Sabahleyin feysi açında bir vefat haberiyle karşılaştım. 80 öncesi Yozgat Ülkü Ocakları ve Avrupa Ülkücü Türk Dernekleri Federasyon eski başkanı, MHP de yönetiminde bulunmuş, olan Abdülkadir Boran Başkan ,Seyran Bağları huzur evinde vefat etti..Yazısı...
Öyle kaldım, daha önce maddi sıkıntı içinde olduğu,sağlık problemi olduğu, Mansur Başkanın ve arkadaşların yardımıyla huzur evine yatırıldığını okumuştum..
Pek çok arkadaşın maddi destek verdiği bir hayat..İşkencelerden sakatlanan bir vücut..
Acaba ailesi var mıydı, varsa nerelerdeler..
Her paylaşım ülkü devi diyordu, ama vefat ettiği yer huzur eviydi..Bunu hiç düşündük mü ?
Davanın hep üst düzeyinde çalışmış, başkanlıklar yapmış, ama dünyalık olarak bir maaşı bile belki yok..
Ne makam,ne şöhret, ne para ne dünyalığa demek ki tamahı olmamış, kendisini milletine adamış, ülküsünden başka bir ideali olmamış..
Ne Yazık ki tüm ülkü devleri böyle garip göçtüler, kimileri suikastta uğradı, bazıları devletin kalleşliğine uğradı, bazıları darağacında celladıyla helalleşerek gitti ,kimileri işkencelerle sakat olup,lanet olsun deyip kenara çekildi..
Bazıları da darmadağınık serseri mayın gibi orada burada..
Bir devre damgasını vurmuş iktidara gelseydi,Türk Milletinin kaderini değiştirecek, çağlar atlatarak Avrupa ile yarışır hale getirecek,kadrolar telef oldu ,gitti..
Ve tam bir hazan yaprağı gibi rüzgarla dalından kopup ayaklar altında çiğnenerek, değeri hiç bilinemeyecek şekilde,Ülkücülere selam olsun,deyip gidiyor..
Ruhum,gönlüm, aklım,mantığım isyan içerisinde.
Atsız Atanın dediği gerçek olup,gidiyor,
"Bir kemiğin ardından saatlerle yol giden,
İtler bile gülecek kimsesizliğimize",
İşte tam bu haldeyiz,garip,kimsesiz,yoldaşsız kimsesiz..
Dünyaya kafa tutan biz,silahların önüne atılan biz, Emperyalizme kafa tutan biz, yalnızlığımızla baş başa kalan biz..
Bizi,ülkücüden başka kimse anlayamaz,sevdamızı, gönül sızımızı bilemez,Turan sevdamızı, Nizami âlem idealimizi, Kızıl Elmayı tasavvur edemez...
Birileri huzur evinde ölürken, birileri onların sırtından milyarların için de yüzüyor, ortalıkta Ülkücüyüm diye, hava atıyor,rol kesiyor..
Ve bu durumda bizlerin vebali olduğunu hep savunurum..
Yeterince şuurlu davranmadık, düşmanın oyununa geldik,akıllı olmadık. .
Her partide olduk,onlar için çalıştık ama kendi partimize sahip,çıkamadık.
Bölündük, parçalandık ufalandık,ne kendimize ne de çevremize faydamız oldu..
Hele vatana hiç olamadık,
Ne diyor, Ahmet Yılmaz ,
Bu destan anlatır haller perişan,
İnanan güvenen kullar perişan,
Bu yolda harcanan yıllar perişan,
Söyleyin sarhoş mu ?ayık mıyız biz,
Bu kutlu sevdaya layık mıyız biz..
İşte dostlar,baktığın resimler ,okuduğum hayatlar,tanıdığım dostlar ,ideallerini her şeyin üstünde tuttu, satmadı kendine dünya puluna..
Dimdik ayakta durdu,eyvallahı olmadı kimseye,
Ona yaltaklık yapanlara dönüp bakmadı, kafası eğilmedi,hep dik oldu...
Onun istediği Yaradanından oldu,onun dediği gibi yaşadı ve öylede öldü.
Koca Yunus, Ne diyor,
Bir garip öldü, diyeler,
Üç günden sonra duyalar,
Soğuk su ile yuyalar,
Öğle garip,bencileyim..
Galiba biz bu dünyaya ait değiliz, onun iÇin mi? hızlı bir göç var..