Öncelikle ifade edeyim ki, Lütfü Türkkan'ı ne MHP’de, ne de İyi Partide başarılı bulmadığım. Samimi bir ülkücü olarak ta görmedim. Davama bağlı bir ülkücü olarak ta hiç bir zaman sevemediğim gibi kendime de yakın bulmadım. Yaptığı edepsizliği de kabul etmek mümkün değil. TBMM'yi de hemen terk etmelidir.
Ama dikkatimi çekenleri de şöyle belirtmek isterim:
Bu memleketin Kuran ve dualarla açılan meclisinde Allah'a küfredildi sustunuz!
Aynı kişi, başka bir ülkücü vekilin anacığına küfretti yine sustunuz!
Bir başkası,Ülkücüler için kandan beslenen vampirler dedi yine sustunuz!
Bu meclisi kuran Mustafa Kemal Atatürk'e yine bu mecliste hakaret edildi. Sustunuz!
AKP Hükümetleri döneminde ballı ihaleler alarak zenginliğine zengin katmış meşhur müteahhit Türk milletinin bilmem neyini ne edeceğiz dedi. Sustunuz!
Bu galiz küfürden sonra, devletten daha çok ihale aldı. Buna da sustunuz!
Türk Milleti diye bir Millet yoktur dediler yine sustunuz!
Türk Ordusuna kurulan kumpas davalarında sustunuz!
Bu kumpas davalarının başındaki savcıya başbakanlık zırhlı makam aracı tahsis edildi. Sustunuz!
İktidar partisinin genel başkanı ve başbakan ben bu davaların savcısıyım dedi. Sustunuz!
Türkiye Cumhuriyeti başbakanı, " milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum" dedi. Sustunuz!
Sözüm ona bir profesör vekil, Kurtuluş Savaşı diye bir savaş olmadı ve uydurmadır dedi yine sustunuz!
Modernizasyonu için 40 milyon dolar para lazım denilerek 20 milyon dolara daha devlet bile olamamış Katar'a Tank Palet Fabrikamızın satılmasında sustunuz!
20 Milyon doları bulamayan hükümet,Ukrayna'ya 250 Milyon dolar, Afrika Ülkelerine milyonlarca dolar hibe etmesine sustunuz!
Açım geçinemiyorum diyen bir vatandaşa "Terbiyesizlik etme burada konuşuyoruz. Önce dinlemesini öğren dendi. Sustunuz!
Sel mağduru, yangın mağduru vatandaşların başına otobüsten çay fırlatıldı. Sustunuz!
Türk Hava Kurumunun yangın söndürme uçakları hangarlarda çürütüldü. Dışardan yetersiz sayıda kiralanan yangın söndürme uçakları yangınları söndüremedi. Çok miktarda ve çok sayıda yangınlarında ormanlarımız yanarken ve bu yangınlarda insanlarımız ölürken sustunuz!
Türk’ün amansız düşmanı Barzani iti, Türkiye’ye geldi.Ankara bir partinin genel kuruluna katıldı ve Türkiye seninle gurur duyuyor sloganları atıldı yine sustunuz!
Devletin valisi, vadandaşa "kavat" dedi. Buna rağmen görevden alınmadı sustunuz!
Somada insanlar dövüldü ve bir devlet büyüğü kovaladığı birine “Yahudi tohumu” dedi yine sustunuz!
Bir çok afetlerde, kazalarda iş yeri sahipleri ve yetkililer tarafından önlem alınmadığı için bir çok vatandaşımız öldü. Ondan sonra da iş yeri sahipleri çok az hapis yatarak çıktılar sustunuz!
Devlet görevlileri görevlerini yapmadıkları,eksik yaptıkları ve ya periyodik olarak denetlemedikleri için olan bir çok kazalarda bir çok insanımız ölmesine rağmen üst kademe yetkililerden hiç kimse yargılanmadığı gibi görevine de devam ettiler yine sustunuz!
Adana’nın Aladağ İlçesindeki kapıları dışarıdan kilitlenen bir yurtta 11 öğrenci 1 i sivil olmak üzere 12 kişi cayır cayır yandı sustunuz! Ha bir soru sormak isterim yanarak ölmek nasıldır bilir misiniz?
