Ben analizci değilim. Kim nerede ne almış, hangi parti hangi bölgelerde güçlü pek bilmem. Hatta millet vekillerini bile tanımam, isimlerini bilmem..
Ama siyaseti kendi mantığım, görüşüm, bilgim doğrultusunda değerlendiririm...
Her seçimde Genel olsun, yerel olsun çalışmışım, koşmuşumdur.. Karşılık beklemeden, hiçbir hırsım olmadan sadece davamı bir adım öne çıkarabilmek, belki de peşinde koştuklarımızın millete, vatana hizmeti olur diye. Belki de bir mum yakar, bu mum çevresini ışıtır, diye...Işıttı mı diye sorarsanız; ışıtan da oldu, söndürende…Ömrümüz gel, gitlerle geçti. Heba oldu diyeceğim, dilim varmıyor…
Belkide bizim çalışmalarımız olmasa Türkiye daha kötüye gidecekti. Belki de biz Akif'in dediği gibi,Bent, olmuşuz, set olmuşuzdur…
Türk Milleti kutlu bir millettir, Rabbim milletimizin yok olmasına, gavurun galip gelmesine müsaade etmeyecektir.
Bunun için her dönem vatanı, bayrağı, dini için ölecek yiğitler ortaya çıkmakta, mücadele etmekte sonra da çekip, gitmektedir.Türk Tarihi bunu doğrulayan binlerce hikayelerle, doludur...
Kürşat’ın ruhundan başlayın. Özmen’e kadar gelin. Önkuzu’yla devam edin. Çatlıya,Muhsin Başkana,Fırat Çakıroğlu’na gelin..
Hani şöyle bir marş söylerdik:
Kürşat’ın narasıyla indik Tanrı Dağından.
Ruhumuzu kandırdık, Orhun’un Kaynağından.
Bu kaynaktan içenin yürekleri Tunç olur.
Türk'e kefen biçenin ölümü korkunç olur...
Dedik ama intikamımızı maalesef hiç alamadık. Namertlerden hesap sormadık. Sordurmadılar…
Biz fedakârlık yapmaya hep devam ettik. Maalesef yapılan fedakârlıklar yeterli gelmedi. Emperyalist güçler iç güçlerle işbirliği yaparak önce bizim birliğimizi bozdu.Başımıza Kara Kağan getirerek menfaat uğruna, davasını pazarlayıp, sattı. Koltuk sevdasına yoldaşını, ülküdaşını, yusufiyede çile çekenleri hırsı uğruna heba etti ve etmeye de devam ediyor.
Başsız kalan biz, kendi yuvamızdan atıldık, aforoz edildik. Gözlerimizin içine bakıla bakıla partimiz boşaltıldı.Menfaat, çıkar çeteleri partimizi işgal etti. Diyeceksiniz bunları biliyoruz, biz Hocalar tekrarlamayı severiz.Çünkü bunları unutan pek çok arkadaşımız , ülküdaşımız vardır.
Yeni bir siyasi oluşum içinde biz de dahil olduk. Çoğunluğu arkadaşlarımızın olduğu bir yönetim kadrosuyla iyi parti kuruldu. Kuruluşu heyecan verdi, sevinç verdi. Hepimize umut oldu.Ama yola çıkınca pek çok şeyin istediğimiz şekilde olmadığı görüldü. Yine de biz yola devam ettik.Çünkü muhalefetlik yapıyor. Hak, hukuk savunuyor. Zulme karşı sesini yükseltiyor. Türk Milletinin haklarını, emperyalist güçlere karşı mücadele koruyordu. ...
Maden ki biz de aynı düşünüyorduk, mücadeleyi İyi partide yapmaktan başka çaremiz, yoktur.Ha! Bazı arkadaşlar tarafsız kalacağız, davamızı bu parti temsil etmiyor, diyebilirler. Birçok olumsuzlukları, hatta şahsi hırs ve meseleleri gündeme getirebilirler.Sorarım onlara başka çare var mı? Çıkış yolu var mı? Bugün Türkiye her yönüyle istila altındadır. İç ve dış güçler büyük iştahla, Türkiye'nin bitişine, yok, oluşunu seyrediyorlar. Bu konuda proje üretiyor, planlar yapıyorlar. Kıyamete kadar da bu hilal haç meselesi, devam edecektir.
