ANDİCAN
Akşam yemeğinden sonra Villa Elegan otelinde konakladık. Sabah kahvaltıdan sonra 2500 yıllık şehri gezmeye başladık. Babür namede , Babür; "İnsanın kendisine saygısı varsa gidip Andican'ı da görmeli"der.Özbekistan'ın 4.büyük şehri Andican, Zahirettin Muhammed Babür ve Abdülhamit Çolpan'ın memleketi. İpek ve pamuk üretimi merkezi olan şehir;1902 deki depremden sonra yeniden inşa edilmek zorunda kaldı.Araba fabrikası da Andican yakınındaki Asaka şehrindedir.
Andican Müzesi'nde Rus ve Özbek ressamların çalışmaları göze çarpıyor.Rus ressamlar da tema doğa;Özbekler genelde portre çalışması yapmışlar. Çini eserler, ilk çağlardan kalma taş aletler, kurgan,balballar,ibrik sürahiler, vazolar,...
En eski çağlardan bronz devrine oradan da ilk devletçilik devrine ait eserlerden; İlk orta çağa ait eserlere... Biruninin, Harezmi'nin, Emir Timur'un, Babür'ün ve Abu Ali Ibni Sina'nın portreleri ve otobiyografileri.içi doldurulmuş hayvanlar, Özbek kıyafetleri, ayolların giydiği atlas elbiselerde sarı, kırmızı ve yeşil hakim , bazı kıyafetlerde nevruz çiçeği hakim şirhon denilen hançerler eski paralar vs... ile oldukça zengin bir müzeydi. Çıkışta Özbek kardeşlerimizle sarmaş dolaş fotoğraflar çektirdik. Özbek ayollarında ve erkeklerinde altın kaplamalı diş moda.
Özellikle ön dişlerini altin kaplama yaptırıyorlar..Buradan Cuma Cami'sine gittik. Ahşap sütunlu, uzunlamasına bir cami.Dışarıdaki tavan süslemesinin aksine içerisi oldukça sade ve gösterişsiz.Yolun karşısına geçip bir pazarın içerisindeki Muhammed Babür'ün Medresesi'ne geldik.Babür Şah, Andican'da dünyaya gelmiş. Babası Timur soyundan Ömer Şeyh Mirza, annesi ise Cengiz Han'ın oğullarından Çağatay'ın soyundan Yunus Han'ın kızı Kutluğ Nigar Hatun'dur.Fransız tarihci J.P.Roux'un bir önderde olması gereken bütün özellikleri toplamış dediği Babür Şah; Kılıç ustası, iyi bir at binicisi, iyi bir okçu, şair, iyi bir hukukçu, çoşkulu bir yazar, ressam,iyi bir okurdur.Babürname Çağatay Türkçesinin en guzel örneklerindendir. Tüm zamanların en iyi Türkçe eserlerinden sayılan Babür divanı, Aruz Risalesi, Hanefi fıkhına ait Mubeyyen Der Fıkh isimli mesnevisi Babür Şah'ın diger eserlerindendir.Babürname Babürname, Babür'ün çocukluğundan ölümüne kadar hayatını kaleme almış olduğu bir itirafnamedir. Gezip, gördüğü yerleri, tanıştığı insanları, coğrafyaları anlatmıştır.Babür Şah'ın 1526'da kurduğu Babür İmparatorluğu Türkiye Cumhuriyeti , Cumhurbaşkanlığı Forsu'na birer yıldızla işlenen tarihteki 16 Türk devletinden biridir. İlkin Agra'ya gömülen Babür, Daha sonra Kabil'de Babür bahçelerine nakledilmiştir.Kabir üzerine torunu Şah Cihan tarafından türbe inşa edildi. Torunu mezar taşına "Sabah güneşi gibi ruhların imparatorluğu ve bedenlerin dünyasını fethetmiş ve sonra gökyüzüne yükselmiştir."yazdırmıştır.Sadece Özbek, Kazak, Türkiye Türkleri değil Hindistanlı Müslümanlar, Pakistan ve Bangledeşliler de Babür'ü sevmiş ve benimsemişlerdir.
Babür'ün Müzesi'nde El yazması tarihi Kuran'ı Kerimler, Babürname, çeşitli eserler, ahşap sehpalar, o döneme ait paralar, Begüm Han'ın Şah Cihan'ın hayatı, Tac Mahal'in fotoğrafı ve öyküsü,
Buradan 1943'de bir pamuk tüccarı tarafindan yaptırılan Kırgız Medresesi'ne geldik.Karnımız acıktığı için Gril Restorant'ta Özbek mantı, şorva et, mısırlı çorba içtik. Yalnız mısır iki parçaya bölünmüş çorbanın içine atılmıştı.
Taşkent'e doğru yola çıktık. Akşam yemeğini Şarşara Şelalesi'nin kenarında bir restorantta yedik. Çöp şiş ve Özbek pilavı yedik. Özbek hanımlarıyla fotoğraf çektirdik.Burada sokaklarda yöresel tandırlar var. Patır da denilen "ağız açar"ekmekler çeşitli desenleriyle dikkat çekiyor.Odun ve kömür ateşinde pişirilen ekmekler, çörekler nefisti.
Hele de ana yemekten önce getirilen taze yapılmış peynir eşliğinde harikaydı. Maydanoza çok benzeyen kişnişli salata ve yemekler benim damak tadıma pek uygun değil. Bunun dışında her şeyin içine et katılıyor. Çorba, salata aklınıza ne gelirse.
(Atayurttan anlatmaya devam edeceğiz)