İnsan hayatında dönüm noktası olan dönemler vardır. Bu bazen hafta,bazen saat,bazen ay, bazen günler olur..
Kişi için unutulmaz ,hatırlandığı zaman ya Büyük bir mutluluk ya mutsuzluk ya keder verir...
Zihninin bir yerine kaydedilir, bir kelime,bir cümle, bir hadise o meseleyi hemen akleder hale gelir..
Bazen hatırlayınca zihin dağınıklığı, veya bungunluk hissedersiniz..
Veya hatırlamak istemezsiniz,hafızanızdan silmek istersiniz..
Bunları niye yazıyorum, niye anlatıyorum..
Benim de hayatımda pekçok dönüm noktalarım oldu..
Acı, keder,sevinc,umut,umutsuzluk gibi..
Unutmak istediğim hatıralarım, hep gözümün önünde hayal ettiğim güzel hatıralar.
Şimdi size anlatacağım farklı bir hatıra..
Dünyayı dize getiren,Profesyonel labaratuvarlarda hazırlanan,küresel iradenin Dünyaya saldığı Virüs, yani Korona virüsü ..Salgın Hastalık..
Herkes gibi hızlı yayılan bu hastalığa maalesef ben de tutuldum..
Bir senedir, meydan okuyor,kaçıyor, beni yakalayamaz diyordum.
Ama oğlumun korona olması bunu da farketmemesi ,onla yolculuk yapmam neticesinde bulaştı..
Yaptırdığım tahliller neticesinde korana olduğum, sonucumun pozitif olduğunu öğrenince şok oldum..
Bir anda boşluğa düştüm. Hani kalakaldık denir, ya aynen öyle..
Ne yapacaktım, evde yalnızdım..
Kaderi mi yaşayacaktım,demek ki..
Tehlikenin büyüğü, şeker, astım hastasıydım..
İnsan zekası çok hızlı çalışıyor, bir anda her şeyi düşünüyorum..
Ve en korkunçtu ölümü..Evet ölüm kapıya kadar gelmişti,ama acaba hangi surette..
Oğlumla beraberiz o da hasta..O bari sağlam olsaydı diyorum..
İlaçlarımı aldık eve geldim,kapıyı kapattım, yalnızım ve yapayalnızim..Tv lerde seyrettigimizde insanlardaki korkunç yaşamayı, görmüştüm, seyretmiştim.
Ölümüm öyle mi olacaktı..
Kesinlikle hastaneye gitmiyecektim, mücadele mi evde yapacaktım.
Madem düşman evin içindeydi o halde öyle Tetbir almalı, savaşmalıydım..Bu nasıl olacaktı..
Düşman sırtıma bıçak saplamaya başlamıştı..,Vücudun dökülüyordu, yere basarken ayakların aciyordu..
Hemen ilaçlarımı içtim, yemeğimi yedim,Meyvemi yedim..
Çarşafımı koltuğa açtım, battaniye üstüme örttüm..Baktım yastık ıslanmış, ağlıyorum..Ruhum rahatladı nekadar kendimi sıkmışım..
Kızım arar anne geleyim,nasıl gel diyeyim..
Bunun için de bulaşma var ölüm var.
Kesinlikle olmaz dedim, ben ıyiyim, geçecek teselli ediyorum,ama sesini biliyorum,çok korkuyor, annesine birşey olacak diye..
Telefonlar susmuyor,hepsine cevap yetistiriyorum ama nasıl konuştuğumu ben de bilmiyorum.
İşi şakaya,espiriye vuruyorum, Ama vücut alarm veriyor.
Ciğerim parçalanıyor, herhangi bir yere yaslanamiyorum. Sanki sıcak su dökülmüş sırtıma yanıyor..
Içimde ciğerimin içinde dikenli bir topuz var,geziniyor,sırtımda..
Resmen hissediyorsunuz..Az kaldı ciğerim kanayacak,ağzımdan, burnumdan kan gelecek diye bakıyor,hissediyorum..