Şu anda seçim atmosferine girdik.CHP ile ittifak ettik. Çünkü AKP, MHP adeta kandaş, Candaş olmuşlardır. MHP tüm gücüyle AKP’ye teslim olmuştur. Onun emrine girmiştir.Peki burada bizler ne yapsaydık.Kenara çekilip, bize ne! Vatanın ne hali varsa görsün, millet yaptığını çeksin mi diyeceğiz?Yoksa kolları sıvayıp, bu milletin, bu vatanın bize ihtiyacı var, Evlatlarımız, torunlarımız burada yaşıyor. Hala bayrağımız dalgalanıyor mu diyeceğiz?
Vatanı Emperyalist güçlere teslim mi edelim? “Tek Dişi kalmış canavar” , bizi yutsun mu?Çare nedir? mücadele değil mi? Tabii içimize sinmeyen bazı meseleler var. Başkan adayları sıkıntılı. Görüşümüze, benimsediğimiz fikirlere uymuyor ve mazimize ters düşüyor. Bunların hepsi kabul. Ama yapacak ne var? Çare nedir?
Sistem, hadiseler, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum bunu bizi zorluyor. .Millet yiyecek ekmeğe muhtaçtır. Halkımız yağmur altında saat 17,30 pazara gidiyor. Sebep sebze ve meyvanın ucuzlamasını bekliyor. Bugün gözlerim yaşararak pazar yolunda bunu gözledim...
Devletin borcu hat safhada. Şehrimiz belediyesinin borcu gırtlağa dayanmış durumda.Seydişehir'e çakılan bir çivi olmamıştır. İnsanların ekmek parası kazanacağı bir yatırım yapılmamıştır.Yani Türkiye’nin küçük bir maketi gibi…
Durum bu şekildeyken, şahsi görüşlerimizin bir değeri olabilir mi? Hani şunu derseniz, belediye başkanlığına konulan kişi yer içer, kul hakkı tanımaz, rant sağlar. Onu kabul ederim. Oy verilmeye bilir.Ama Babasını öne sürerek, partisini öne sürerek oy vermeyeceğiz demek...
Bunu da dava gibi göstermek benim dava anlayışıma ters geliyor.Ülkücü, çözüm üreten kişidir. Bugün Türk Milletinin beka sorunu vardır.Ekonomisi iflas halindedir. Dış güçlerin tehdidi altındayız. Suriye belası ayrı bir dert. Ordumuz zayıf düşürülmüştür. Milli Eğitim bitmiş durumdadır. Aile düzenimiz çökmüştür. Milli Değerlerimiz ayaklarımızın altından kaymaktadır.Yıkım çok büyüktür. Bunun çaresi bu gidişata dur diyebilmektir. Bunun en kolay yolu ise: herkes evinin önünü süpürürse şehir temiz olur düsturudur.Yani oyla, demokratik yolla desteklediğimiz belediye başkanlarını seçmek.Böyle yaparsak, ranta, yemeğe, peşkeş çekmeye dur, denilebilinir. İktidara da bir mesaj veririz. Biz de varız; biz de bu milletin bir ferdiyiz demiş oluruz. Zillet, illet değilizderiz. Gelecekte elimizi güçlendiririz..
Biz böyle yapıyoruz var gücümüzle belediye başkanlığı almak için adeta savaşıyoruz. Alırız, alamayız tevekkül Allah. O, ne güzel bilicidir. Hüsnüniyetle çalışana, Rabbim mutlaka yardım edecektir.
Sürekli eleştirenler, yok davama ters; buna oy vermem diyenler, bunu niye aday yaptılar diye kendince yas tutanlar….Biz bilge lider, ne derse onu yaparız, diyenler…İlerde belki de üzerinde yaşayacak vatan bile bulamayacaklar…Bu belki de son seçimimiz olabilir.Bunu da düşünüp, hesap yapıyorlar mı acaba...
Ben derim ki: bırakalım bazıları içlerinin karanlığında boğulurken; şahsi hırslarını bileyelerken bizler son sürat çalışıp, hedefe yüz akıyla varalım..
GERİSİ TEFERRUAT, VESSELAM....