Milli Eğitim Müdürlüğünün denetlemek ve yangın ve doğal afetlerde can kaybını önlemek için alınacak önlemleri denetlemek ve eksiksiz olarak tamamlattırmak görevi olan il milli eğitim müdürü görevini yapmamış. Ama çok kısa süre sonra müsteşar yardımcısı olmuş yine sustunuz!
Türkiye’de büyük yolsuzluklar oldu. Çalan çalana gitti. Tapeler arkaya arkaya patladı. Sahte denen bu tapelerin orijinal olduğunu çeşitli teknik kurumlar belgeledi ona da sustunuz!
Eski Şehircilik Bakanı "Ben her şeyi emirle yaptım" demesine ve iddianamedekiler, tapedeki telefon konuşmalarım doğrudur demesine rağmen sustunuz!
Beş bin asırlık Türk Devleti, İngiltere’nin himayesinde Oslo’da PKK yetkilileriyle önceleri gizli yaptığı görüşmeler deşifre edilince “Evet benim talimatımla görüşülüyor” denilmesine rağmen sustunuz!
Devlet büyüklerimiz, Devlet televizyonlarında “Valilerimize PKK ya karşı operasyon yapmayın emri verdik. Valilerimiz bu yüzden operasyon yapamadılar” demesine rağmen sustunuz!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti insanlığın en büyük katillerinden birisi ve devlet düşmanı Öcalan itiyle antlaşma yaparak bizzat devlet imkânlarıyla İmralı-Kandil-PKK-HDP görüşmeleri yapıldı sustunuz!
Bu yollarda mektuplar devlet imkânları ile taşındı sustunuz!
Nevruzda Öcalan itinin mektubu okundu sustunuz!
Öcalan itinin mektubu Diyarbakır meydanında okunurken bütün alan PKK paçavraları ile donatıldı. Numunelik olsa bile bir tane Türk Bayrağı asılmadı,Sustunuz!
Çadır mahkemeleri kuruldu sustunuz!
PKK kızmasın diye mahkemede olması gereken Atatürk resmi kaldırıldı sustunuz?
Bu alçaklar mahkemede yargılanırken ayaklarına kadar getirilen mahkemenin hakimleri “Yaptıklarınızdan pişmansınız değil mi” sorusuna “Hayır pişman değiliz her şeyi bilerek ve isteyerek yaptık. Önder APO’nun emriyle teslim olduk” demesine rağmen “Etkin pişmanlık gereği beraatlarına” kararı verilerek salıverilmesine rağmen sustunuz.
Beraattan sonra bir halk kahramanı olarak karşılanmasına ve bayram havasında PKK sloganları atılmasına rağmen sustunuz!
Kobani’de sıkışan PKK/ YPG lilere Türk düşmanı Barzani’nin askeri birlik göndermesi ve bu birliğin Urfa’dan geçerken bir kahraman ordu gibi karşılanması ve verilen molada yedikleri lahmacunların parasını bile Türkiye Cumhuriyeti Devletine ödettirilmesinde sustunuz!
Beş bin yıllık Türk tarihinde olmadığı şekilde atamız Süleyman Şah’ın Kabri Lozan Antlaşmasına göre bizim toprağımız olan Caber Kalesinden bu gün PKK lı dediğimiz YPG ile birlikte sınırımıza yakın bir noktaya taşınmasında sustunuz!
Doğu ve Güneydoğudaki il ve ilçelerde PKK militanlarınca tek tek yerel ve bölücü yapılanmalar oluşturulurken sustunuz!
Bu işgale göz yumulması üzerine Türk Milletinin 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde iktidar partisini cezalandırması üzerine iktidar partisi işgal edilen bu bölge ve mahalleleri kurtarmak ve tekrar devlet yönetimine almak için “Hendek Operasyonu” başlatmıştı. Bu operasyon sırasında bu işgale göz yuman iktidarın yanlışı yüzünden 700 civarında polis ve askerimiz şehit olduğunda sustunuz!
Kıbrıs Barış harekatında bütün dünya Türkiyeye karşıyken Kaddafi kendi uçaklarına bizzat mermi yükleyip bize göndermişti. Libya'nın bombalanmasında İzmir Limanını,İzmir hava alanının kullanıılmasına ve Türk Gemilerinin Kaddafi karşıtı hareket etmesine sustnuz!
ABD’nin Irak’ı,Suriye’yi işgal etmesine zemin hazırlanmasında ve destek verilmesinde sustunuz!
