Sonbahar eylülüyle yüzünü göstermeye başladı.
Sarı sarı yapraklar dalda durmuyor,teker teker tutunduğu dalına veda ediyor....
Artık güneş eskisi kadar yakmıyor. Gece bir serin oluyor..Bağlarda ceketsiz oturulmuyor..
Günler yavaş yavaş kısalıyor..
Gökyüzünde bulutlar top top salınmaya başladı, her an öfkesini boşaltacak gibi..
Sonbahar meyveleri ne çok, ayva sarı ,nar kırmızı, elma yeşil, üzüm şerbet..
Daha kavun,karpuzdan bahsetmedim..
Hele taze cevize bayılırım...
Ama bukadar güzellikler bizin yaş gurubunda neyse çok fazla mutluluk vermiyor..
Sonbahar hüzün mevsimi diyoruz aynan yaşanıyor, yürekte..
Hayatı kovalarken yorulduk mu ne ?
Kafamızda, yüreğimizde cevabını bulamadığımız, delişmen sorular..
Bu yaşta daha mı çok soru sorar olduk ,kendimize..
Karar vermek,hüküm yürütmek daha mı zor oluyor..
Hayata bağlımıyiz ,boş mu vermişiz, hayat bizim için önemlı mi ?degil mi,?bağlanalım mı,? bırakalım mı bikararsızız....
Göçmen kuşlar yuvalarını terkediyorlar. Gidiyorlar başka diyarlara kümeler halinde..
Kuşların kanatlarıyla selam gönderiyoruz ,sevdiklerimize bilmem alırlar mı..
Aşık Kerem bu duyguyu ne güzel ifade
etmiş..
Turnam gidersen Aktaşa
Karlı dağlar aşa aşa
Hem kavimi hem kardaşa
Turnam yâre selam söyle
Ama yine de kararlı olmak tarafındayim..
Yere sağlam basmak gibi ,ertelediğimiz hayallerimizi gerçekleştirmek gibi.
Mücadeleyi bırakmamak ,biryerlerinden sıkı sıkı sarılmak gibi...
Hayatı sevmek,zevk almak gibi..
Siyah yerine kırmızı, yeşil, mavi giymek gibi..
Sıkıldığımızda ben gidiyorum diye parklara, ormanlara, denize gitmek gibi..
Diyorum ki hayatı biryerinden yakalamak sıkı sıkı tutmak bırakmamak gibi..DOSTLAR..