Ben bu zamana kadar idealleriyle yaşayan, davasından taviz vermeyen, hayatını bu yolda devam eden biriyim.. Teşkilat nedir, yol nedir, bilirim.. Ülkücülerin teşkilatlandığı zaman neler yapabileceğini olmayanı oldurduğunu da çok iyi bilirim...
Rahmetli Dündar Taşer’e sorarlar, niye siz lider değilsiniz, aynı mücadeleyi sizde göğüslediniz, sizin de hakkınız liderlik, derler.
Taşer, Türkeş'le bizi aynı odaya kapatsalar ben bir iki vurur çabalar, bırakırım.
Ama Türkeş ayağını vurur, omzunu vurur, olmazsa kafasıyla kapıyı vura vura kırar. Kapıyı kıramazsa kafasını kurar, asla pes etmez, der...
İşte onun için Türkeş Bey liderdir der.
Bizler, Başbuğun tedrisatından geçmiş, onun terbiyesinden, disiplininden faydalanmış kişileriz...
Bizler bir şeye başlamadan önce iyi düşünür, hesabını yapar şayet mesele millet memleket meselesiyse bize görev düşüyorsa, şahsi meselelerin hiçbir önemi yoktur.
Dava vatan millet her türlü şahsi ve menfaatinin üstündedir. Bu şekilde yola çıkmak, ülkücü duruştur, safı belli olmaktır..Bu seneye kadar fireler olsa da safımız belliydi..Fakat bu seçimde çağla bakla birbirine karışmış vaziyette..
Şahsi menfaat ve çıkarları üzerinde siyaset yapanlar, kendilerine göre hakkın mücadelesini yaptığını savunanlar nefsinin emrinde olduğunu unutmuş, durumdalar...Kafalarını kuma gömerek kendilerini görünmez zannediyorlar..
İnsanımız maalesef çok kalitesizleşmişler. Resmen beni kandırın, kandırılmaya hazırım. Diyorlar..
Biz ne haldeyiz, soğana muhtaç olmuşuz. Ektiğimiz, diktiğimiz, yetiştirdiğimizin hiçbiri para etmiyor,namerde muhtaç bırakılmışım, başımızdakiler her tv ye çıktıklarında Zillet, terörist diye bas bas bağırıyor. Bunu değerlendirmiyorlar, vay selam vermemişsin, ters bakmışsın boyun kısaymış, niye sakalın yokmuş, aynı
kişiler çalışıp, duruyormuş vs vs.
Problemlerin çözümünü anlatıyorsun, anlatılan projelerin iş aş getireceğinkinden bahsediyorsun adamların dikkatini çekmiyor…Şehirlerinin geleceği, gelişmesi, iş aş sosyal kültürel alanda ilerlemesi umurlarında değil…Millet farklı bir algı içinde.. Doğru ve mantıklı düşünce dumura uğramış.
Hani hikaye anlatırlar: Kurbağayı sıcak suya batırsan çırpınır durdurmuş kurtulmak için…Ama soğuk suya bırakıp, altına ateş yakarsan yanarmış ta haberi olmaz, salına salına gezermiş, suyun üzerinde...
Türk insanının durumu bu, ateş altında yanıyor, o hale doğruyu görüp, sezmekten açız...Bakıyorsun ateşi yakanların içinde bir zamanlar yan yana olduğumuz, ülkücü dediğimiz, ekmeğimizi paylaştığımız, sırt sırta mücadele ettiğimiz, arkadaşlarımız…Kendilerini menfaat çeteleri, kirli siyaset, ihanet zihniyetine dayamış ortalıkta başkan olacağım diye, salınıyor...Aslında kendini bitirdiğinin farkına varmıyor...
Hani hırslı kişi için derler ya! Eğeyi üzerinde ciğer yalayan kediye benzermiş... Hem kendi kanını yer, hem de ciğer yermiş...Her partinin içinde ülkücü var, ama bir yerde yok.. Bölünüp, parçalanmış…Emreden değil, emir alan, idare eden değil, idare edilen, durumdalar....
Bir milletin milli güçleri tarumar olmuşsa o millete el Fatiha okumak lazım…Ülkücü kendini düşünme lüksüne haiz değildir. O kendini milletine adayan kişidir...
Şunu da düşünüyorum ve üzülüyorum, seçim bitince hangi kişilerle yoldaşlık yapmaya devam edeceksiniz…Gönlümde hüzün var dostlar, ruhuma kar yağıyor. Ne hallere geldik, getirildik. Biz miyiz bir döneme damgasını vuran yiğitler.
Biz miyiz Türk Milletini Emperyalizmin yutmasını engelleyen biz miyiz 5 bin şehit veren, Biz miyiz Türkeş’in bozkurtları, Birileri bana rüya görüyorsun, desin...
Lütfen..