Hem Irak’ta hem Suriye’de yüz binlerce masum insan ve din kardeşimiz katledildi, bir çok Müslüman kadına ve kız evlatlarına tecavüz edildi sustunuz!
ABD askerleri camilere postallarla girdiler ve camileri karargah olarak kullandılar sustunuz!
Türk Tarihinde hiç olmadığı bir şekilde en seçkin birliğimizin askerlerinin başına çuval geçirilerek eller kelepçelenip tutuklanarak sorgulanmak üzere ABD askeri birliğine götürüldü sustunuz!
O zamanki başbakana “ABD’ye nota verecek misiniz” diye soran gazetecilerle dalga geçerek “Ne notası? Müzik notası mı?” demesine rağmen sustunuz!
ABD askerlerinin Müslüman ülke olan Irakta katliamlar ve tecavüz olayları olmasına rağmen yine o zamanki başbakan “ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için dua ediyorum” demesine rağmen sustun!
Türkiye’yi başbakanı “Bize BOP eş başkanlığı görevi verildi" dediğinde “Bu görev kim tarafından ne amaçla verildi? BOP neyi amaçlıyor. Bu projede neler var?” diye sormadığınız gibi yine sustunuz?
İsrail’e karşı en ciddi direnişi gösteren Suriye’nin Golan Tepeleri’ndeki iki zırhlı tümeninden birinin çekilmesi tavsiyesi Türkiye tarafından Suriye’ye dayatılarak çekilmesi sağlandığında İsrail’in önünde engeller kaldırıldığında sustunuz!
Başbakanımıza Yahudiler tarafından “Üstün Cesaret Ödülü” verildiğinde “Bu ödül neden verildi? Yahudiler bu ana kadar hiçbir Türk’e ve hiçbir Müslüman’a üstün cesaret ödülü geçtik sıradan bir ödül dahi vermediğine göre bu ödül sana neden verildi diye sormadınız ve sustunuz!
2010 yıllarında Türk İsrail Parlamenterler Derneğinin üyelerinin 256 sının neden iktidar millet vekili olduğunu ve iktidar beyanatlarında İsrail aleyhtarlığı zirve yaparken uygulama da ve ticaret hacminiz neden devamlı artıyor diye sormadınız ve sustunuziz!
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra iktidar partisinin haricindeki ve kendisine oy verenlerin dışında bütün muhalefet parti destekçilerine % 51 i zorla tutuyoruz bir dışarı çıkarlarsa siz düşünün denmesine rağmen “Bu nasıl söz ve bu söz doğru değil. Biz çatışma ortamı değil huzur ortamı istiyoruz” diyemedin ve sustunuz!
Milletin vergileriyle, Türk Milletine çözüm ihanetini dayatmak için artist, şarkıcı, sözde yazar, sözde sivil toplum örgütçü, sözde ilim adamı, sözde siyasetçilerle çeşitli ikna heyetleri kurarak il il Türkiye’yi gezdirip lüks otellerde konaklatıp, lüks lokantalarda yemek yedirdikten sonra lüks salonlarda Türk Milletine çözüm süreci zehiri içmeye ikna etmek için bu zehir değil huzur şerbetidir denilen toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda çapsız bir yandaş sivil toplum örgüt genel başkanı “Çözüm sürecini hayvanlar bile anladı ama siz anlayamadınız” diyerek bir ferdi değil milyonlarca vatan evladını hayvandan daha aşağı seviyede gösteren kişi ye tepki vermediniz ve sustunuz?
Size top yekun hakaret eden bu açılım ihaneti sevicisi iktidara tarafından Ankara’da 1. Sıradan vekil adayı gösterildi tepki vermediniz. Seçildi yine tepki vermediniz. Sustunuz!
Devletin bütün yönetim kademelerinden Türk Milliyetçilerini tasfiye etmek için özel kanun çıkarttılar sustunuz.
Nisan 2014 Türkiye’deki il milli eğitim müdürleri, müdür yardımcıları, ilçe milli eğitim müdürlerinin tamamına yakını sıkı iktidar yanlılarından atanırken; yine boş kadro olan şube müdürlükleri sıkı yandaşlardan atanırken sustunuz.
Ağustos 2014 ve Haziran 2015 yıllarında yeni atanan bu yandaş kadro marifetiyle 19.000 civarındaki okul müdürü ve 30.000 civarındaki müdür yardımcı ve müdür baş yardımcısının görevine son verildi. Bu kadar da olmaz demediniz ama yalnızca sustunuz!
