.....
Buradan Venedik Sarayı'nın içersinde yer alan Namık Kemal zindanına geldik.Bu yapı iki katlı. Tek olan hücrede uzun süre kalan Namık Kemal daha sonra üst kata taşınmıştır.
"Vatan yahut Silistre"oyununun 5 Nisan 1873'de oynanmasından dolayı sürgün edilen Namık Kemal'in hücresinde şu dizeler yürek burkuyor:
Zalim olsa ne rütbe bi-perva,
Yine bünyad-ı zulmü biz yıkarız;
Merkez-i hâke atsalar bizi,
Küre-i arzı patlatır çıkarız!
Kısacası:Zalim ne kadar pervasız olsa, yine zulmün esasını biz yıkarız.Toprağın dibine atsalar bizi, kür-i arzı patlatır çikariz!..demiş Vatan Şairi Namık Kemal ruhu şad olsun.
3 yılı aşkın bir süre Kıbrıs'ta sürgün hayatı yaşayan Namık Kemal V.Murat tarafından affedilerek Anavatana dönmüştür. Namık Kemal Meydanı'nın kuzey batı köşesinde Cafer Paşa Çeşmesi yer alıyor. 1397 yılinda yaptırılan çeşmenin kitabesinde Cafer Paşa'dan övgüyle söz ediliyor. Namık Kemal Meydanı'nın baş tarafında Namık Kemal'in bir büstü ve şiiri yer alıyor. Hemen arkasında Osmanlı'dan kalma Magusa Medresesi göze çarpıyor. Hemen yaninda 1299 yılında dikilen Cümbez ağacı veya tropikal incir, tüm ihtişamıyla karşımda duruyor. Altında oturup biraz dinlenip bir de fotoğraf çektiriyorum. Cümbez ağacının hemen yanında Mustafa Zühtü Efendinin türbesi , onun yanında da Mehmet Ömer Efendi (Şam Müftüsü)'nin türbesi yer alıyor.
M.S. XIII.yy.da Kıbrıs'a gelen Fransiska Mezhebinin Mağusa'daki en önemli kiliselerinden biri olan Aziz Fransiz Kilisesi kalıntıları hemen karşısında
GaziMağusa'nın kalbi Lala Mustafa Paşa Cami. Luzinyen döneminde gotik mimariyle yapılmış bir eser.1571 yılında Kıbrıs'ın Türklerin eline geçmesiyle camiye çevrilip Lala Mustafa Paşa Cami ismini almış. Gotik mimariye uygun minare eklenen cami nam-ı diğer St. Nicholas Katedrali geçmişte bir çok kralın, kraliçenin taç giydiği şehrin gözbebeği. Caminin kitabesinde 1298-1312 yılları yazıyor.
Namık Kemal meydanında ve Kıbrıs'ta siyahi çalışanları ve öğrencileri görmek mümkün. Tarih ve Kültür kokan Kıbrıs çok kültürlülüğün izlerini taşıyor. Aziz Fransiska Kilisesi'ni geçip GaziMağusa sokaklarında ilerlerken sanki tarihin içinden geçiyorum.Limon , portakal ağaçları arasından yürürken tek katlı gösterişsiz Türk evleri ve İki katlı muhteşem Rum evleri arasındaki ayrımı görebiliyorum.Ara ara tarihi kalıntılar , ocak ayında olmamıza rağmen rengarenk çiçek açmış bahçeler,yaşlı bir teyze ve köpeği,...
Ay Nasturi Kilisesi yanımızda. Şimdilerde üniversite kültür merkezi olarak kullanılan kilisenin dantel gibi işlenmiş taş kapısı göz alıcı. Sadece bir arabanın geçebileceği dar sokaklarda ilerlerken abbaralardan geçip, ahşaptan yapılmış cumbalı evler , Venedik Sarayı'nın kalıntıları arasında ilerliyoruz.Luzinyen Venedik Sarayı, M.S XIII yy.da Lüzinyenler tarafından Gotik tarzda inşa edilmiştir Sarayın Cenevizliler tarafından yıkılması üzerine M.S.XV yy.da yeniden inşa edilmiştir.Namık Kemal meydanının batı ucundaki girişi M.S.XVI yy.da inşa edilmiştir. Sarayın kuzey batısında İngiliz sömürgesi döneminde Mağusa Müzesi olarak kullanılan M.S. XV yy.ait ortaçağ kilsesi bulunmaktadır.
Sarayın kalıntıları arasında ilerlerken bir çift ayakkabıdan yapılan saksıya dikilen çiçekler göze çarpıyor. Halen restorasyonu devam eden Sinan Paşa Cami nam-ı diğer St. Peter ve St. Paol Katedralinin önüne geliyoruz.Avlusundaki türbede mefdun bulunan Mehmet Efendi'ye ve 28 Mehmet Çelebi'ye dua edip, avludaki çatıda dinlenen bir kaç işçiyle selamlaşıyoruz. Namık Kemal Meydanı'nın aşağı tarafına doğru inerken Lala Mustafa Paşa Cami'nin kapısı dantel gibi işlenmiş taş işçiliği gözlerimi kamaştırıyor.
İngiliz Köyü'ne gitmek üzere yola çıkıyoruz. Tarihi telefon kulübesini geçip, abbaralara doğru ilerliyoruz.Orman içerisinde beyaz boyalı evleri, tertemiz , taşlık sokaklarında ilerlerken simsiyah, tombul bir kedi bize yarenlik ediyor. Yaprak boyalı sokak taşlarında yürürken, temiz serin bir havayı içimize çekiyoruz. Çiçeğe durmuş bir kaktüs, kaynana dilleri, limon, portakal ağaçları, tandırlar,... Yukarıya çıkarken biraz zorlandığım yollar , beni havuzlu eve getiriyor. Havuzun içinde nilüferler henüz açmamış Çam sokakta ilerlerken bir iki son model spor araba göze çarpıyor. Buradan yola çıkıp Güzelyurt DSİ barajının önünde fotoğraf molası veriyoruz. KKTC'de son 30 yıldır devam eden su sıkıntısı nedeniyle Türkiye DSİ Genel Müdürlüğünün hizmete aldığı "KKTC Su Temin Projesi" ile baraj dolmuş.Vatandaşların hizmetine sunulmuştur. Dünyada ilk ve tek askıda borulu deniz geçiş sistemi projesiymiş.Anamur ve Güzelyurt ovasını sulamayı amaçlıyor.
(Devam edecek)