu, 1635 sayılı Tebliğler Dergisi ile okullara tavsiye edilmiştir. Ayrıca, 1961 yılında satış değeri 40 kuruş olan posta pulu olarak çıkarılmıştır.” yazmıştım.
1930 yılında açılan Türk Ocağı binasını, ilk defa 1969 yılı sonlarında bir konferans için gittiğimde görmüştüm. Tiyatro salonunda sahnenin tam üstünde, ortada altın sarısı bir “kurt başı” vardı. Türk Ocağı binasına her gidişimde bu “kurt başı”na bakardım.
Bina, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra bütün eşyası ile birlikte Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’ne verildiği için “Ergenekon Tablosu” da burada kalmış. Bozkurt heykelinin başına gelen işler bu tablonun başına da gelmişti; yerine asıldı mı, bilemiyorum!..
Yine, Atatürk’ün emriyle yapılıp 1936 yılında Maraş Kalesi’ne dikilen “Bayrak Tutan Bozkurt Heykeli” de -alttaki fotoğraf- kayıptır: O da bulunup kaleye dikilmemiştir.
Bozkurt, Atatürk döneminde birçok yerde kullanılmış; kurt başı da bazı kurum ve sivil toplum kuruluşlarının ambleminde (logosunda) yer almıştır: Örneğin; Türk parası, posta pulu ve armaların üzerine bozkurt resimleri basılmış, Petrol Ofisi’n de olduğu gibi ağzından alev çıkan bir kurt başı sembol olmuştur. Örnek: 5 ve 10’luk paralar.
Ayrıca, İngiliz H.C.Armstrong tarafından Atatürk için “Bozkurt” adıyla bir kitap yazılmıştır.
Kurt, başka devletler tarafından da kullanıyor: Geçmiş bazı Çin hanedanlarında olduğu gibi, İtalyan (Roma) mitolojisinde de Remus ve Romulus adlı kardeşleri emziren dişi kurt heykeli vardır. 17-21 Ekim 2023 tarihlerinde Romanya’daydık. Köstence şehrini gezerken Remus ve Romulus kardeşleri emziren bir kurt heykeli de orada görmüştük. Orta Asya’daki bazı ülke ve topluluklarda da kurt önemli bir semboldür.
Kadim tarihe sahip milletlerin genelde bir sembol hayvanı ve bir işareti vardır: Tarihi süreçte farklı hayvanlar görülse de Türklerin sembolü olarak Bozkurt öne çıkmıştır. Kendini “Türk hisseden” hiç kimse Bozkurt’tan rahatsızlık duymamalıdır.
El ve parmaklarla yapılan Bozkurt işareti de çok eskiye dayanmaktadır. Yanlış, yersiz ve uygunsuz yerlerde olmamak ve ölçüyü kaçırmamak kaydıyla Bozkurt işaretini de herkes yapabilir.
“Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir…” diyen Atatürk’ün kültür politikaları, maalesef! O’nun vefatıyla birlikte uygulamadan kaldırılmıştır. Özellikle 1947’de Amerika ile yapılan anlaşmalar ve 1950’den sonra iktidara gelen sağ-muhafazakâr iktidarlar, Türk kültüründen uzaklaşmışlardır. Bu durum, bugün daha da hızlı olarak devam etmektedir. Farkında mısınız? Kimliksizleştirilmek isteniyoruz!..
Ancak, Riyad’da oynanması gereken Galatasaray - Fenerbahçe “Süper Kupa Maçı”nın ertelenmesi bile -her şeye rağmen- Atatürk’ün “Türk Milleti”nin gönlünden silinemediğinin bir göstergesidir.