TBMM de ilaç yolsuzluğu ve her türlü yolsuzluğu araştırmak için verilen önergelere reddedildi. Siz sustunuz!
39 yıla yakın devletime hizmet etmeme rağmen 148.000 emekli ikramiyesi alamama rağmen benim aldığım ikramiyeden daha fazlasını bir ayda alan iktidar yanlısı korunan insanların varlığını basından duyuyoruz.Bu sebeple iktidarın yandaşlarına birden fazla ballı maaş işlemlerine son verilmesi için verilen önerge reddediliyor. Siz sustunuz!
Mecliste Doğu Türkistan’da soydaş ve dindaşlarımıza küfür edilmiyor bizzat tecavüz ediliyor ve ya katlediliyor. Bu olayları araştırıp ona göre tepki vermek için verilen önerge reddediliyor ama sen imanın gereği kızmıyorsunuz. Sadece sustunuz!
1996 Yılında bir terör saldırısında kardeşi ölen Tahir Gümren isimli şahıs 2002 yılından beri HDP ve PKK ile iktidarın görüşmelerinden rahatsızlık duymayacak. İktidar Demirtaş dahil HDP’inin nekadar ileri gelen adamı varsa onlarla görüşecek. Doğu ve Güneydoğu da bazı vatan topraklarının PKK komiteleri tarafından yönetilecek askere operasyon yapmayın emri verilecek bunun sonucunda 800 yakın vatan evladı çatışmada hedef alınarak şehit edilecek. Onlara ses etmeyecek ve o ihaneti görmeyecek bir siyasi parti liderine aşağıdaki paylaştığım küfürleri edecek ondan sonra da şehit kardeşiyim diyecek…
Bu nasıl insanlık bu nasıl Müslümanlık? Bu çirkinliğe de sustunuz!
(1996 dan beri şehit ağabeyinin bir türlü göremediği resimlerden bir kaçı)
Ben partili değilim ama sadece duyarlı insanım. Birisi HDP ile her yerde bulaşacak, PKK ile görüşmeyi yaptıracak, APO itinin mektuplarından birini nevruzda Diyarbakır’da diğerini televizyonda okutacak, kırmızı bültenle aranan Öcalan itinin kardeşi Osman Öcalan devletin televizyonun çıkacak konuşacak onu görmeyeceksin. O zaman şehit kardeşi olduğunu hatırlamayacaksın. Ama Akşener’in “Demirtaş’la çay içerim” (Ben Akşenerin bu sözüne çokta tepki verdim. Ama ben iktidarın PKK ve HDP ile yaptıklarına da tepki verdim) sözüne tepki vereceksin. Yok yok Tahir Efendi senin tepkinin sebebi başkaaaa…
Kendine şehit yakınıyım diyen adamın paylaşımları:
Dinini ve diyanetini öğrenmek için vatandaşların çocuklarını emanet ettikleri iktidar yanlısı bazı vakıflarda, bazı kuran kurslarında, bazı dershanelerde çocuklarımıza tecavüz edilirken bununla ilgili verilen önerge reddedildiği zaman da sustunuz!
İlgili bakanın bir kereden bir şey olmaz dediği zaman da “Bu ne biçim söz? Sen bu çocuklardan sorumlusun hemen istifa et. Senin çocuğun da aynı fiile maruz kalsa yine böyle konuşur muydun” diye sormadınız ama sustunuz!
Türkiye'ye doldurulan milyonlarca Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı ve Afrikalı insanların neden getirildiğini soramadınız. Sustunuz!
Suriyede kontrolümüz altındaki yerlere ülkemizdeki Suriyeliler neden gönderilmiyor diye sormadınız. Sustunuz!
İzbandut gibi suriyeli gençler plajlarda eğlenirken; bu gençler neden kendi topraklarını korumuyor da bizim askerlerimiz koruyor diye sormadınız. Sustunuz!
Afganistandan Türkiye'ye kaçak gelen kişiler neden hep genç yaştaki erkeklerden oluşuyor diye sormadınız. Sustunuz!
Türkiye, bizim ülkelerimize gelecek göçmenleri karşı set görevi yapıyor. Bu göçleri engelliyor diyen Merkel ve diğer Avrupa ülkeleri devlet adamları neyin gerçeğini ifade etmek istediler diye düşünmediniz. Biz Avrupanın bekçi miyiz diye sormadınız ve sustunuz!