Neyse sabahı yarı baygın çıktım.
Ağzım zehir gibi ,hiçbir şey yemek istemiyorsunuz,ama yemem lazım diyorsunuz..
Zorla yapılan kahvaltı, kahvaltıyı kaldıracak mecalinizin olmaması, ayakta uyukluyor olmanız..
Hep yatmak sağdan sola dönememek..
Kapıya bırakılan yemekler,çorbalar, börekler ..
Içimden ne çok dua ettim, Ne çok minnettarlik duydum..
Ne çok tlf geldi..
Insan bu hallerde niye olumsuz düşünüyor bilmem.Kendime aciyorum herhalde..
Demek ki ölsem üzülenim çok olacak,diyorsun.
.Sanki olumsuz düşünemezmişsiniz gibi..
Ama hep umut var konuştum.
Hele Güler Duman'a ..Yoksa o da yalnız,perişan olacak..
Kıymıyorum, Benim için kimsenin üzülmesine, dişimi sıkıyorum..Şaka, espiri yapiyorum..
Üçüncü cumartesi ateşim 40 vurdu..Oğlum geldi, telâşlandı. Anne hastaneye kaldırayım dedi..
Yok oğlum öleceksem de evimde öleyim dedim..
Gitmem dedim, ama baygın gibiyim..
Hemen doktoru aradık, Antibiyotik yazdı,eczaciyi aradık,hemen getiriyorum,dedi..
Getirdi içtim, ağrı kesici ateş düşürücü içtim, yine yattım..
Gece 11 doğru ateşim düştü..Normale döndüm..
Oğlan eve gitti..Kaldım yine yalnız..
Neyse yatıyorum ayak bileğime bir sanci, Aman Allahım! Olamaz böyle birşey..
Testereyle orayı kesiyorlar ,beynin oynuyor,dilin tutuluyor,kalkamıyorum ..
Bu durumda ne yapılabilir, ne yapabilirsin,anca dua edebilirsin..
5 dakika sürdü, iflahimı kesti.. Biraz daha devam etseydi,bitmiştim..
Demek ki anlatılan şiddetli ağrı bu olsa gerek dedim..
Sabahi korkudan zor ettim,balkonda gezerek...
Uyumayanlarin halimi daha iyi anlıyor, kişi...
Bundan sonra daha rahat saatlerim oldu..
Ama hep acaba daha kötü olacak miyim..
Nezaman tekrar başlayacak, sanci, ateş..
Böyle bir tedirginlikle yaşıyorsunuz ..
Tlf soruyorlar , nasılsın çok iyiyim,ama ciğeriniz sancıyor,vücudunuz dökülüyor, ense kökününüzde ağrı, mideniz dışarı fırlayacak gibi..
Kollarınız kalkmıyor, siz çok iyiyim ,diyorsunuz..
Ufak bir ses sizi rahatsız ediyor,güneş neşe vermiyor...Yedikleriniz keza zevk vermiyor...
Hergün her saat iyi olma umuduyla saatlere bakıyorsunuz..
Zaman geçmiyor, vücudunuzda bir üşüme oluyor ,ayaklarınız donuyor, parmak uclarınız düşecek gibi sızlıyor..Nerdeyse çift çorap, patik giyecek durumdasınız ...
Battaniyenin altında üşüyorsunuz..Zihin sürekli dağınık, bir konuda toplayamiyorsaniz veya yorum yapamiyorsaniz..
Günler, geçtikçe iyilestiginizi hissediyorsunuz,nefes almanız normale dönüyor, 9.10. güne gelince normale dönüyorsunuz,
Hayata bakış açınız güzelleşiyor, güneş farklı doğuyor, sizi farklı ısıtıyor..
Hayata yeni gelme bu diyorsunuz,seccadenize kapanıp, şükür namazı kılıyorsunuz, gözyaşı dökerek. .
Rabbim ne büyüksün ne yücesin ,hesapsız şükür sana....Diyorsun..