Deniz kenarında bir banka çöktüm, oturuyorum, uzaklara bakıyorum. Ne büyük bir güç ve güzellik. İnsana boyun eğdirecek kadar güçlü aşık edecek kadar güzel, hatta tutku derecesinde bağlılık olabiliyor.
Denizin olduğu yerde doğup, büyüyenler başka yerde yaşayamaz.. Ünüversite yıllarında adalardan gelen arkadaşlarımız vardı. Denizi ne kadar güzel anlatırlardı, sanki sevgiliyi anlatır gibi.. Dalgaları sevgilinin saçına benzetir, okşanası bir güzellik. derlerdi.. . Kıyıya sakince vuruşu veya hırçınlaşması. ... Dalgaya bakınca hep o anlatımlar aklıma gelir, inip dalgaları okşayasım gelir, aynı duyguları yaşar mıyım,hisseder miyim? diye..Bunun tecrübesini çok yaptım, ama o duyguları çok hissetmedim.Çünkü bizler dağlara, toprağa, ağaca bakarak büyüdük.. Denizle çok sonra tanıştık..
Demek ki bakış açısıyla duygular bir olmalı, o hislerle alevlenmeli gönül ..
Bakıyorum dalgalara kıyıyı dövüyor, büyük yüksek suyla dalga oluşuyor, kıyıya şakkk! diye vuruyor, hırçınlaşıyor , birilerine tokat atar, gibi.."Derlerya ummanlar kir tutmaz, pislik barındırmaz, dalgalarla dışarı atar"
Büyük davalarda ummanlara benzer, zamanla tüm pislikleri dışarı atarlarlar.. Çünkü dava ahlak, vefa, fedekarlık, mücadele, çok çalışma, süküt, mütevazilik üzerine kurulmuştur...Bunu yapamayanlar, çıkar ilişkisi içerisinde olanlar, vefadan nasibini alamayanlar. Barınamazlar, terkeder, giderler..
İşin garibi kalanları suçlayarak...
İhanet odaklarına giderler, hâlâ biz ülkücüyüz teraneleri söyleyerek bunlarda menfaat önde olduğu içün kullanılan tayfa özelliği görülür, para ve çıkar için yapamayacakları şey yoktur...
Atsız Hocanın dediği gibi: "Bir kemiğin ardından saatlerce yol, giderler" İşte bu zihniyette olanlar...
Dün gece Gazeteci, yazar, ülkücü duayen arkadaşlarımızdan Yavuz Selim Demirağ'ı beyzbol sopalarıyla öldüresiye darp etmişlerdir.Bunlar yuları başkasının elinde olan itlerdir. Emre göre çalışan kişilerdir..
Bunlara ülkücü diyemem, çünkü kesinlikle böyle bir zihniyet ülkücü olamaz.. Tek kişiye yedi kişi saldırmak, hangi insanlığa sığar...
Yazıyı kaleme aldığım bu sıra, bir hatıram aklıma geldi: Koray Aydın, Bahçeliye karşı başkanlık yarışına girmişti...
Biz Konya'dan arkadaşlarla desteğe gitmiştik.. Kongre başladı, karşılıklı sologon atıyoruz, tabii birbirimizi tanıdığımız, karşı guruplarda olduğumuz arkadaşlar da vardı. Ocaklı gençler ortaya çıktı, Bahçeli lehine bağırıp, çağırıyorlar.Genç ya, kendini gösterecek.. Aldığı emri düşünmeden, muhakeme etmeden uygulayacak.Koray Aydın kürsüye çıkacak konuşmaya, ama çıkartmıyorlar nerdeyse çeketini yırtacak şekilde tavır, gösterdiler. Çeket çıktı, gömleğide epeyce çekiştirildi, zar zor sahneye çıkmıştı.
Yarışı kaybeden Koray Aydın, kendine yapılan tüm hakaretleri yuttu. Arkadaşlarını yarı yolda bıraktı. Bahçelinin yardımcısı oldu. Onun için kafalarımızda soru işaretidir.
Yine aynı gurup, Ümit Özdağa'da saldırmış, tehdit etmiştir. Halbuki ocakların statüsü Türk Milliyetçisi genç yetiştirmektir.. Kesinlikle siyasetle uğraşmazlar. Siyasetle uğraşacak olanlar, MHP gençlik teşkilatında çalışırdı..
Mesela ben hep ocaklı olarak kalmışımdır. Siyasetten fazla anlamam, siyasetçide olamadım.. Bu bir ruh, meşrep meselesidir...
Mesela ocak başkanlığı, parti başkanından üstün bir konumdaydı...İşte ocakları dizay ederek asli unsurundan uzaklaştırdılar, bir alay emir eri, mamkurt yetiştirdiler..Ama şu iyi bilinmeli bacağa sarmayı huy haline getirenler, kemik bulamazlarsa döner sahibine saldırırlar.Tabiatın kuralı budur.
Bizler, haktan hukuktan, milli çıkarlarımızın, vatanımızın, milletimizin menfaatleri doğrultusunda mücadele edeceğiz. Bütün enerjimizi bu yolda harcayacağız.. Tarihte ülkücü mührüyle anılacağız...
Ya sizler kendini müstevlilerin, emperyalistlerin emrine verenler, özellikle Bohçalı ve ekibi siz nasıl anılacaksınız, bu kin, nefret size yeter ama körsünüz, göremiyorsunuz.Davası, milli endişesi olmayanlar, sizler kime hizmet ettiğinizin farkında mısınız? Düşmana hizmet ediyorsunuz. Kör müsünüz?
Bugün Yavuz Selim Demirağ'ı tehdit edeceksiniz. Darp edeceksiniz, yarın başka ülkücülere...Düşman biz miyiz yoksa bu emri verenler, sizleri kendi çıkarları için kullananlar mı?
Yine Atalar derki "Bırakın sarhoş yıkılasıya kadar gitsin". Biz şu anda acıyarak, hayıflanarak seyrediyoruz. Sizleri .
sonuç ne olacak diye.... Ne zaman lehdi kafayı vuracak, bakalım...
Dalgalara bakarak nerelere geldik. Hani Derlerya Dervişin fikri neyse, zikri odur. Veya ayının üç düşü varmış, üçü de ahlat üzerineymiş..
Bizlerinde tek bildiği, Vatan, Millet, Bayrak Mücadele...
Biz başka birşey, başka bir hayat yaşamadık ki, dostlar...