Türk Bayrağı satmak bölücülük ve ayrımcılık kabul edildi ve bayrak satanlar karakollarda ifade vermek zorunda kaldılar sustunuz!
Devlet kurumlarından Türkiye Cumhuriyetinin kısaltılmış hali olan TC yazısı PKK kızmasın diye kaldırıldı. Utanmadan arlanmadan sadece sustunuz.
Bir fetva alimi diye tanıtılan H. Karamanın iktidarın zararına olacaksa doğruları söylenmeyebilinir fetvasına da ses etmediniz ve sustunuz!
Bir iktidar vekilinin devlet kadrolarına akrabaları doldurmak ve akrabaya yolsuzlıkla ilgili “Akrabaya yardım etmek dinin emridir” sözüne de tepki vermediniz ve sustunuz!
Dahası bazı iktidar millet vekillerinden birisinin : “Hz Muhammmet Mekkeyi feth ettiğinde kendisine gurur geldi. Ama biz bu kadar işler yaptık hiç gururlanmadık” çirkinliğine karşı çıkmadığınız gibi imani olarakta sorgulamadınız. Sadace sustunuz!
Bir başka iktidar vekilinin Cumhurbaşkanımız Erdoğan için “Allahın bütün vasıflarını kendinde toplayan eşsiz bir adam” sözü karşında da sustunuz!
İktidar millet vekili vekil olmadan önce Erdoğanla nasıl karşılaştığını anlatıyor: “Dediler Erdoğan geliyor baktım karşıdan Allah gibi adam geliyor” sözünü de duymamamazlıktan geldiniz. Bu sözlerin fıkhi yönünü araştırmadığın gibi dini anlayışınızla da değerlendirmediniz. İmani olarak ta bu ne çirkin söz diye tepki vermediniz ve sustunuz!
Bu saydıklarım sadece şimdilik hatırladıklarım. Çirkin ve yanlıizş olan daha bir çok iş ve hareketler vardır. Ama siz onlara da sustunuz ama şu millet vekilliğine yakışmadığına inandığım Türkkan hadisesinde dut yemiş bülbül gibi olan diliniz birden çözülüverdi...
Olmadı olmadı. Adam olmak ve adam gibi davranmak çokta zor değil. Sadece yanlışa yanlış doğruya doğru demek ve desteklemekle gibi çok sade bir davranışı gerektirir.
Ama o suskun dilin 1996 yılında katledilen bir gencin ağabeyisinin iktidar tarafından PKK, HDP ve YPG ye gösterilen toleransları görmeyecek...Al takke ver külahları da duymayacak...Ama muhalefet partisi genel başkanının fiiliyat olmamasına rağmen Demirtaş'la çay içebilirim dediği için ona edepsizce küfür edecek...Ve bunu da sosyal medyadan yayınlayacak... Ondan sonra da ceza alacak…Ama hakarete devam etme hakkı olacak. Onu görmeyeceksiniz ve susacaksınız. Ama Lütfü Türkkan!ı göreceksiniz.
Hatırlar mısınız Osmaniyede bir yarbayın kardeşi şehit edilmişti. Cenazeyi defnederken haklı olarak çözüm sürecini eleştirmişti. Hem savcılığa ifade verdi hem de disiplin soruşturması geçirdi. Daha sonra da meslekten ihraç edilmişti. Kardeşinin tabuduna sarılarak Alimmm Alimmm diye fertat eden bu yarbay…
İslam hakkı söylemeyi emreder. Haşa islamı da geçtik; kişilikli insanlar yanlış nerede olursa olsun yanlışa karşı çıkmalı.
Şahsiyetsiz kişilerin müslümanlığı da tehlike altındadır. Gerekli tavır Allahın emridir. Bu tavrı koymadaığınız zaman İslamın emirlerine uymadıkları durumu ortaya çıkar. Efendimizin “ Haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytantır. İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmak zorunda kalırsız” hadislerinde izah ettiği gibi yaşadığınızı İslam zannedersiniz.
Benden size tavsiye; yarın kimsenin kimseye faydasının dokunmayacağı o Mahşer gününde, Hayrettin Karaman'ın fetvaları sizi kurtarmaz. İslamın ve inancınızın gereğini yerine getirin.